İşte Turgut’un yazısı…
THY yıldızlar ittifakında!
1 Nisan 2008 günü atılan imza ile THY, artık dünyanın ciro ve uçak sayısı açısından en büyük ittifakı Star Alliance’ın 20 numaralı üyesi oldu.
Hatırlayacağınız üzere geçmiş yazılarımızda birleşmelerle ilgili detayları paylaşmış, 7 Ekim 2007 tarihinde ise Lufthansa liderliğindeki Star Alliance ittifakını tanıtarak üyeleri ve iş planı hakkında bilgilendirmede bulunmuştuk. Bugün daha çok atılan bu imzanın THY ve dolayısıyla biz yolculara katkılarından bahsederek yapıcı eleştirilerde bulunmak niyetindeyim. Dünyada şu anda aktif üç ittifaktan en fazla üyeye sahip olan Star Alliance’da Lufthansa, ittifakın CEO’su Jan Albrecht tarafından da ifade edildiği gibi THY’ye en başından beri akıl koçluğu (mentorluk) yapmıştır. Dış hat yolcu trafiğinin yaklaşık yüzde 50’sinin Almanya ağırlıklı gerçekleştiği ülkemizde, halihazırda Lufthansa-THY ortaklığı Sunexpress işbirliğini de düşünürsek, Star Alliance’a katılma konusunda THY’nin çok da detaylı kafa yormasına gerek kalmamıştır sonucuna varabiliriz. Ancak THY CEO’su Temel Kotil, görüşmemiz esnasında Airfrance-KLM’nin liderliğini yaptığı Skyteam ve British Airways’in liderliğini yaptığı Oneworld ile de detaylı görüşmeler ve çalışmalar sonrası seçimin Star Alliance yönünde olduğunu belirtti.
Bundan böyle biz yolcular, THY mil kartlarımızı kullanarak ittifakın diğer üyeleri olan AirCanada, AirChina, Asiana, Air New Zealand, ANA, Austrian, BMI, LOT, Lufthansa, SAS, Shangai, Singapur, SouthAfrican, Spanair, Swiss, Tap Portugal, Thai, United ve US havayolları ile bağlantılı olarak dünyada 160 ülkede 965 farklı noktaya kesintisiz uçma imkanına kavuşacağız. Örneğin dünyanın diğer ucu olan Yeni Zelanda’ya uçmak istiyorsak, THY ile İstanbul’dan Singapur’a direkt uçuşla, oradan da tercihimize bağlı olarak Air New Zealand veya Singapore ile Yeni Zelanda’ya ulaşabileceğiz. Bu yolculukta tüm millerimiz kulüp mil olarak işleneceği gibi, bagajlarımızı da İstanbul’dan Yeni Zelanda’ya kadar direkt check-in yapma imkanımız olacak. Özel lounge’ları kullanım haklarımız ise cabası.
Olaya bu pencereden bakarsak THY biz yolcular için müthiş bir fırsat yaratmış oluyor.
Bu nedenle THY yönetimine birazcık gecikmeli de olsa bir ittifaka katılma konusundaki cesaretli kararından dolayı tebrikler. Star Alliance yerine başka bir ittifak olsaydı yine biz yolcular için benzer imkanlar sağlanabilirdi ancak geçmişte sonu hüsran olan Qualiflyer deneyiminden ötürü dileriz ki milli havayolumuz konuyu tamamen enine boyuna değerlendirmiştir.
TİCARİ AÇIDAN DOĞRU İTTİFAK MI?
Rahmetli babam 11 Eylül’den sonra bana “Dünya artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak” dediğinde bu öngörünün politik ve ekonomik uzantılarının çok boyutlu olacağını anlamış, ancak havacılığın da bu kadar çabuk değişeceğini tahmin edememiştim. İlk aşamada Swissair, Sabena gibi efsanevi havayolları iflas etti; ABD’nin en büyük 5 havayolu da ancak devlet sübvansiyonu ile ayakta kaldı. İkinci perdede havayolları arası ittifakların artması sonucunda konsolidasyonlar ve düşük maliyetli havayollarının (DMH) dünyada yakaladığı yüzde 25 civarındaki pazar payı gerçekleşti. Bugün itibariyle kabaca her 3 yolcudan 2’si hava ulaşımında ittifak üyesi havayolları ile seyahat ediyor. Toplam 3 ittifaktan birinin lideri İngiliz; birinin Fransız; diğerinin ise Alman havayolları. Adeta 1. Dünya Savaşı öncesi emperyalizm günleri gibi! Bir kısım ekonomist, küreselleşme boyutunun yarattığı konsolidasyonlardan ötürü çağımızın artık sermaye emperyalizmi çağrışımı yaptığını düşünmekte.
