Zavallı Kim?
Günlerdir bize yapılan sözlü saldırıları ve iftiraları dinliyoruz ve “izliyoruz”. Kavgadan ve nefretten beslenenleri aç bırakmaya çalıştık, bulaşmak istemedik, tek amacımız işten çıkartılan tüm arkadaşlarımızla birlikte en kısa zamanda işimizin başına dönmekti. Bu amaçla 29 Mayıs Birliği adında işten çıkartılan arkadaşlarımızla bir birlik kurduk. Bizi bizden daha iyi kimse anlayamazdı anlamadı da zaten. İşten haksız yere çıkartıldık, tazminatlarımızı alamadık ve üstüne üstlük işsizlik maaşı da alamıyoruz. Neredeyse iki ay oldu, yeni bir iş bulup yeni hayat kurabilen çok az sayıda arkadaşımız oldu, onlar adına sevindik.
Bizlere destek olan kişiler ve kurumlar oldu, hepsine teşekkürü bir borç biliyoruz. Aynı süreçte, işten çıkartılmış olmanın acısını yaşarken öğrendiğimiz bazı tecrübeler de oldu. Türk Hava Yollarının maaşlarımızdan kestiği aidat paraları sendikanın kasasına her ay düzenli olarak yatarken bizim de en az sendika yönetimine seçilmişler kadar söz hakkımız olduğunu düşünerek bu süreçte yapılan hataları söyleyerek “zavallı” olduk. Aslında bizler herkesin bildiklerini dile getirdik ve kral çıplak dedik. Neydi bu gerçekler:
1 – İlk işten çıkartılmalar olduktan sonra sendika binasında Atilay Ayçin yardımcısı Simay Çekem, sendika avukatı Abdi Pesok ve diğer sendika görevlileri işten çıkartılan yaklaşık 200 kişiye hitaben yaşanan süreçle ilgili toplantı yaptılar. O gün o toplantıda Atilay Ayçin “normalde %20 olan avukatlık ücretini sendika avukatımız Abdi Pesok sizlerden %10 olarak tahsil edecektir” dedi ve çok tepki görünce biraz ağız değiştirir gibi olsa da bu değişmedi. Abdi Pesok avukat olarak emeğinin karşılığı ücretini tabiî ki alacaktı ona lafımız olamazdı ama ona verilecek ücretleri sendika karşılamalıydı, en azından böyle bir çözüm sunabilirdi. 29 Mayıs Birliğine destek olan avukatlar bu ücreti istemiyorlardı ve sendikanın üyelerine yapmadığı bu desteği bizler dile getirince sendika tarafından bu paranın alınmayacağı yaklaşık bir ay sonra açıklandı.
2 – 18 Haziran tarihinde 29 Mayıs Birliğinin o gün toplantısına katılan arkadaşlarla birlikte Hava-İş merkezine gittik. Öğrenmek istediğimiz yaşanan olayı sendikanın neden sahiplenmediği, üyesi olduğumuz sendikanın bize neden sahip çıkmadığı, sendika avukatlarının alacağı %10 komisyon ve tüm işten atılanlara maddi-sosyal yardım yapılacak mıydı? Hava-İş başkan yardımcısı Simay Çekem’in verdiği cevaplar, “Biz kimseyi alana zorla getirmedik, sizleri biz çağırmadık, siz kendiniz geldiniz bu yaşananları sendika üstlenemez” oldu. Mahkeme masraflarını sendika karşılayacaktı ama avukatın alacağı % 10 komisyon için yapabilecekleri bir şey olmadığını söyleyen Simay Çekem’in en enteresan olan cevabı ise; alandaki direnişe gelenlere maddi yardım yapılacağı ama gelmeyenlere maddi yardım yapılmayacağını söylemesiydi. Maalesef sendikanın işten atılanlara kucak açarak destek olmasını beklerken suçlu ilan edilmiş, tüm bu yaşananların nedeni işten atılan işçiler olmuş ve ayrımcılık yapılmıştır. İşçilerin parasını işçiye vermeyen bir sendika yönetimi ile karşı karşıyaydık.
