İşte Mustafa Mutlu’nun Vatan Gazetesi’ndeki yazısı…
Rabbim ‘pratisyen’ dedi!
Bir devletin devlet olabilmesinde, iyi yetişmiş kişilerin hak ettikleri görevlere getirilmeleri çok önem taşır.
Bu kural sadece “büyük koltuklar” için değil, devletin her kademesi için geçerlidir.
Bir atamanın doğru olabilmesi için de temel kural “liyakat”tır.
Biz hep “büyük koltuklar”la ilgileniyoruz ama; “aşağıdaki” atamalar da tam bir felaket... Örnek mi istiyorsunuz:
***
Sağlık Bakanlığı, tıp fakültelerinde uzmanlık eğitimi için program hazırlamak üzere bir komisyon görevlendirdi.
Dikkat edin:
Bu komisyon; uzmanlaşacak doktorlara eğitim verecek...
Peki; bu komisyonda “pratisyen”, yani hiçbir uzmanlığı bulunmayan bir hekim görev alabilir mi?
Eğer ülke Türkiye’yse, evet!
Pratisyen Dr. Sermet Demircioğlu, uzman olmadığı halde üç yıla yakın bir süredir THY’de “Vekil Uçuş Hekimi” olarak görev yaptığı yetmezmiş gibi bir de bu Komisyon’a seçildi.
Dün kendisini aradım ve bir pratisyen hekim olarak uzman hekim yetiştirmesinin ne kadar doğru olduğunu sordum.
Aldığım yanıt, “Bu atamaya ben de şaşırdım. Elbette doğru değil. Bu yüzden çalışmalara katılmıyorum ki” oldu...
Bu kez, “Neden istifa etmiyorsunuz” diye sordum; şaşırdı:
“Sizce etmeli miyim?”
***
Pratisyen hekimin uzman yetiştirdiği bu ülkede gelin, gözünüzü kapatarak kendinizi Türk hekimlerine emanet edin!
Mustafa Mutlu-Vatan