ÜNAL BAŞUSTA YAZIYOR
Amerikan Federal Havacılık Dairesi (FAA) havada uyuyan pilotların lisanslarını geçici bir süre iptal etti. Yolcular ve mürettebat kaygısız bir şekilde emin ellerde olduklarını düşünürken, otomatik pilottaki uçağın pilotları ise mışıl mışıl uyuyordu…
Şubat ayında Honolulu"dan kalkan Go havayollarına ait bir Bombardier 900 tipi uçak inmesi gereken Hilo Havalanı’nı pas geçerek, Pasifik okyanusunun sonsuzluğuna doğru uzaklaşmaya başladı. Bu kadar kısa süreli bir uçuşta (45 dk.) pilotların uçuş irtifasına çıkar çıkmaz uçağı otomatik pilota sokup hemen uykuya dalması çok olağan dışı bir olay…
Uçağın havalimanına yaklaşırken bulunduğu 21 bin feet’ten Hilo’ya yaklaşırken alçalmaması üzerine hava trafik kontrolörleri pilotları uyarmak için radyo ile aramaya başladılar. Durum uçak havaalanını geçip uzaklaşmaya başlayınca daha da ciddileşti. Şirketin operasyon bölümüne bu durum aktarılınca telaşa kapılan şirket personeli de kendi frekanslarında pilotları aramaya başladı.
Kaptan uyanana kadar uçak sahipsiz uçtu
Uçak Hilo’yu 15 mil geçtiğinde hoparlörlerden gelen sesler yüzünden uyanan kaptan, arayanlara cevap verdi. Co pilotunu da uyandıran kaptan, yerden verilen talimatlar doğrultusunda normal bir iniş yaptı da, olayı takip eden görevliler de rahat bir nefes aldı. Sabah 9.20’de Honolulu’dan kalkan uçak, 214 millik mesafeyi kat ederek 10.05’de Hilo Havaalanı’na inecekti.
İki pilotun aynı anda nasıl uykuya daldığı belirlenemedi
Yolcuların ve kabin görevlilerin bütün bu olanlardan hiç haberi olmadı. FAA Amerikan havacılık teşkilatı pilotların niye havalimanını yüksekten pas geçerek yollarına devam etiğine mantıklı bir sebep bulamıyor. Olay sırasında pilotlar tam 17 dakika kontrolörlerin telaş içindeki aramalarına cevap vermemiş, bunun üzerine başka bir Go uçağıyla temas kurarak onların da yardımını istemişti.
Kaptan Scott Oltman (54), uçuş esnasında gerekli iletişimi de kurmadığından 60 gün, ikinci pilot Dillon Shepley (24) için de 45 gün uçuştan men cezası aldı.
FAA Go şirketini tamamen kusursuz bularak herhangi bir yaptırımda bulunmadı. Pilotlar uçuş öncesi FAA kuralının iki misli kadar, 15 saat dinlenmişti.
Kaptan Oltman’ın yapılan testler sonucu akşam rahat uyumasına mani olan (obstructive sleep apnea) nefes alışını durduran bir hastalığı olduğu anlaşıldı.
Fakat hala 40 yolcuyu taşıyan sabah seferinde her iki pilotun birden nasıl bu denli uykuya daldığı anlaşılamadı.
Uçakta yapılan testlerde basınç sisteminde ve karbonmonoksit seviyelerinde bir problem görülmedi.
Bu tip olayların sebebi genellikle basınç arızası
Eğer uçağın basınç sisteminde bir arıza olursa veya pilot hatası nedeniyle basınç sistemi çalışmazsa, yüksek irtifadaki oksijen azlığı nedeniyle pilotlar bilinç kaybına uğrar ve zamanında oksijen maskesini takmazsa hayatını kaybeder. Bu tip kazalar oldukça fazla olup aynen gaz zehirlenmesi gibi yavaşça ve hiç farkına varılmadan bilinç kaybına ve ölüme sebep olabilir. Bunların en sonuncusu ise Kıbrıs Helio havayollarına ait B-737 uçağı pilotlarının basınç sistemini doğru kullanmamaları nedeniyle Atina’da düşmesidir.
