Hava işçileri iki cephede mücadele ediyor
Havacılık sektöründe grev yasağına karşı mücadele sonrasında 305 THY çalışanının (Bu sayısının artacağı söyleniyor) işten çıkartılması, Türkiye’de ‘çalışma ilişkilerinin’ (bir anlamda emek sürecinin) demokratik olmayan, baskıcı, ağır koşullara sahip olan yapısını canlı bir biçimde, daha doğrusu kamuoyunun görmezden gelemeyeceği şekilde gözler önüne serdi. Sendikaların çalışanların öz örgütleri olmalarına rağmen, işçilere yabancılaşmış olduğunu da ortaya koydu.
Hiç kuşkusuz, gözleri, kalpleri, vicdanları ‘mühürlü’ olanlar bu gerçekleri görmezden gelmeye devam ediyorlar. Tüm varlığını bu gerçeklik üzerinden şekillendiren, taleplerini bu gerçeklik üzerinden üreten, hava işçilerini yok saymak için özel bir çaba harcıyorlar.
‘Bilinçli gözükmenin’ bazen körlüğe ve emek mücadelesini engellemeye yol açtığını düşünebilir misiniz?
Düşünmelisiniz…
Emeğin ‘gerçek özgürleşmesi’nden yana bir bakışınız (felsefeniz) yoksa düzenden besleniyorsanız, işçilerin demokrasisine inanmıyorsanız, sendika bürokrasisini ‘işçi lideri’ gibi kabul ediyorsanız, bu bürokrasinin demecini işçi talebi imiş gibi benimsiyorsanız işçilerin mücadelesini görmezden de gelirsiniz, engellemeye de çalışırsınız…
Korkuyorlar
Aslında korkuyorlar… Emeğin, tabandaki işçilerin, emek harcadığı için işçi olanların demokrasisinden, kolektif davranışından, samimi ilişkilerinden, insani taleplerinden korkuyorlar…
Basının, sendika bürokrasisinin, sendika bürokrasisinin yardakçılarının şirket yöneticilerinin, sermayedarların, velhasıl düzenden beslenenleri ortaklaştıran olgulardan biri bu korku.
Onlar işçileri yönetmeyi (gütmeyi) istiyorlar. Masa başında oturup, talimat vererek tabandaki işçiyi yönetmeyi istiyorlar. Daha doğrusu kontrol altında tutmayı. Onlar, işçilerin kolektif, dayanışmacı, paylaşımcı, demokratik beraberliğinden rahatsız oluyorlar. Bu beraberlikten ‘işçi demokrasisi’nin doğmasından korkuyorlar.
Şimdi Hava-İş Sendika bürokrasisi ne kadar çok isterdi 29 Mayıs hava işçileri eyleminin unutulup gitmesini… Sabiha Gökçen’de yüzlerce çalışanın işten atılmasını kim hatırlıyor?
Yıllardır grev yasağı yoktu ama ciddi tek bir grev planlamadı bu bürokrasi. Sabiha Gökçen’de yüzlerce işçi atıldı, göstermelik eylemlerle, beylik demeçlerle meseleyi geçiştirdiler.
Yıllardır eylem yapmamış, 16 bin THY çalışanını harekete geçirmek için çaba göstermemiş bir sendika bürokrasisi var karşımızda.
Grev yasağı olmayan havacılık sektöründe yıllar boyunca, tek bir grev örgütlemeyen sendika bürokrasisi, grevin yasaklanması ile neden ve nasıl harekete geçmiştir, uzun soluklu ve sonuç alıcı bir mücadeleye mi hazırlanmıştır, yoksa zevahiri kurtarmak mı istemiştir?
Bu soruların cevapları üzerinde ciddi biçimde düşünülmelidir. Özellikle Evrensel gibi ‘sendikacı gazeteleri’nin de içinde olduğu ‘sol basın’ bu konuyu araştırmalıdır. Araştırırken de tabandaki işçilerin görüşlerine kulak vermelidir.
‘THY İşçileri 29 Mayıs Birliği’nin açıklaması
Bu soruların cevaplarını işten atılan THY emekçilerinin kurduğu 29 Birliği’nin açıklamalarında bulabilirsiniz. Şöyle diyorlar 20 Haziran’da yaptıkları basın açıklamasında:
“Sivil havacılık işçileri grev yasağına karşı demokratik tepkilerini 23 Mayıs yürüyüşü ile sorumlu biçimde ortaya koymuştur. Ancak üyesi bulunduğumuz sendikanın yöneticileri bu sorumluğa uygun davranmamıştır. Tüm THY işçilerini birleştiren uzun vadeli, kamuoyunun ve diğer sendikaların desteğini alan bir organizasyon yapmak yerine sorumluluğu bir avuç uçuş ve teknik personelin sırtına yüklemiştir. Bizleri THY yönetimi ile karşı karşıya bırakarak aradan sıyrılmıştır”
İşten atılan THY işçilerinin bir numaralı talebi işe geri dönerek ‘çalışma hakları’nı korumak. Hak mücadelesinin şu kısa sürede onlara, işverenin gerçek niteliğini, sendika bürokrasinin iç yüzünü göstermiş olduğu anlaşılıyor. Aynı basın açıklamasında şu satırlara da yer vermişler: “29 Mayıs’tan beri bizim dışımızda herkes konuştu. Haksızlığa uğrayan bizler, hep izledik, sustuk. …Artık susmayacağız”
İşçi demokrasisine inananların, emek mücadelesini koşulsuz desteklemeyi ilke edinenlerin, ezilenlerin, haksızlığa uğrayanların yanında olanların, hava işçileri işlerine geri dönene kadar desteklerini esirgememeleri büyük önem taşıyor. Hem patronlara hem de sendika bürokrasisine karşı 2 cephede meşru bir mücadele yürüten hava işçilerinin bu desteğe şiddetle ihtiyacı var.
Kaynak: www.soldefter.com
YAZI İÇİN TIKLAYINIZ…