Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, kazadan sonra THY yönetiminin kendilerini aydınlatacağını düşündüğünü ancak yöneticilerin içgüdüsel savunmacı bir mantıkla, ölüm olmadığı, kaptanın üstün başarı ve deneyimi ile hafif kırımla atlatıldığı şeklinde açıklama yaptıklarını söyledi. Ayçin “Ölmüş bir kaptanla canlı telefon bağlantısı yapmış gibi, kaptanımızın üstün yeteneğiyle hafif kırımla atlatmışız denecek bir açıklama yapmıştır. Hafif kırım dediği kaza, uçak üçe bölünmüş, çamura gömülmüş, 9 kişi ölmüş bu nasıl bir hafif bir kazadır. Biz bu kazanın oluş biçimine bir sebep sonuç ilişkisinden bakıyoruz. Kazayla ilgili bilgisi olan olmayan açıklamalar gerçekten üzücüdür. Esef verici açıklamalardır. Hiçbirinin temeli yoktur” dedi.
Bu kazanın, THY’nin 3 Mart 1974’teki Paris DC-10 kazasından sonra bir başka ülke sınırları içinde meydana gelen bir kaza olduğunu belirten Ayçin, kazanın ülkemizden farklı olarak özerk bir sivil havacılık otoritesince incelenecek olmasının, olayın objektif ve şeffaflık içinde değerlendirileceği ve kısa sürede sonuç alınacağı olasılığını arttıracağına dikkat çekti. Ayçin ayrıca Isparta’daki Atlasjet yolcularını taşıyan uçağın kaza mahalliyle Amsterdam’daki kaza mahalli arasındaki farkın da kamuoyu tarafından izlendiğini hatırlattı.
İCRA KOMİTESİ DERHAL İSTİFA ETMELİDİR
Kazanın THY’yi yönetenler ve sektörü denetleyen SHGM için bir ders olması gerektiğini söyleyen Atilay Ayçin, “THY yönetimine ‘biz biliriz, biz yaparız’ mantığını yerleştiren, kaza sonrası krizi bile yönetmekten aciz üç kişilik icra komitesi adlı yapılanma derhal istifa etmelidir. Şu anda tüm dünya medyasında ilk sayfalara yerleşen üçe bölünmüş ve üzerinde Turkish yazısı bulunan bu kaza görüntüsü sadece THY’nin değil tüm sivil havacılık sektörümüzün saygınlığını önemli ölçüde zedelemektedir. Bu sadece THY’nin değil, hepimizin kazasıdır” dedi.
YÖNETİM SENDİKAL HAKLARI YOK ETMEKLE MEŞGUL
THY yönetiminin havayolu yönetmek yerine çalışanların sendikal haklarını yok etmekle meşgul olduklarını belirten Atilay Ayçin, “THY yönetimi çağdışı bir insan kaynakları politikası ile en tecrübeli elemanlarını zorla işten çıkarırsa, tayinlerle sürgünlerle, cezalarla, işten çıkarma tehditleri ile bölümleri kapatma tehditleri ile korkutursa, sindirirse motivasyonlarını yok ederse, personel ne yapsın? Gözleri o kadar kararmıştır ki, uçuş emniyetinin en önemli halkası uçak bakım merkezinde 40 yıldır toplu iş sözleşmesi yapılan Teknik A.Ş işyerinin havacılık işkolunda değil metal işkolunda olduğu şeklinde Hak-İş’e bağlı Çelik –İş adlı sendika ile birlikte itirazda bile bulunmuşlardır” diye konuştu.
BU KAZALAR BAŞLANGIÇTIR, DEVAMI GELECEKTİR
THY’nin 5 yıldızlı otel ya da restoran mantığıyla yönetildiğine ve siyasi kadrolaşmaya dikkat çeken Atilay Ayçin şöyle konuştu:
“Bu iş gerilla yöntemiyle vur-kaç taktiğiyle öğrenilmez dedik. Ölümler üzerinden, kazalar üzerinden, yaralanmalar üzerinden sadece bir geçmiş olsun ve başsağlığı dilekleriyle sahte gözyaşı dökülerek öğrenilmez dedik. Biz iktidarız her şeyi biliriz mantığıyla bu konuda uzmanlaşmış kişilerin söylediklerini kulak arkasına atmadık. Daha henüz yaş itibari ile bu şirkete uzun yıllar hizmet edecek teknisyenini hostesini tüm arkadaşlarımızı, giden birinin yerine kendi adamlarından birini alalım diye kapıya koyduklarında, uyarıcı görevimizi yaptık. Göreve gelene kadar uçağı havada gören insanların burada önce yurtdışında görev yapan deneyimli insanları yurtiçine çekerek emekliliğe zorladığını, yurtiçinde de ‘gidenlerin yerine kendi adamlarımızı koyalım’ zihniyetini gördük. Her zaman destek vermek istediğimizi söyledik. Uluslararası standartlarda hizmet veren sunduğu ikramın içindeki balığıyla değil, uçuş güvenliğiyle anılan şirket olsun istedik. Ne yazık ki, iki hedef koydular önlerine… Birincisi kadrolaşmak, ikincisi de sendikayla uğraşmak.”