Okyanus üzerinde uzun uçuş yapan uçaklarda pilotların uyuması için tasarlanmış kabinler bulunuyor. Uzun uçuşlarda kokpitte güvenli bir uçuş için yeterli pilotlar uçuşu devam ettirirken, geride kalan yedek pilotların bu kabinlerde veya kokpitte kestirmeleri uygulaması da mevcut, fakat görevli bütün pilotların hepsinin aynı zamanda uykuya dalmaları ise olması düşünülmeyecek kadar nadir bir durum. Bilindiği kadar iki pilotun birden uykuya dalması yalnızca bir kere olmuş…
Bu olay hakkında edindiğimiz bilgilere göre 2004 yılının Mart ayında Denver Havaalanı’na inmesi gereken bir A-319 uçağı uçuş yolu üzerindeki rapor verme noktasına geldiğinde radarlar tarafından olması gereken yükseklik ve süratte olmadığı tesbit edilmiş. Pilotların bu noktada radyo teması kurarak hava trafik kontrolörlerine pozisyon raporu vermesi gerekiyordu. Uçağın başına bir şey geldiğini düşünen radar kontrolörleri uçağın durumunu öğrenmek için pilotları devamlı olarak telsizle aramaya başladılar. Uçaktan kaçırıldığına dair kodlu bir sinyal de gelmedi. Uçak rapor noktasında 19 bin feet irtifada ve 250 Knots süratle uçması gerekirken, 35 bin feet irtifada ve 590 mph süratle Denver Havaalanı’nın kalabalık uçuş kontrol bölgesine yaklaşmaktaydı.
Denver’e salimen indiler
Kaptan pilot kokpitteki radyolardan kontrolörlerin heyecanla onları aradıklarını nihayet duymuş ve uyanmıştı. Kendini toparlar toparlamaz arayanlara uçağın kontrol altında olduğunu rapor ederken, diğer taraftan co pilotunu uyandırdı. Ardından aldıkları talimatlar uyarınca Denver’e salimen iniş yaptılar.
Olayla ilgili rapor olaya karışan pilotlar tarafından kendilerinin ve şirketlerinin ismi gizlenerek rapor edildi. Raporun verildiği organizasyon Amerika’daki NASA ismi verilen ve havacılıkta uçuş güvenliğini artırmak için kurulan bir organizasyon olup olaylara karışanlar hakkında onları zora sokabilecek üçüncü şahısları bilgilendirme yetkisi yok. Bu nedenle hiç bir zaman rapor edilemeyecek olaylar bile açığa çıkarak gerekli kuruluşların alacakları tedbirlerle bu gibi tehlikelerin tekrarı önlenmeye çalışılıyor.
Bu gibi tehlikeli durumların ortaya çıkma sebebi ise pilotların uçuş programlarının onların uykularını normal bir şekilde almalarına mani olacak bir şekilde planlanması ve bu haldeyken sabaha karşı uzun saatler uçuş yapmaları…
Böyle olaylar çok olmuş
NASA’nın 8 bin pilot üzerinde yaptığı araştırmada, pilotların FAA’ya kanunen bildirmeleri gereken tehlikelerin sayısının, rapor edilenlerin iki misli olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de de eğer kimse tarafından bilinmiyorsa ve gizleme potansiyeli varsa, çeşitli nedenlerden ötürü hiç kimse gönüllü olarak uçuş güvenliğindeki aksaklıklar hakkında bilgi vermeye ve rapor tutmaya yanaşmıyor. Uçuş güvenliğimizin bulunduğu durumdan ileriye gitmesi için havacıların kimliklerini gizleyerek yaşadıkları aksaklıkları yapılan yanlışlıkları rapor edebilecekleri bir organizasyona ihtiyaç vardır. Ancak kimsenin başı derde girmesin şartları yerine getirildiği takdirde bir grup olarak herkesin bildiği fakat o grup harici kimseyle paylaşılmayan aksaklıklar ortaya çıkacak yapılagelen yanlışlıkların ve eksikliklerin düzeltilmesi sağlanacaktır.
NASA, yapılan araştırmaların neticelerini pilotlar haricinde kimseyle paylaşmak niyetinde değil… Sebebi de zaten havacılık hakkında fazla bilgisi olmayan ve her şeyden tedirgin olan yolcuların boşu boşuna korkmamalarını sağlamak, yapılan yanlışlıkların dava konusu olmalarını önlemek…
PİLOT İSTİFA ETMİŞ
British Havayolları’nın 534 pilot arasında yaptığı bir araştırma sonucunda uçuculardan 4/5’inin kronik olarak yorgunluk hissettiği, bazen bir saniye gibi düşündükleri şekerlemenin aslında 10 dakika süren ağır bir uyku olduğu açığa çıktı.
Bahama’dan Florida’ya uçan küçük bir çharter uçağında yolcular kaptanın kısa aralıklarla kestirdiğini en sonunda da derin bir uykuya daldığını görünce onu filme aldı. Bu sırada uçak ikinci pilot tarafından güvenli bir şekilde uçuruluyordu. İçinde 15 yolcusu olan uçağı uçuran uyanık pilot kaptanın uykusunun filme alındığını görünce onu dürterek uyandırdı. Olayın FAA ve şirket tarafından duyulması üzerine ikinci pilotun kaptanı destekleyerek onu uyurken görmediğini söylemesine rağmen videodaki görüntüler açığa çıkınca, kaptan işinden istifa etmek zorunda kaldı.