Gökkuşağı Hareketi’nin Mart bülteni şöyle:
DEĞERLİ SİVİL HAVACILIK İŞÇİLERİ
Havacılık zincirinin çeşitli mesleklerden parçaları olarak, sağlığımız, hatta canımız pahasına, güvenli hizmet üretmeye çalışıyoruz. Dertlerimiz çok ve ortak. Bunlara çözüm ararken, insan yaşamını hiçe sayan kâr hırsı, siyasi iktidarın sermayenin emrinde duruşu ve kendi örgütlerimiz sendikaları yönetenlerin koltuk düşkünlükleri önümüze duvarlar örüyor.
Geçen hafta AHL'de peş peşe yaşanan 2 iş kazasında HABOM işçisi Şentürk Çavuş arkadaşımız feci şekilde can verirken, diğeri ciddi biçimde yaralandı. Bir kaptan arkadaşımız, artık meslek hastalığı olarak değerlendirilen kanserden yaşamını yitirdi. Bir kabin amiri kardeşimiz uzun mesafeli uçuş sonrası, Osaka'da, yorgunluğun tetiklediği beyin kanaması sonucunda yaşamını yitirdi. Bu kayıplar havacılığın, inşaat, tersane ve maden ocaklarından daha da tehlikeli bir hale dönüştüğünü gösteriyor. Artık benzer haberlerle daha sık karşılaşacağımız bir gerçek.
Hızlı büyüme, iş yükümüzü her geçen gün daha da arttırarak kaza riskini rekor düzeylere taşıdı. Uçuş öncesi harici kontrol yapan kaptana bile araç çarpabiliyor. Yerde, apronda sıklaşan kazalar uçuş emniyeti konusunda alarm zilleri çalsa da gözleri ve kulakları para ile tıkanmış beyinlere nufuz edemiyor. Günde 4 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği ülkemizde, çalışma bakanları bunu "doğal" görse de "çalışırken ölmek" kader değil. Bu çalışma temposu ve ortamının iş cinayetlerine davetiye çıkarttığını görmek için uzman olmaya da gerek yok.
Taşeron sistemi ve işçileri kiralık makinalara dönüştüren düzenlemeler olumsuzlukları besleyen asıl zemindir. Özerklikten uzak, iktidarın emrinde olan SHGM gibi resmi kurumların denetlemeleriyle, güvenli çalışma ortamına kavuşulacağını beklemek ise ham hayal. Güvenceden yoksun, işten çıkarılma tehdidi altında, tek tek çaresiz kalsak da, birlikte ve örgütlü olmamız halinde çözüme ulaşma şansımız var. Okuduğunuz bülten bu düşünceden hareketle, çeşitli meslek gruplarından sivil havacılık işçilerinin birlik ve dayanışmasını sağlama amacıyla yayınlanmaktadır.
İŞYERİ HABERLERİ
TİS GÖRÜŞMELERİ
Bildiğiniz gibi THY ile Hava-İş arasında sürdürülen 24. Dönem TİS görüşmeleri neredeyse başlamadan bitti. Arabulucu uyuşmazlık raporu taraflara tebliğ edilmek üzere. Birbirlerini suçlayan karşılıklı mesajlar uçuşsa da biz işçilerin THY ve Hava-İş yöneticilerinin umurunda olmadığımız çok açık görülüyor. Herkes kendi koltuğunun hesabında politika yapıyor.
Grev yasağına karşı 29 Mayıs'ta gösterilen meşru tepkide, sendikanın acemice yarattığı ortamdan yararlanarak işten çıkarılan 305 arkadaşımızın işe iade davaları kazanılsa da, belirsizlik sürüyor. THY yönetimi, Hava-İş yönetimine duyulan güvensizliği kullanarak her geçen gün daha da zalimleşirken, zarar gören sendikacılar değil sadece işçiler oluyor. Hepimizin ortak kaygısı, iş güvencemiz ve haklarımız için sendikal örgütlülüğü bu aymazlıktan kurtarıp kendi ellerimize almamız artık şart olmuştur.
