Airkule.com yazarı Kaptan Pilot Bahadır Altan dün gece Skytürk’te yayınlanan Son Nokta programına konuk oldu. Bahadır Altan, Amsterdam’daki kazayla ilgili bulguların bir ön rapor şekilde açıklanmasının ardından gündeme gelen tartışmaları değerlendirdi.
Hollanda makamlarınca yapılan açıklamanın son derece doğal olduğunu, eldeki bulguların sıralandığını söyleyen Altan, “Bir hüküm vermediler. ‘Arıza bundandır’ demediler. Ama bizde bir haftadır yaşanan bu bilgi kirliliği, soru sorulduktan sonra cevaba odaklanmayan bir anlayışı getiriyor maalesef… Bu tutum da olaydan ders almamızı engelliyor. En azından bu açıklama yapılıncaya kadar bir haftadır sadece susulması gerekiyordu. Ama daha kazanın olduğu saatlerde yapılan açıklamalar hep bir savunmaya yönelik şeylerdi. Halbuki Avrupalılar, olayın gerçeğinin ortaya çıkarılması ile ilgililer” dedi.
OLAY HOLLANDA-TÜRKİYE MAÇINA DÖNDÜ
Açıklamanın ardından sanki Türkiye ve Türk sivil havacılığı yıpratılıyormuş bir hava doğduğunu vurgulayan Bahadır Altan, “Kimi meslektaşlarımız ‘bizi suçluyorlar’ gibi bir psikoza girdiler. Türkiye ve Türk havacılığı yıpratılmak isteniyor gibi… Sanki bu olay Hollanda-Türkiye maçına dönüştü. Öyle değil… Kimseyi suçlamıyorlar, eldeki bulguları söylüyorlar. Burada bir arıza olabilir, pilotların gecikmesi olabilir. Kazaları pilotlar yapar. Siz hiç havayolları genel müdürünün kaza yaptığını duydunuz mu? Ama pilotların hangi koşullarda kaza yaptığı önemlidir” diye konuştu.
SİNSİDİR PİLOTU HATAYA GÖTÜREN KOŞULLAR
“Kazaya göstergedeki arıza neden olmuş olabilir denildi, bu ne demektir. O anda pilotların bu arızayı fark edememesinin nedeni ne olabilir” şeklindeki soru üzerine Bahadır Altan şöyle konuştu:
“Auto pilotla yapılan alçalmalarda her iki auto pilot da 2 bin 500 feet’in altında radyo altimetresini esas alır. Genel olarak bin feet’te pist görülmüş, görerek koşullar elde edilmişse, pilot auto pilottan çıkar ve son bin feet’lik aşamasını manuel olarak gerçekleştirir. Şimdi bu safhanın çok üzerinde olan bir arızadan bahsediyoruz. Radyo altimetresinin öne çıkması her iki auto pilotun da devreye girip -görüş kötü olduğu için- auto land olasılığı doğuyor. Yani tamamen otomatik pilotla yere temasın gerçekleştiği iniş şekli… Bu yapılacaktır ya da yapılmayacaktır anlamında değil. Daha önce pist görülmüşse pilot otomatik pilottan yine çıkar ve manuel olarak iner. Ama her ihtimale karşı bu şekilde otomatik olarak inişe hazırlıklı olarak yaklaşılmaktadır. Çok yukarıda kontrol edilmiyor bazı şeyler. 50 feet’in altında bir kişi sadece ona konsantre olur örneğin… Dolayısıyla iki bin 500 feet’de radyo altimetresi değil, daha başka şeyler ön plandadır. Bu öyle bir arıza ki… İşte sinsidir pilotu hataya götüren koşullar… “
ARIZA DAHA ÖNCE DE MEYDANA GELMİŞ
Kaptan Pilot Bahadır Altan kendisini arayan pilot arkadaşlarının aynı sorunu yaşadıklarını söylediklerini vurgulayarak, “Bir altimetrenin yanlış göstergesi çok ender olacak bir şey… Ama maalesef bizde bazı verileri var. Örneğin bu olay olduktan sonra beni arayan arkadaşlarım aynı şeyin kendi başlarına geldiğini ve bu uçakta bu arızanın olduğunu söylediler” dedi.
ALTİMETRE NASIL YANILTIR
Radyo altimetresinin bazı durumlarda farklı veri göstereceğini anlatan Bahadır Altan, “Örneğin radyo altimetresi 2 bin feet göstermesi gerekirken sıfır gösteriyor… Bu nasıl olabiliyor? Mesela uçağın altından başka bir uçak geçer onu yer olarak algılar… Alttan geçen uçakla arasındaki mesafeyi gösterir. Örneğiz siz bin feet’desiniz ve altınızdan 900 feet’den bir uçak geçtiğinizi düşünün, radyo altimetresi 100 feet gösterir kısa bir süre için…” diye konuştu.
