THY’de türbanın önünü açacak olan yönetmelik değişikliğinin yapılmasından sonra personelin türbanlı çalışmasına da sıra gelecekti nasıl olsa... Fakat bu konuda ilk adımı atan THY’nin iştiraki TGS’nin personeli oldu. Zaten ülkemizin güncel koşulları göz önünde bulundurulduğunda hiç de sıra dışı bir durum değil… Herkesin öngördüğü gibi gerisi gelecek. Atatürk Havalimanı’nda “türbanlı personel” haberlerinin medyada yer almasından sonra sosyal medyada -photoshop marifetiyle- kabin memurlarının da türbanlı hallerini gösterir fotoğraflar paylaşılmaya başlandı bile. Bu arada unutmadan söyleyeyim, “Atatürk Havalimanı” yazdım, ama yandaş medyaya biraz dikkat ederseniz, havalimanının adının değiştirildiğini ve “İstanbul Havalimanı” olarak yazıldığını da görürsünüz. Artık böyle konulara tepki gösteren yok haliyle… Nasıl ki türban yasağı uygulayan bir profesörün 2 yıl hapis cezasına mahkum edilmesine herhangi bir tepki olmuyorsa, havacılıkta da türbanlı ya da çarşaflı çalışanların bulunmasının hiçbir sakıncası yok… Daha ötesi, mevcut konjonktüre göre bu konuda haber yapan gazetecilerin soruşturulması hatta hapis cezalarına mahkum edilmesi bile olasılık dahilindedir!..
“Yemen’de peçe, İran’da çarşaf”
Geçen hafta Cumhuriyet’te yer alan habere göre üst düzey bir THY yetkilisinin konuyla ilgili yaptığı açıklama, gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor: "Kılık kıyafet konusunda baskı yapmamız söz konusu olamaz. Liyakate sahip her elemanı çalıştırırız. Kıyafeti nedeniyle engelleme yapmayız. THY ve tüm iştiraklerinde kılık kıyafetle ilgili herhangi bir sorun yoktur. Kılık kıyafet şirketin sorunu değil kişisel tercihtir. Biz liyakatine şirkete bağlılıklarına bakarız. Yemen'de peçe ile İran'da çarşafla çalışıyor. Çalışanların kıyafetleri ile uğraşma gibi şirket politikamız yok."
İbrahim KÖKTENER’in yazısını okumak için TIKLAYINIZ