BU BİR CİNAYETTİR
Havacılıkta bir şirketin büyüme oranlarının belli olduğunu hatırlatan Ayçin, “Yüzde 5-6 oranlar normaldir derken yüzde 20 büyümeyi başarı olarak sundular. Bu bir cinayettir” dedi.
THY’de genç insanların emekli edildiğini söyleyen Atilay Ayçin şunları söyledi:
“Emeklilik yaşını 70’e çıkaran iktidarlar değil miydi? Bu yasanın zorunlu bir yasa olduğunu söylemediler mi? Bu şirkete, mesleki bilgisiyle daha uzun yıllar hizmet yapacak insanları 45 yaşında emekli olursan ol, olmadıkları için işten atan siz değil misiniz? Teknisyenlerin lisans almalarının önündeki engellemeleri kaldırmanız gerekirken, siz bu insanları kapının önüne koyduktan sonra, 55 yaşındaki adamları getirip bunları yetiştireceksiniz diyen siz değil misiniz? Uçma yeteneği olmayan insana, uçuş belgesi ver diye zorladığınız, buna hayır dediği için öğretmenlik görevinden alınan markalaşmış insanları görevden alanlar siz değil misiniz? ‘Bu uçak gitmez’ diyen Mustafa Doğancı’yı neden kapının önüne koydun? Ankara’da uçağın ikram hizmeti hazırlanmadığı için VIP yolcuyu uçağa almayan Bahadır Altan’ı neden kapının önüne koydun? O uçuculuk belgesinin kendisine tanıdığı yetkiyi kullandı. Mustafa Doğancı kendi sertifikasının yetkisini kullandı. Sendikanın temsilcileri olduğu için kapının önüne koydular. Bütün bunlardan sonra neyin nedenlerinden bahsediyorsunuz siz? Bu şirket bu mantıkla yönetilmez. Bu mantık yönetse yönetse İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin İkitelli Halk Otobüs Garajı’nı, Halk Ekmek fabrikasını yönetir. Eğer bu şirketi seviyorlarsa, bu ülkeyi seviyorlarsa, bu kazaların bir daha yaşanmasını istemiyorlarsa, başta Ulaştırma Bakanı, Sivil Havacılık Genel Müdürü, THY yönetimi istifa etmelidir.”
BU ŞİRKETİ DENETLEYECEK YETKİLİ DEVLET KURULUŞU ARIYORUZ
Atilay Ayçin THY’yi denetleyecek yetkili devlet kuruluşu aradığını belirterek şöyle konuştu:
“Bu şirketteki kaza risklerini ortadan kaldıracak ne yaptınız? Krizden dünya devletleri etkileniyor. Dünya devlerinin Singapur Havayolları gibi dünya devi bir şirketin bu krizden olumsuz etkileneceği için önlem aldığı bir dönemde sen neyine güvendin de 105 tane uçak sipariş verdin? Bu şirketi özelleştirdiniz, güzelleştirdiniz, parçaladınız her türlü denetimden kaçırdınız. Bu şirketi denetleyecek yetkili devlet kuruluşu arıyoruz. Başbakanlık Denetleme Kurulu’nu göreve davet ediyorum. Cumhurbaşkanlığı Denetlemesini göreve davet ediyorum. Bu şirketin hala yüzde 51’i özel sektörün olsa bile yüzde 49’u hala kamunundur. Benim hissemle yeni bir yolcu hizmetleri şirketi kurup, TAV’a peşkeş çekemezsin. Teknik’i benim hissemle özelleştirip, THY’den ayırıp götürüp Amerika’da Pratt and Whitney şirketine yüzde 51 yönetim hakkıyla devredemezsin!”