Türk Hava Yolları’na haksızlık ediyoruz
Kaç zamandır yazacağım araya hep bir engel girdi yazamadım...
Mehmet Aksel ile sohbetimiz sırasında laf döndü dolaştı THY’nin başlatacağını açıkladığı ‘Uçan şef’ uygulamasına geldi. Bundan birkaç yıl önce bir grup yeme içme yazarı, THY’nin ikram hizmetini üstlenen DO&CO şirketinin davetlisi olarak, ikramlardaki değişikliği gözlemlemek için İstanbul-New York uçuşuna davet edilmiştik. Bu uçuş DO&CO şirketi sahibi Atilla Doğudan’ın baştan sona değiştirmek istediği ve THY’yi, diğer havayolu şirketleri arasında öne çıkaracağına yürekten inandığı ikram mönüsünün ilk denemesiydi. Bizlerden de ikramın beğendiğimiz ve eleştirdiğimiz yönlerini öğrenmek istiyordu.
İşte o uçuşta, kafasında kukuletasıyla bir Avusturyalı şef de vardı. Ben şefin orada bulunmasının biraz da o sefere özel olduğunu düşünmüştüm. Şimdi anlıyorum ki Atilla Bey’in aklında daha o günlerde böyle bir uygulamayı hayata geçirmek varmış da zamanını kollarmış.
O uzun yolculukta, birbiri ardına harika yemekler yemiş ve eğer yanlış hatırlamıyorsam puf böreği dışında hiçbir şeye itiraz etmemiştik. Çünkü puf böreğinin, uçak mutfağında hangi teknikle pişirilirse pişirilsin, yeterince leziz olmayacağını düşünüyorduk. Nitekim o gün tattığımız hemen her yemek daha sonra THY mönüsüne girdi. Puf böreğine gelince; ya bana denk düşmedi ya da Atilla Bey bize hak verdi, bilemeyeceğim.
Şu son dönemde, işim gereği ayın bir bölümünü yurt dışında geçiriyorum. Bu da sık sık THY ile uçuyorum demek oluyor. Hem de çok uzaklara.
Ancak çoğu kez gittiğim yerlerde, iç seferleri de kullanarak başka bir şehre uçmak zorunda kalıyorum. Kimi zaman da bir noktaya kadar THY ile uçuyor, ötesini THY uçuşu olmadığı için gideceğim ülkenin havayolu şirketi ile yapıyorum. Birinden inip diğerine biniyorum anlayacağınız. Art arda farklı iki havayolu şirketiyle uçmasam, aradaki farkı sıcağı sıcağına gözlemleme şansım olmasa, belki de bu kadar keskin bir laf etmezdim ama şimdi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki THY ile pek çok havayolu şirketi arasında muazzam bir fark var... İnsan gururlanmadan edemiyor.
Figen Batur’un yazısının devamı için;
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14658358.asp?yazarid=88&gid=61