Ver gazı gitsin!
Eskiler yaşadığımız türden zıtlıklara ifrat ve tefrit derlerdi.
Bir aşırılıktan öbürüne savrulmak yani...
Koalisyonlar bizde hep kötülenmiştir. Koalisyonun hakkı yenmiştir. Çünkü uzlaşma kültüründen yoksunluğumuzun etkisi gözardı edilmiştir.
On yıldır ezici bir meclis çoğunluğu tarafından yönetiliyoruz.
Şimdi de ihtiraslı ve intikamcı bir çoğunluğun oldu-bittilerine boyun eğmek zorunda kalıyor, itiraz edince de orantısız şiddetle eziliyor ve susturuluyoruz.
Şu anda THY çalışanları topun ağzındadır.
Havacılık iş kolunda grev yasağı getiren kanun teklifinin Meclis'te görüşülmesini personelin iş bırakma eylemi izledi. İşveren de bir anda "ceza veren" oluverdi: 305 çalışana işten kovuldukları tebliğ edildi! 12 Eylül anayasa değişikliği referandumunda "Yetmez ama EVET" diyenler, sıraları geldikçe pişman ediliyorlar.
THY çalışanları grev yapamayacak.
Grevsiz sendikacılık olur mu?
Tek parti iktidarı "kadir-i mutlak"ı oynuyor. O ne derse o oluyor! Evet, sivil havacılıktaki grev öteki grevlere benzemez; yolcuya şirkete ve ülke turizmine ağır zarar verir, bitirir.
THY son olarak 1990 yılında bu yıkımı yaşadı.
Ama o tarihten bu yana ciddi bir kriz olmadı. Çünkü 1990'ın tecrübesi iki tarafı da terbiye etmiştir.
Bu tecrübeyi sendika da, işveren de ziyan etmemelidir.
Çözüm tek partinin yumruğu değil, diyalogtur.
Cumhurbaşkanı Gül, grevi yasaklayan öfke ürünü ve ceza verme kasıtlı yasayı onaylamamalı dünya örneklerine bakarak yeniden düzenlesinler diye Meclis'e geri göndermelidir.
Çünkü küçük bir zahmet, "ileri demokrasi"lerin böyle durumlarda çaresiz olmadığını ortaya çıkaracaktır.
Grev hakkını gasbetmek yerine hükümete havacılık işkolundaki grevleri, turizmi korumak için ölü mevsime erteleme yetkisi verilebilir ve greve süre kısıtlaması getirilebilir.
İktidar ve onun damgasını taşıyan kurumlar, biber gazı ile ülke yönetmekten vazgeçip diyalog ve uzlaşma arayışına yönelsin biraz.
Demokratikleşmeden uzaklaşma hızı tehlike sınırına dayandı çünkü!
GÜNGÖR MENGİ-Vatan