KABİN-KOKPİT
İşten atılma korkusuyla, rapor almak yerine hasta hasta uçmak durumunda kaldığımız bir gerçektir. Yasal mazeret izinlerimiz ise artık tarihe karıştı. Kalp krizlerini, beyin kanamalarını, kanseri tetikleyen en temel faktör, yaşadığımız bu stresli ortamdır. 305 arkadaşımızdan sonra da sürekli devam eden işten çıkarmalarla oluşan hizmet açığının çok düşük ücretle çalışmak durumunda kalan part time kabin memurlarıyla kapatılması mümkün değildir. En fazla ihtiyaç duyulan meslek grubu pilotlukta bile, yabancı pilot alımlarıyla yaratılan işsizlik hepimizi köle yapma amacıyla kullanılıyor. Ağır uçuş ve mesai saatlerine bu baskılarla katlanmak durumunda kalıyoruz.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, ER sonrası 36 saatlik dinlenmeleri 24 saate indirerek, aynı şekilde boş gün tanımını 2 yerel geceden oluşan 36 yerine, 24 saat olarak kabul ederek, insan doğasına, sağlığına aykırı uygulamalara zemin hazırlıyor. Bu koşullarda sağlıklı kalmak mümkün olabilir mi?
Kabin Amiri Sema kardeşimiz, aynı daha önce kaybettiğimiz Ömür Günay gibi, "iş yoğunluğuna bağlı, aşırı eforun tetiklediği beyin kanaması" sonucu yaşamını yitirmiştir. Bu olayları tetikleyen yoğunluk ve yorgunluk değilse nedir? THY bizlerin canı pahasına mı dünya devleriyle rekabet edecektir?
TEKNİK A.Ş
Kazaların son dönemde apronda sıkça görülmesi tesadüf değildir. İş yükünün en fazla arttığı, taşeronlaştırmanın, kuralsızlığın egemen hale geldiği teknikte güvenceden yoksun çalışma ortamı, her türlü iş cinayetine elverişli zemini hazırlamaktadır. Teknisyen kardeşlerimizin huzursuzluğu had safhadadır. Bir sonraki gün, kimin işten çıkarılacağı belli olmadığı gibi, yasal sayıyı tutturmada zorlanan THY Teknik A.Ş. Yöneticileri, çok yüksek ücretlerle, yabancı teknisyen istihdam ediyorlar. Lisanslı, ama çok yaşlı olan bu teknisyenlerin yükü de bizlere yükleniyor!
Teknik AŞ işçileri, kazanılmış haklarda bedel ödemiş birimlerin başında gelir. Hava-İş yönetiminin 29 Mayıs'ta acemice ve bizleri adeta kandırarak yaptırdığı eylem sonunda, 43 arkadaşımız işten atılırken, yüzlerce teknisyene 3 günlük yevmiye cezası kesildi ve sicillerine işlendi. Sendika yöneticileri, kendilerini yasal sorumluluktan özenle korurken, bizleri işverenin önüne atmaktan çekinmedi. Teknisyenler olarak sendikal örgütlülüğün değerini bildiğimiz gibi zamanı geldiğinde bu kaypaklıkların hesabını sormasını da iyi bileceğimiz açıktır!
VARDİYA SAATLERİ ESKİ BİÇİMİNE
Üçlü vardiya düzeninin (07:00-15.00; 15:00–23.00; 23:00-07:00) keyfi olarak bir saat geriye alınması, alışılan biyoritmimizi bozduğu gibi, erken saatlerdeki yoğunlukla hatalara ve kazalara yol açmaktadır. İlk vardiyada çalışan arkadaşlarımız 05.30'da kart basmak zorundadır. Servise ulaşmak için 03:30'da yola koyulan ve karanlık sokaklarda saldırıya uğrayan arkadaşlarımız oluyor. Bu saatte iş yerinde bir simit dahi alacak kantin hizmeti de yok. Bu düzenlemenin, araçların diğer memur servisine yetişmeleri için yapıldığı biliniyor. Vardiya düzeni servislere göre değil insana göre düzenlenmelidir.
