Her tarafı kokan bir kaza!
Hafta başında, kamuoyunun hafızasından silinmeyen bir kazanın davası vardı. "Isparta'da düşen uçağı kim düşürdü. Kabahat kimde?
Pilotlara, uçaklara, havayolu yetkililerinin her şeyine hükmeden, lisans veren eski Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru'da mı, yoksa World Focus Havayolu’ndan uçağı kiralayan Atlasjet Havayollarında mı? Veya pilotaj diyerek, rahmetli olan pilotları suçlu ilan etmeye uğraşan yaşayan uyanıklarda mı?" Uzun zamandır adli makamlar bu sorulara bir türlü cevap bulamazken, Yiğit Bulut da içindeki yolcular sebebiyle bu kaza hakkında spekülasyonu bol senaryo yazmaya devam etti. En son medyaya yansıyan bilirkişi raporu da zaten evlere şenlik bir haldeydi. Ancak konu daha da şenlenecek gibi görünüyor. İş dünyasının gözü açık cephesinden Yavuz Çizmeci, bilirkişilerin piri Prof. Dr. Hasan İşgüzar'ı bilirkişi raporunu kendi lehine yazabilmesi için para talep ettiği gerekçesiyle mahkemeye vermiş. Nasıl?
Mahkeme heyetinin de gündemine gelen bu hadiseler sebebiyle kafası iyice karışmıştır. Ama bu kazanın içinde olan aşağı yukarı her kesim problemli... İddia ediyorum, incelensin içlerinden sağlam pabuç çıkma ihtimali çok zayıftır. "Kel başa, şimşir tarak" misali...
Bir defa World Focus, Kuzey Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın (KTHY) 4 adet Boeing 727 uçağının birilerine peşkeş çekilmesi sonrası ortaya çıkan bir havayolu. Temelinde ne kadar helal kazanç var, tartışılır.
İşin içinde ANAP dönemi eski bakanlarından birisinin olduğu bir grubun marifetiyle bu uçaklar satılıp elde edilen bakiye ile bu havayolu kuruldu. Ama sonrasında iflah olmadı. El değiştirdikçe kötüye gitti. Uyanıkların eline düştükçe, batışı hızlandı. İşte o dönemlerde yolcusuna önem veren havayolu Atlasjet gitti, bu havayolundan uçak kiraladı. Pilotlarıyla ilgili çeşitli sorunların olduğunu sektörde herkes biliyordu. Daha açık ifadeyle başka yerde uçamayan için burası vardı. Ülkede bir havacılık otoritesi olmayınca da bu işe "dur" denmedi.
Bu kazayla ilgili tartışmaların şimdiye kadar çözülememiş olması bile tek başına Ulaştırma Bakanlığı uhdesindeki Türk Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümün (SHGM) bir otorite olamadığını açıkça ortaya koymaktadır. Amerikan Federal Havacılık Dairesi'nden (FAA) uzman bir heyetin, 15-20 günde çözeceği kazayı, Türkiye neden çözemiyor? Sebebi basit; nüfuzlu kişilerin suçlu olma ihtimalinin yüksek olmasından.
Batılı ülkelerdeki gibi bir havacılık otoritemiz olmayınca, kazaların aydınlatılması da zor oluyor. Hatta aydınlatılamıyor, iyice kargaşaya sebep olunuyor. Örnek, Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin hayatını kaybettiği helikopter kazası.
Çünkü Türkiye'deki aşağı yukarı bütün havacılık kazalarının aydınlatılması sıkıntılıdır.
Kaza mahallinin korunması, delillerin toplanıp muhafaza edilmesi, kazaya dair araştırmaların, soruşturmaların yapılması, Kaza Kırım Heyeti'nin oluşturulması gibi mevzularda ciddi problem vardır. Genelde de ölenleri suçlu ilan etmek âdettendir.
Atlasjet bu uçağı World Focus'tan kiraladığı dönemde SHGM'nin başındaki Ali Arıduru'nun şirketlere gönderdiği bir genelgesi vardı. "Filo planınızı iyi yapın, yaz döneminde başka havayollarından uçak kiralamayın."
Ama Atlasjet, Arıduru'nun onayıyla ve genelgesine rağmen yasaklı dönemde o uçağı kiraladı. O dönem başka hiçbir özel havayoluna da kiralama izni verilmedi. Şimdi soralım: Kendi genelgesine bile uymayan, ihlal eden bir genel müdür, uçağın eksiği varmış, arızalıymış, bakımı noksanmış, pilotlar sorunluymuş gibi detaylarla ne derece uğraşır?
Havayolu sorunlu, pilot sorunlu, uçak sorunlu, kiralama onayı kıyaksa Sivil Havacılık Genel Müdürü ne yapmış o zaman? Niye o makamda oturmuş? Neden görevini yapıp en azından bir eksiği gidermeye çalışmamış?
Bence Hâkim Bey, rahmetli pilotlar, zoru başarıp o kadar eksiğin olduğu böyle bir ortamda, kendilerine verilen lisansla uçağı Isparta'ya kadar uçurmayı başarabilmişlerdir.
Onları daha fazla rahatsız etmeyelim.
GÜNTAY ŞİMŞEK - Habertürk