3 – Basında bizim tarafımızdan ITF’e mektup yazıldığı iddia edildi. Araştırmadan ve tek taraflı yapılan haberler sonucu yıpratılmaya çalışıldık. Gerçekleri araştırmaktan yoksun malum basın temsilcileri “İşte İhanetin Belgesi”dediği metinlerin kimin adresinden gönderildiğini araştırmadı. [email protected] adresinden gönderilmemiş olan bu metinler bizi yıpratmak isteyenlerin yalanını ortaya çıkardı. ITF’e gönderildiği iddia edilen metinler bizim tarafımızdan ITF’e gönderilmek için yazılmamıştı. Yurt dışındaki bize destek olmak isteyen bazı sivil toplum örgütlerine gönderilmek üzere yaşanan süreci anlatan, tamamen gerçekleri içeren kimseyi şikâyet etmeyi amaçlamayan bir metindi. Bu taslak metin henüz hiçbir yere gönderilmemişken, kendi mail grubumuzda son halini vermek üzereyken, iznimiz ve bilgimiz olmaksızın taslak metin sendikaya ya da basına verilmiş ve üzerinde küçük değişiklikler yapılarak ITF’e gönderilmiştir. Bunun ispatı maili ITF’e ilk gönderen mail adresinin açıklanmasıdır. Bizleri kolayca “hain” olarak gören ve afişe edenler merak etmesinler; bundan sonra yurt dışına gönderdiğimiz ve gönderecek olduğumuz metinleri aynı zamanda kendilerini de göndereceğiz.
4 – Sendika başkanı Atilay Ayçin önce bir Ulusal TV kanalında ardından sendikanın web sayfasında yayınladığı video ile bizim için “bu arkadaşlar astronomik paralar” istediler demiş sonrada bu “astronomik paraların” 30.000 tl. olduğunu yine sendika yöneticilerinden basın yolu ile öğrenmiştik. İşimizi kaybetmiştik, hayatımız alt üst olmuştu evet ama henüz onurumuzu kaybetmemiştik. Bizler sendikanın ayırım yapmadan işten atılan tüm üyelerine maddi yardım yapmasını istedik, fakat tüzüklerinde böyle durumlar için bir madde olmadığını o yüzden bunun imkânsız olduğunu söyleyen Simay Çekem nasıl oluyorsa “alana gelip direnin o zaman para veririz” derken acaba hangi tüzüğe göre işçilerin parasını istediği kişiye verebiliyordu? O gün yapılan toplantı bittikten ve birçok kişinin dışarı çıkmasından sonra Serdar S. isimli işten atılan 29 Mayıs Birliği üyesi olmayan kişi 20.000 tl. istediğini açıkca söylemiş ve bu kişinin şahsi isteği 29 Mayıs Birliğine mal edilmiştir. Bu para isteme olayını bizleri yıpratmak için kullananların yalanları ortaya çıkınca düştükleri durumu kamuoyu unutmayacaktır.
5 – İşten atıldıktan sonra kendi çabalarımızla basın toplantısı düzenledik. İşten atılanlar olarak birinci ağızdan yaşadıklarımızı ve yaşadığımız haksızlığı dile getirdik, yaşadığımız ve gördüğümüz hataları da çekinmeden anlattık. Yapılan bu toplantıda gelen basın mensuplarının bizlere çok ilgi gösterdi kendilerine tekrar teşekkür ederiz, ancak bu basın toplantısından sonra “bu basın mensuplarını Hamdi Topçu oraya gönderdi” ve “bunlar zaten şirketin adamları” gibi bize komik iftiralar atıldı. Kendi imkânlarımızla Ankara’ya gittik. Bakan Faruk Çelik ve mecliste parti temsilcileri ile görüştük, amacımız yaşadığımız haksızlığı anlatmaktı ve anlattıkta. İşten atılan tüm arkadaşlarımızın işe geri alınmasını talep ettik. THY’nin yapmış olduğu haksızlığı, işten çıkarmaların tamamen yanlış olduğunu, sendikamız Hava-İş’in ise tutumunu ve bu süreçte bizleri yalnız bıraktığını tekrar anlattık. Bu seferde AKP hükümetinin adamları olduk, hiçbir şey yapmayıp sadece siyaset yapan bazı çevreleri rahatsız ettik.