YA BİR SUÇLU ARIYORUZ, YA BİR KAHRAMAN
Pilotun da hata yapabileceğini hatırlatan Bahadır Altan, Türkiye’de sivil havacılık sisteminin mutlaka masaya yatırılması gerektiğine değinerek şöyle konuştu:
“Medyamız şuna odaklanıyor: Ya bir suçlu arıyoruz, ya bir kahraman… Sistem bu yanlışın üzerine kurulduğu zaman gerçek flu oluyor. Bana göre uçuşun kendisi bir kahramanlıktır zaten… Böyle bir şeye ihtiyacımız yok bizim. Pilot hata yapar tabii… önemli olan bizi hataya sürükleyen ortamın ne olduğu ve önümüzdeki kazaları engellemek için ne yapılacağı… Sivil havacılığımızda kazalar konusunda sicilimiz pek iyi değil… Bu bir gerçek… Türkiye sivil havacılık sistemin masaya yatırılması gerekiyor. Neden bizde daha fazla hata oluyor? Neden bizde daha fazla kaza oluyor?”
UÇUŞ EMNİYETİNİ ESAS ALAN ANLAYIŞI ÖZLÜYORUZ
Havacılıkta mutlaka uçuş emniyetinin birinci planda tutulması gerektiğini belirten Bahadır Altan, insan faktörünün hiçe sayıldığı bir ortamda hataların da kaçınılmaz olacağını vurguladı. Altan uçuş emniyetinin önemi ve THY’de yaşananları şöyle değerlendirdi:
“Havacılık apayrı bir disiplin apayrı bir kültür. Bunun yönetimi önemli. Odağında insan olan bir kültür bu… Dolayısıyla insanı öne çıkartan, insana değer veren, uçuş emniyetini her şeyin önünde tutan bir yönetim gerekiyor. Ulaştırma Bakanlığı’ndan tutun, SHGM’ye kadar, THY bizim sivil havacılığımızın motorudur, en önemli kurumudur. Buradaki anlayış dağılarak diğer özel şirketlerin de hepsine yansıyor. Biz burada havacılık mesleğinin özelliğini öne çıkartan, uçuş emniyetini birinci plana koyan bir anlayışı özlüyoruz, bunu istiyoruz. Eksiklik buradadır. İnsanı öne çıkartmazsanız, insan faktörünü hiçe sayarsanız, insan hata yapar. Çok somut bir örnek vereyim. Bu uçağın yolcuları 134 mü, 135 mi? THY’nin açıkladığıyla, Hollandalı makamların açıkladığı arasında bir yolcu farkı vardır. Bunun nedeni eskiden üç kişinin yaptığı iş şu anda THY’de bir kişiye yüklenmiştir. Bir kişi 126 yolcunun tek tek boarding kartlarını, vizelerini kontrol etmek durumunda kalmıştır. Dolayısıyla kaçmıştır. Damascus’tan gelen bir yolcu, Finlandiya sahte pasaportuyla… Bu bir şeyin verisi, bu kazaya neden değil…”
YAŞAMINI YİTİREN STEWARD
İniş sırasında herkesin bir yolcu gibi bağlanması gerektiğine dikkat çeken Bahadır Altan, steward Murat Eskin’in son ana kadar servis telaşı içinde olduğunun ifade edildiğini söyleyerek “Yaşamını kaybeden steward arkadaşımız var. Murat… Son ana kadar servis telaşıyla, inişe de daha iki üç dakikalık süre olduğu için henüz bağlanmamış. Ölüm nedeni esas bu… Bu tabi görgü tanıklarının söylediği... Bağlı olsaydı da ölebilirdi… Ama bu şunu gösteriyor; havacılık bir kültür diyorum ya, burası beş yıldızlı otel değil. Burada ikrama ağırlık verilirse, son ana kadar yolcuya bir şeyler ikram etmeye… Yolcu da böyle koşullandırılırsa, bu tür hatalar olabiliyor” diye konuştu.
THY YÖNETİMİNİN DURUMU
Bahadır Altan konuşmasının son bölümünde THY’deki yönetim anlayışını da şöyle anlattı:
“Kaza olduktan sonra herkes kaza üzerine konuşur. Bundan sonra olabilecek kazaları engellememiz üzerine konuşmamız lazım, o zaman sistemi masaya yatırırız. O zaman nerede eksikliklerimiz var, bunu çok açıklıkla konuşabiliriz. Kimse şöyle bir mantıkla savunmaya geçmemeli: Bizi yıpratmaya çalışıyorlar, THY’yi yıpratmaya çalışıyorlar… Niye yıpratsınlar THY’yi? Batının böyle bir meselesi neden olsun? Yeterli yıpratmayı biz kendimiz yapıyoruz zaten… Yetkili atamalara bakarsanız THY’de… Bir taşeronlaşma mantığı var. Şirketin yönetimi personeliyle kavgalı… Mesela bu sistemi vurgulayan çok önemli bir ölçüdür, sendika da örgütlü Teknik A.Ş diye bir şirketi var. Bunu ayırdılar THY’den… Bu işçilerin tercihidir. Buna saygı duymayan bir mantıkla THY yönetimi oradaki havacılık işkolunun, biz havacılık yapmıyoruz, burası metal işkoluna aittir diye Bakanlığa Hak-İş’e bağlı bir sendikayla birlikte başvuruyor. Bu çok önemli bir ölçüdür. Teknik, havacılık değil de metal işkolundadır iddiasında olan birisinin uçaklara verdiği teknik bakımı kendisi tartışmalı hale getirmiş oluyor. Bu sistemdeki çok ciddi dağınıklığı ortaya çıkartan bir örnek… Sanırım insana değer veren bir mantıkla odağa insanı oturtursak, o zaman ancak gerçek dersleri çıkarmış oluruz, bir umut taşırız diye düşünüyorum.”