Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, İzmir milletvekili Binali Yıldırım ile seçim öncesi İstanbul’un yeni havalimanı üzerine yaptığı görüşmeyi yazdı.
3. Havalimanı Projesi yerine, Atatürk Havalimanı'nı denize kadar uzatmakla Karadeniz ormanları tahribattan kurtarılabilir miydi?
Yıldırım, buna biraz da tepki gösterdi; "Olmaz" dedi ve "Size 3. havalimanı ve 3. köprü konusunu sabaha kadar anlatabilirim" diye de ekledi.
YEŞİLKÖY OLMUYOR ÇÜNKÜ…
Bakın Yeşilköy'de neden yapılmıyor: “Yenibosna'yı oraya getirmek zorundasınız. O zaman 65 metre kot farkı oluyor. Yani orayı dolduracaksınız. Altından yol-tünel geçireceksiniz veya açık yaparsınız yolun üzerinden 65 metre yüksekliğinde ayrı bir pist gerekecek... Orada Orman İdaresi'nin (fidanlık) yeri var. Ataköy tarafında arıtma tesisi var, oraya giremezsiniz. 5 milyar dolarlık istimlak değer mi? Ataköy, Şenlikköy, Şirinevler tarafının yapı maliyeti çok yüksek, projeyi çok arttırıyor. Üstelik de mimari yapı olarak çok çirkin bir tablo çıkıyor ortaya... Bunların üstünde bir başka şey daha oluyor; gelecek 10 yıllı kurtarabilirsiniz ama onun ötesindeki 20-30 yılın ihtiyacını karşılamış olmuyorsunuz. Gereksiz bir harcama olur demek istiyorum. Şehrin göbeğinde uluslararası bir havalimanı yapmış olmuyorsunuz o zaman... Allah muhafaza, yani havacılıkta her şey olur, her tarafta mesken var; bu işin bu boyutunu da düşünmek zorundasınız.
Ama 'Site Airport' olarak, (işadamlarının kullanacağı bir havalimanı) bilmem ne merkezi olarak değerlendirilebilir.
TOPRAK HAREKETİ GAP'TAN BÜYÜK
Kuzey tarafına gelirsek, yani yeni havalimanı Türkiye'ye çok şey katacaktır, göreceksiniz diyorsunuz. Ama orada 72 tane gölet var; örneğin Terkos'u besleyebilecek. Karadeniz olmasına karşın kömür çıkaran bir firma, burada denizi doldurarak Göcek'tekine benzer koylar yaratmaya başlamıştı!..
-Kömürün çıkarıldığı yerler onlar... Su birikintileri tabii ki var. O çukurlarda madenciler kömür çıkarmış. Rehabilite edilmeleri gerekiyor ama çok azı yapılabilmiş. Madenciler oralarını eski haline getirmeleri rehabilite edilmesi gerekiyordu. 1950'lerden beri hiçbir işlem yapılmadı. Kazmış kömürü çıkarmış... Arazi çok örselenmiş ki arazinin ıslah olması için 1.2 milyar metreküp toprak hareketi yapılıyor bugün. (Bu hareket GAP'tan büyük değil mi?) Mesela büyük bir barajdan çok daha fazla. Biz şimdi bu araziyi rehabilite ediyoruz. Hollanda’dan getirilmiş bir teknik kullanıyoruz. Su pompajla denize verilmiyor; açılan galerilerle balçığı alıp yatay başka yere transfer ediliyor.
Yani yeraltı sularının içine... Ondan sonra oradaki yumuşak dokuyu balçık çamur dokusunu topluyorlar, sonra geri kalan toprağa rehabilite ediyorlar. Yani oradaki toprak hareketini yarma-doldurma işlemine dahil etmiyorlar. Çünkü bu doğru malzeme değil, malzemesinin uyumlu olması lazım. Onun geçirgen malzeme olması lazım. Zararlı malzeme, teknik olarak pistleri etkiler. Sular basar falan...
İzmir milletvekili Binali Yıldırım bu arada öyle teknik bilgiler veriyor, yanındaki yardımcısına karekök hesaplamaları yaptırıyor; inşaat mühendisi olmak gerekiyor bunları anlamak için... Galerilerin çökme ihtimalinin olmadığını, oradaki suların yeraltı sularıyla nasıl buluştuğunu görmek için bu tür eğitim alan öğrencilerin bu sahalarda çalışması gerekiyor bizce... Acaba öyle yapılıyor mu?
Yıldırım a Türkiye'deki projelerin adamı' demek boşuna değil galiba.
Sahada 900 civarında ağır iş makinesi ve en az da 3 bin kamyon çalışıyor... İnşaat boyunca çalışan sayısı 80 bin. Havalimanı hizmet vermeye başladığında da sürekli çalışanların sayısı 120 bini bulacak...
"Bu ne demektir, bittiğinde dünyanın en büyük havaalanı olacaktır.
25 YILDA BÖYLE BİR YATIRIM YOK
-25 yıl sonraki bilanço nedir?
-Benim bu havalimanı ile tanımlamam var, şöyle: Biz bir çukur verdik; onlar oraya 30 katrilyon (30 milyar TL) yatırım yapacak. 25 yılda devlete 67 katrilyon (67 milyar TL) KDV hariç kira ödeyecek. 25 yıl sonra devlet 6 adet pisti olan dünyanın en büyük havalimanına sahip olacak. Havalimanı da bize bonus olarak geri dönecek. Bonus 97 katrilyon, yani 30 milyar TL toplam yatırım; bize ödenen para 67 milyar TL... 25 yıl için böyle bir yatırım var mı?
- Neye karşılık veriyoruz bunu?
-Biz yolcu garantisi veriyoruz.
Yıldırım, Neden dünyanın en büyük havaalanını yaptıklarının gerekçesini şöyle anlatıyor:
"1970’li yılların başında havacılığın merkezi ABD idi. 80’li yıllarda Avrupa'nın batısına geldi, daha sonra 90'larda Avrupa'nın ortalarına. Şimdi de Türkiye'ye geldi...
Yani zenginlik merkezi Batı’dan Doğu'ya doğru kaydı, önümüzdeki 10-15 yıl içerisindeki dünyanın en büyük ekonomik faaliyetleri Türkiye çevresinde olacak. Türkiye etrafında 1.5 milyar nüfus var. 3 saatlik uçuşla 27 trilyon dolarlık ekonomik büyüklük içinde oluyorsunuz. 1.5 milyar dolarlık genç nüfus ne demektir bilir misiniz? Ben göreve başladığımda Atatürk Havalimanı’ndaki yolcu sayısı 11 milyon idi. Şimdi 57 milyonu buldu. Bu neyi gösteriyor; İstanbul artık transfer merkezi olacak. Yani turizmi, ekonomisi dünya için daha önemli hale geliyor.
YALÇIN BAYER-Hürriyet