Isparta'da yaşanan elim ve ülkede şok etkisi yaratan kazada yeğenini kaybeden bir kişiyim.
10 Aralık tarihli gazetenizde Erdoğan’ın "Hayvanların otladığı yerlere artık uçaklar iniyor" sözlerinen çok etkilendim. Bu uçaklar inmiyor, inemiyor!..
Elbette bir ülke başbakanının bu tür beyanları ’haber’ niteliğindedir. Ancak ’hayvanların otladığı yerlere’ havaalanı yapılması marifet, hizmet değil, ülke insanını ’aptal’ yerine koymaktır. Gerekli donanımı olmadıktan sonra havaalanı açmak neye yarar ki? Hayvan otlatılmaya devam edilmesi belki de bu ülke için daha yararlı olurdu!
Diyarbakır’da düşen uçakla ilgili ILS sistemi yok dendi, bakın hálá yok. Isparta için de aynı sistem gündeme geldi, sonra olsa da fark etmezdi dendi. Aynı eksikliklerle Hatay’da havaalanı açılıyor, orada kimlerin canı yanacak?
Dün de bazı gazeteler, uçağın ’kara kutu’larında kayıt olmadığını, bu nedenle pilot hatası olabileceğini vurgulamaya çalışıyorlar. Oysa bu kayıtların olmaması, uçağın teknik donanımlarının, yön göstergelerinin, yükseklik göstergelerinin de arızalı olabileceğini akla getirmez mi?
Bu nasıl bir zihniyet?
Ülkemizi 3. dünya ülkesi konumuna sokup, hurda uçakların alımına izin verip ve yeterli denetlemeleri yapmadan havayollarını özendiren, ’sivil havacılığın, AKP döneminde geliştiğini’ söyleyen ve ülke insanına değer vermeyen zihniyeti sorgulamak gerekmez mi?
Basınımıza çok görev düşüyor... Başbakan da olsa, açıklamalarını yayınlarken bazı hususları sorgulamak, özetle basının eleştiri, yorum hakkını daha fazla kullanması, kamuoyu oluşturması, hatta denetleme görevini her zamankinden daha fazla üstlenmesi gerektiğine inanıyorum.
Şehnaz Doğan YÜZER
Milliyet