İşte Doç.Dr.Çetingüç'ün Altınbulak'ın kaza raporu değerlendirmesine ilişkin saptamaları...
Helikopter Kazasında Vertigo?
25 Mart 2009 günü Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde düşen ve BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun da içinde bulunduğu (Kaya İstektepe yönetimindeki) helikopter kazası raporuna Sayın Altınbulak’ın yaptığı itirazlarında 3-4 haklı argümanı var: İlki, helikopterin teknik aksaklıkları, ikincisi bu hava koşullarında uçuşa müsaade edilmemesi gerektiği, üçüncüsü de Kaza Soruşturma Kurulu kompozisyonuna dair eleştirisidir. Gerçekten de Kurulda havacı olarak sadece bir pilot var. Bize göre, Kurula kimyager yerine bir uçuş fizyologu veya uçuş doktoru dahil edilmesi gerekirdi. Zaten Sayın Altınbulak, yazısının sonunda buna da değinmiş, bir uçuş doktoru olmalıydı demiş ki, dördüncü doğrusudur. Sivil havacılığımızda maalesef pilotlara fizyolojik eğitim verilmediği için bazı pilotlarımız TSK’da bulundukları süreçte aldıkları eğitimden akıllarında ne kaldıysa onunla idare eder durumdadırlar. Kuruldaki pilot üyenin (Mehmet Sevdim) de bu kazadaki vertigo gibi fizyolojik etkenleri iyi bilmemesi ve atlaması mümkündü; ama pilot arkadaşımız dersini iyi çalışmış ve doğru yorumlamış. Biz de bu kazada vertigo olasılığını ciddiye almış ve o tarihlerde bu sitede yazmıştık. (http://www.airkule.com/default.asp?page=yazar&id=192)
Sayın Altınbulak vertigonun sadece bulut içi gibi dış görüşün olmadığı koşullarda oluşacağını ve helikopterin anormal duruma girip mutlaka çakılacağını; bu olayda ise düz uçuşta iken çarptığını, dolayısıyla kazanın vertigo nedeniyle olmadığını anlatmaya çalışıyor... Biz ise uçuş doktoru ve fizyologları olarak vertigo olasılığını yüksek görüyoruz. Bu kazanın olduğu sırada kar yağışı, tipi, sis nedeniyle dış referanslar kısmen veya tamamen bozuktu. Bazen yere yaklaşırken pallerin rüzgarıyla havalanan karlar da tipide olduğu gibi oryantasyonu kaybettirebilir. Yer beyaz-gök beyaz durumlarda (white-out), referanslar kaybolur, aşağı-yukarı kavramları karışır, oryantasyon bozulur. Pilotun IFR'da VFR'a teşebbüs etmesi, en tehlikeli vertigoya zemin oluşturan nedenlerden biridir. Eğer pilot VFR'da ısrar ettiyse anormal durum da şart değildir. Bir miktar akselerasyona maruz kaldığında engelleyemeyeceği somatografik yanılgıya (pitch up illusion) girebilir ve tatlı tatlı burnu aşağıya verir. Düz uçtuğunu sanırken uçak düze yakın burun aşağı yere vurabilir; aletleri değerlendiremez bile. Bu kaza, bu senaryo içinde gerçekleştiyse sebebi VERTİGO’dur.
Bu kazada ayrıca Durum Muhakemesi Kaybı (LSA) olasılığı da dikkate alınmalıdır: Pilotun stresinin ve işyükünün çok fazla, kabinin kalabalık olduğu, bir taraftan cep telefonu ile konuştuğu karışık bir durumda dikkatinin ve konsantrasyonun bozulabileceği, gereksiz bir şeye fikse olabileceği, karar verme zorlukları yaşayabileceği söylenebilir. LSA’da pilot gördüğünü fark edemez, düzeltici kumanda veremez, ya da yanlış kumanda verebilir. CFİT kazaları böyledir. Diğer taraftan bir pilot vertigo oldu diye disiplinsiz veya suçlu ilan edilemez. Sivil havacılık sistemimizde bir eğitim eksikliği sorununa dikkat çekmek istiyoruz.
TSK’da tüm pilotlar 5 yıllık periyodlarda vertigo, hipoksi vb. konularda teorik ve uygulamalı eğitim alırlar. Vertigonun tüm alt tiplerini simüle eden cihazlarda vertigo pilotlara bizzat yaşatılır ve önlemleri öğretilir. TSK bu eğitimleri bu kadar önemseyip milyon dolarlık cihazları Eskişehir’e kuruyorsa bunun bir mantığı olmalıdır. Sivil pilotlarımıza hiç değilse teorik biçimde verilmesi mümkün olan böyle bir eğitimin ihmal edilmekte oluşunun mantığı nedir?