HAVA İŞ BİZ İŞÇİLERİNDİR
Bütün bu sorunların üstesinden gelebiliriz. Gerek sendikal düzenin var olduğu THY, gerekse koşulların daha da kötü olduğu diğer şirketlerde bizlerin dayanışma ve birlikteliği kapıları açacak tek anahtardır. Sendikamızı, bu kirli yapısından kurtardığımız zaman bütün meslek grupları ve diğer şirketlerden kardeşlerimizle aynı çatı altında birleşmek mümkündür. Pilot, teknisyen, kabin memuru, harekat, apron, kargo, bütün birimler kenetlendiğimizde baş edemeyeceğimiz zorluk yoktur. Bu nedenle Hava İş sendikasını yeniden, işçilerin yönettiği, demokratik, şeffaf, tertemiz bir yapıya kavuşturmak için el ele verip bu yıl yapılacak genel kurulda 24 yıllık kokuşmuşluğa son vereceğiz.
GENEL KURUL SÜRECİ FİİLEN BAŞLADI
Gökkuşağı Hareketi'nin 2009'da başlattığı muhalefet, artık sadece havacılıkta değil, diğer iş kollarında da alternatif bir model olarak yerini aldı. Sendika olarak bedel ödemeyen, bedeli işçiye ödeten sendikacılık bitti artık. İşçiden kopuk, güven duyulmayan kirli yapıların sadece Hava-İş'te değil bütün sendikalarda yaşama şansı kalmamıştır. . Genel kurul süreci aslında fiilen başlamıştır. Sendika yönetimi, çıkar birlikteliğine dönüşmüş küçük bir grup halinde bütün hesabını genel kurula yönelik yaptığını göstermekten çekinmiyor. İşten çıkarılan arkadaşlarımızı da bu amaçla düzenlediği gösterilerde çekinmeden kullanıyor. Ancak artık yolun sonuna geldiklerini onlar da biliyor, 2013 yılı sendikamızı özlenen yapıya kavuşturacağımız değişim yılıdır.
Geçen dönem liste çıkaramadığımız Genel Müdürlükten delege seçilen arkadaşlar, Gökkuşağı Hareketini desteklemiş ve birlikte hareket etmişlerdi. Ancak zaman içinde, özellikle sendikacılığı meslek olmaktan çıkarmayı amaçlayan Gökkuşağı Hareketi ilkeleriyle örtüşmedikleri için şimdi ayrı hareket ediyorlar. Bu arkadaşların Gökkuşağı Hareketi ile bir ilgisi yoktur. Bu demokratik yarışta, başka aday listelerinin de olması son derece doğaldır. Sivil havacılık işçilerinin, farklı siyasal tercihlerde olsalar da sendikalarına sahip çıkarak, işverenin girişimlerine de, sendika ağalığına da gereken cevabı vereceğine güveniyoruz.
İşten çıkarılan arkadaşlarımızın kurduğu 29 Mayıs Birliği, Gökkuşağı Hareketi ile birlikte olacağını açıkladı. Bu dönem daha güçlü olarak Uçuş İşletme, Teknik, Eğitim, Genel Müdürlük, Kargo, Yer işletme ve şubeler olmak üzere bütün birimlerde seçimlere gireceğiz. Delegelerin iradesiyle belirleyeceğimiz yönetim kurulu adayları ile sendikamızı, özlenen şeffaf, demokratik ve temiz bir yapıya kavuşturmaya kararlıyız. (İlk günden itibaren sözcülüğümüzü yapan Bahadır Altan bu dönem Genel Başkan adayımızdır.) Hiç bir ayrım yapmadan bütün işçileri çalışmalarımıza katılmaya, destek olmaya çağırıyoruz.
Yaşasın sınıf ve alın aklığı kardeşliğimiz...
SORU, HABER,ÖNERİ VE DESTEKLERİNİZ İÇİN
[email protected] - www.gokkusagihareketi.com