Bizler 305 arkadaşlarımızla birlikte işimize geri dönmek istiyorduk ve başka hiçbir düşüncemiz ya da hesabımız olmadı. Fakat başkalarının hesaplarını bozduk.Sendika yönetimi siyasi bir ağızla işlerine geri dönmeyi umutla bekleyen işçileri umutsuzluğa sürüklemektedir. Sendika yönetiminin işten çıkartılanlar ile ilgili bir “işyeri politikası” olmadığı gibi hükümete yönelik söylem ve eylemler ile işverene karşı mücadele ediyormuş görüntüsü yaratmaktadır. İşçilerin güvenini tekrar kazanmaya yönelik bir politikası olmadığı gibi işe geri dönme umudu olan bizlerin de umudunu yitirmesine sebep olmaktadır. Özellikle sendika başkanı Atilay Ayçin sendikanın kendine yaratmış olduğu başkanlık imtiyazlarına dayanarak, hedef aldığı kesimlere söz hakkı vermeden demokrasiden bahsetmektedir. Atilay Ayçin eğer iktidarını korumanın peşinde değilse, kendini eleştiren kesimlerle yüz yüze kameralar karşısında herkesin önünde bu konuları konuşmaya ve yüzleşmeye hazırsa bizler de her zaman hazırız. Bir sendika üyesi olarak aynı şartlarda cevap verme hakkımızı kullanmak istiyoruz. İşçilerden aldığı aidatlarla ekonomik olanaklarını sağlayan bir sendika, bizlerin aidatlarıyla bize “zavallı” diyemez.
29 Mayıs tarihi Türk Hava Yolları yönetimi ve Hava İş yönetiminin inatlaşması sonucu ortaya çıkmış, çalışanları etkilemiş ve 305 kişiyi de işinden etmiştir. Herkesin kendine göre gözetmesi gereken çıkarları mutlaka vardır, THY’nin de Hava-İş’in de vardır bunu herkes anlayabilir. Fakat söz konusu insan yaşamı ve işsizlik olunca bu sendikanın yönetim çıkarının önüne geçmelidir. Eğer bu kadar insan hesapsız kitapsız aniden işinden olacak bir eylemi gerçekleştiriyorsanız, sorumluluğunu da alacaksınız. İşveren de sorumsuzca işçi çıkartmanın bedeli ödemelidir. Her iki taraf da sorunu çözmek için çaba sarf etmelidir.
Sonuç olarak, bugün işten çıkartılan işçilerden avukat ücreti alınmıyorsa (sendika tarafından avukata ödeniyorsa) 29 Mayıs Birliği’nin ücretsiz avukat bulmasının yarattığı baskısı sayesinde olmuştur.Basın toplantımız ve ardından Bakanlıkla görüşmemiz sayesinde 305 işçinin işe iadeleri bakanlığın, basının ve işverenin gündeminde tutulabilmiştir.Yine bizim sayemizdedir ki, işten atılmamıza yol açan sorumsuz bir sendika yönetiminin varlığını tüm kamuoyu görme olanağını bulmuştur.29 Mayıs Birliği işten atılanların gerçek sesidir.
Atılan işçiler işe geri alınsın!
Sendika yönetimi, mücadeleye bir şey katmadığı gibi işçileri bölen tutum ve sözlerini geri alsın!
Atılan işçiler birleşelim, geleceğimiz hakkında kendimiz karar verelim!
Saygılarımızla,
29 Mayıs Birliği Üyeleri