Lufthansa CEO’su Wolfgang Mayhruber, sohbetimiz esnasında ittifakların sinerji ve işbirliği yaratmakla beraber gizli rekabetler de içerdiğinin altını çizdi. İşte bu noktada THY’nin ticari yönetiminin çok dikkatli olması gerekiyor. İttifaklar, yarattıkları sinerjinin yanı sıra üyelerinin elinden bazı özgürlükleri de alabilirler.
Temel Kotil’in ifadesi ile THY, bir fitness kulübüne katılıyor ve her kulüp gibi bunun da kuralları var. Bu benzetmeye dayanarak, başkanı Lufthansa olan Star Alliance fitness kulübünde, THY dileriz saunaya fazlaca girip kilo vermek yerine havacılık kaslarını, reflekslerini güçlendirerek maksimum fayda sağlar.
Kısa sohbetimiz sırasında Mayhruber, THY’ye ittifaka girme konusunda ilk teşebbüsün kendilerinden geldiğini söyledi. Zira THY özellikle Ortadoğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu bölgesinde Star Alliance’ın aradığı güç gibi gözüküyor.
LUFTHANSA CEO’SU: İLK ADIMI BEN ATTIM
THY ittifaka toplam 31 destinasyon kazandırıyor ki bunların hemen hepsi Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler civarında. Asıl ilgimi çeken, THY’nin uçtuğu noktaların Avusturya ve Lufthansa ile çok benzeşiyor olması. İşte bu noktada THY’nin ürün farklılığı yaratması, maliyetlerini doğru kontrol etmesi, en güçlü olduğu bölgelerden Ortadoğu’ya ekstra dikkat etmesi gerekiyor. Bu bölgede, kapasiteleri artan havalimanlarıyla son teknoloji ürünü siparişlere sahip Emirates, Katar, Gulf, Etihad gibi 5 yıldızlı dev oyuncular mevcut.
Hele bir de 15 yaşına gelmiş geniş gövdeli filosunu en erken 2015 sonrası yenileyeceğini hesaba katarsak THY’nin bölgedeki rekabette konsantrasyon kaybından dolayı Avrupa ve 6 saat üstü uçulan diğer destinasyonlarda pazar payını ittifaktaki ortaklarına kaptırması söz konusu olabilir.
THY Yönetim Kurulu Başkanı, finans yapılarının güçlü olması sebebiyle sektörel kriz olsa ve 2 yıl sürse bile etkilenmeyecekleri yönünde bir beyanda bulunmuş ki, bence havacılık tabiatının gerçekliğinden uzak bir iddia. THY’nin Star Alliance kararı kısa vadede yıllık en az yüzde 5 oranında yolcu artışı getirebilir ancak buna aldanmamaları, sürekli olarak ittifak üyeliği öncesi ve sonrası performans ölçümü yapmaları gerekiyor. Ayrıca bu yıl sonuçlandırılacak uzun menzil geniş gövdeli uçak seçiminde politik olmamaları, ittifak çıkarlarından çok kendi çıkarlarına odaklanmaları da büyük önem taşıyor. THY’nin Atatürk Havalimanı kapasitesinin artırılmasıyla ilgili olarak ivedilikle Ulaştırma Bakanlığı nezrinde SHGM ve DHMİ tarafından desteklenmesi gerekir. B planı olarak Sabiha Gökçen’i ikinci üs olarak kullanmak söz konusu olabilirken, Esenboğa’nın iç hatta bir alternatif teşkil edeceği ama dış hat uçuşlarında İstanbul ve Marmara Bölgesi’nin sosyo-demografik, ekonomik ve turizm gücüne erişemeyeceği göz önünde bulundurulmalı. THY’nin yıldızlar topluluğunda yön ve karar verici olarak parlaması için ticari düşünen, ar-ge odaklı ve personeline maddi-manevi yatırım yapan bir kuruluş olması gerekiyor. Aksi halde daha büyük yıldızların yörüngesinde kalır ki, bu da kuruluş fikrini ta 1933’te veren Mustafa Kemal’in adını ve vizyonunu çamurla sıvayabilir…
Tolga TURGUT-Akşam