Beyrut’tan kalktık önce ‘sis’e, sonra ‘ekip sıkıntısı’na takıldık
BEYRUT’tan Türk Hava Yolları (THY) uçağıyla cumartesi sabah 04.00 dolayında havalandık. Saat 05.30’a doğru İstanbul için alçalmaya başladık. Ardından pilotun anonsu duyuldu:
- İstanbul’da hava koşulları müsait olmadığı için kule bizi İzmir’e yönlendirdi.
Böylece cumartesi sabah saat 06.00 gibi İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na indik... İnince öğrendik ki, İstanbul’da yoğun sis var. Bu yüzden kimi Pekin’den, kimi Kazan’dan olmak üzere 12 uçak İzmir’e yönelmek zorunda kaldı.
12 uçağın yolcularıyla birlikte, bekleme salonlarında uyuklamaya çalışarak İstanbul’daki sisin dağılmasını beklemeye koyulduk.
Vakit öğleni bulduğunda transit salonundaki yolcu sayısı azalmaya başladı. Tam o sırada Beyrut uçağından Bir Lübnanlı yolcunun sesi yükseldi:
- Söyleyin bana, ne zaman İstanbul’a gidebileceğim.
THY görevlisi elindeki çözüm önerilerini sıralamaya başladı:
- İsterseniz bu gece sizi İzmir’de konuk edebiliriz.
- Bana ‘otel’ demeyin. Ben İstanbul’a uçmak istiyorum.
Bu tartışmayı biraz daha dinleyince, “sis”ten başka bir sorunumuzun daha olduğunu anladım:
- Beyrut uçağını getiren pilotlar ve kabin ekibinin süresi doldu. O yüzden yer buldukça sizi tarifeli seferlerle İzmir’den İstanbul’a uçurmaya çalışacağız.
Beyrut’ta check-in yaparken THY görevlisi, “Buradan yolcumuzun yüzde 90’ı transittir” dediğinde göğsümüz kabarmış, bayrağımızı taşıyan havayolu şirketinin başarısıyla mutlu olmuştuk.
Oysa şimdi o övündüğümüz transit yolcu feryat ediyordu:
- Bana söyleyin, İstanbul’a ne zaman uçabileceğim?
THY Yönetim Kurulu Başkanvekili Hamdi Topçu, Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyükekşi ve Basın Danışmanı Ali Genç’i aradım:
Vahap Munyar’ın yazısının devamı için;
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13016458.asp?yazarid=44&gid=61