Basına ve kamuoyuna;
Ekmekleri ve işleri ellerinden alınan THY çağrı merkezi çalışanları için direnmek, en meşru haktır!
Bilindiği gibi Türk Hava Yolları A.O. (THY) 22 Eylül’de borsaya gönderdiği bir yazıda, ortaklığın çağrı merkezi faaliyetlerinin, dış kaynak hizmet alımı suretiyle ikame edilmesine, yani taşeronlaştırılmasına ve söz konusu hizmetin 5 yıllık süre ile Assistt ve Vodatech firmalarından alınmasına yönetim kurulunca karar verildiği bildirildi.
Bu karar THY’nin çağrı merkezinde çalışan 600’e yakın personele ve örgütlü oldukları sendikaya hiçbir bilgi verilmeden alındı. Çalışanlar ve Hava-İş sendikası bu kararı internetten ya da diğer medya kuruluşlarında yer alan haberlerden öğrendiler.
Üstelik bu baskın karar, sendikamız THY Genel Müdürlüğü’nden aylardır çağrı merkezinin taşeronlaştırılacağına ilişkin söylentiler konusunda hem şifahi hem de yazılı olarak bilgi istiyor olmasına karşın, bir gecede sessizce ve sinsice alınmıştır.
Bunun ardından hem sendikamız hem de çalışanlar şirket yöneticilerinden bilgi almak istediler ancak bu girişimlerin tamamı 2 gün boyunca başarısızlıkla sonuçlandı.
Konuyla ilgili olarak dün (25 Eylül 2008) saat 11.00 de, THY Genel Müdürü Temel Kotil’le Genel Başkanımız ve sendikamızın diğer bazı yöneticilerinin katıldığı bir toplantı yapıldı.
Toplantıda sendikamıza THY’nin çağrı merkezi işlerinden tamamen çekilme kararı aldığı, mevcut çağrı merkezi çalışanları ile ilgili ne sosyal ne de insani boyutta bir tedbir ve çözüm önerisinin söz konusu olmadığı açıkça ifade edilmiş ve bununla da yetinilmeyerek işveren olmanın “zor bir iş” olduğunu belirtmiştir. Temel Kotil işsiz kalmanın “nasıl bir yıkım” olduğunu vicdanen biliyor mu? Biliyor ama, vicdan, cüzdan olmuş…
THY Genel Müdürü hiçbir hukuki geçerliliği olmayan veya diğer iş verecekleri firmalarla yaptıkları sözleşmelerde resmi olarak yer almayan sadece “eski THY çalışanlarını da” değerlendirin şeklinde bir tavsiyeleri olacağını kılını bile kıpırdatmadan söyleyebilmiştir. Bütün bunlara çalışanlara bir eşya, bir meta gibi bakıldığını açıkça ortaya koymaktadır.
THY’nin çağrı merkezini taşeronlaştırma kararının özünü maliyetleri aşağıya çekme düşüncesi oluşturuyor. Ancak bu karar taşeronlaştırmanın içerdiği gizli maliyetleri göz ardı etmektedir.
Uçuş değişikliklerinde gerekli özenin gösterilmemesi durumunda aynı sınıfta yer varken yolcunun daha pahalı bir sınıfa geçirilmesi sık sık yaşanabilecektir.
Miles and Smiles programı on binlerce üyenin kullandığı bir program ve THY’nin Star İttifakı üyeliği ile daha da genişlemiş durumda ve bu genişleme sürüyor. Bu programda yolcular puanları karşılığı bedava uçuş, sınıf up-grade, rezervasyon önceliği CIP kullanımı gibi birçok hizmetten faydalanıyorlar ve bu yolcuların kişisel hesapları sadece bu çağrıyı alan arkadaşlar tarafından görülebilmektedir.
Elbette bu puanlarla asıl amaç bunların THY’de kullanılmasını sağlamak, üye sayısını artırmaktır ve bu özel bir çaba gerektirmektedir. Çünkü THY’yi arayan üye aynı zamanda başka havayolu mil programının üyesi de olabilir, alınan hizmete göre yapmış oldukları uçuşlarını puan kazanmak için THY’ye ya da X havayoluna işletebilir. Taşeron şirketin bu konuda THY bünyesindeki çağrı merkeziyle aynı performansı göstereceğini beklemek gerçekçi değildir.
Özetle çağrı merkezinin taşeronlaştırılmasından bir süre sonra THY yönetimi, “Hay Allah, bu işin astarı yüzünden pahalıya geldi,” diyecektir.
Ayrıca konuyla ilgili önemli yasal engeller de THY yönetimince hiç hesaba katılmamıştır.
Havayolu biletlerinin satışı ve rezervasyonu 1618 Sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu’nun çerçevesi içinde yapılmaktadır. Bu kanun gereği söz konusu iki taşeron şirket Seyahat Acenteliği isletme belgesine sahip olmak zorundadır.
Elbette bu şirketler söz konusu işletme belgesini de alelacele temin edebilirler. Sonuçta birliğin görüşünü almakla birlikte nihai kararı Bakanlık vermektedir. Ancak bu durumda da haksız rekabet söz konusu olacaktır. Seyahat acentelerinin tümünün haksız rekabet davası açma hakkı doğacaktır ve yaptığımız görüşmelerde seyahat acenteleri bu haklarını kullanacaklarını açıkça ve altını çizerek ifade ettiler. Bunda da son derece haklıdırlar çünkü söz konusu olan alt acentelerle birlikte 2500 adet Seyahat Acentesi ve 25 bin çalışan insandır.
THY yönetiminin yakın geleceğe yönelik planı bir limon gibi sıkıp kullanıp sonrada çöpe atmayı planladıkları çağrı merkezi çalışanlarının son bir kez daha 3-4 ay kullanıp yeni şirketlere işin sorunsuz devrini sağlamaktır.
Bu acımasız olduğu kadar, ahlak dışı ve insanlık dışı bir yaklaşımdır.
Sendikamız çağrı merkezi ile ilgili mevcut durumun aynı şartlarda devamından başka çözüm görmemektedir. Bu konuda zaten işveren kararını vermiş, sosyal boyutu olmayan bir süreci uygulayacağını bildirmiştir. Herhangi bir çözüm üretmemiş, bizlerle tartışmamıştır.
Alınan bu kararın hiçbir maddi temeli yoktur. Maliyeti mazeret göstermek, yapılan işin kalitesi ve verimliliğini saklamak adına söylenen bir yalandır.
Burada sözünü ettiğimiz “kalite” bizim bir yakıştırmamız değildir. THY Çağrı Merkezi 2006 yılında İstanbul Call Center Awards yarışmasında “en başarılı çağrı merkezi” olarak seçilmiştir. (Bkz. Ekte yer alan haber metni.)
Bu işyerini çağrı merkezi çalışanları alınlarının teriyle kurdular. KPS sınavını vererek, ülkenin dört bir yanından getirildiler ve geleceklerini burada gördüler. Şimdi ekmeklerini ve işlerini elimizden alanlara karşı direnmek en meşru haklarıdır.
THY Yönetimi bu yanlış ve insanlık dışı kararını geri almalıdır.
Saygılarımızla.
HAVA-İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU