Türkiye’nin en kıymetli markası 75 yaşında
Geniş kitleler onlarla popüler anlamda “Ekmek Teknesi”nin muhteşem müziklerini dinlerken tanıştılar. Bende İncesaz’ın bugüne kadar çıkardıkları bütün CD’ler var. Ama bu CD’lerin hepsi bir yana THY’nin 75’inci yılı için yaptıkları ve Yollar adını verdikleri son özgün çalışmaları bir yana...
Türk Hava Yolları son zamanlarda altın çağını yaşıyor. 75’inci yıllarını kutlama programı çerçevesinde hayata geçirdikleri iki proje ile bu altın çağı taçlandırmışlar... İnsana “Olmaz böyle şey!” dedirten türden iki dev eser: Biri bir kitap, diğeri ise dünya standartlarında bir konser ve onun CD’si...
Kitap, ‘tabiri amiyane ile’, tuğla gibi... Aslında fiziken tuğladan da büyük. Endüstri tasarımı alanında bir duayen olarak kabul edilen Prof. Önder Küçükerman liderliğinde geniş bir ekip tarafından hazırlanmış...
Şu sıra Eczacıbaşı İlaç Grubu Başkanlığı nezdinde Kamu İlişkileri Danışmanı olarak görev yapan Dr. Suphi Ayvaz gibi, THY’ye geçmişten bu yana emek ve gönül vermiş pek çok akıl ve vicdan sahibi aydının katkıları ve THY arşiviyle oluşturulmuş olan bu devasa eser Milli Hava Yolları Şirketimizin 1933’ten bu yana geçen kıvanç dolu tarihini anlatıyor...
İnsanın böyle şeylere ihtiyacı var... En azından benim var... “N’olacak memleketin bu hali?” sendromu o kadar egemen, ülke ile ilgili çizilmeye çalışılan tablolar o kadar olumsuz ki... Arada bir gurur duyulacak değerlerin farkındalığıyla yaşamak esenlik veriyor insana... İncesaz’ın son eseri gibi...
Besteler Cengiz Onural’a ait... Fikri, THY Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Candan Karlıtekin ile birlikte oluşturmuşlar: Yollar ve uçmak...
Bu yüzdendir ki, albümün ve konserin ana yapısı bu tema çerçevesinde bestelenmiş ve çalınmış şu yedi parçadan oluşmuş: Hezarfen, Güneş Yolu, Göç Yolu, Kral Yolu, Baharat Yolu, İpek Yolu, Hac Yolu...
Gerek CD’de gerekse konserde İncesaz’ın arkasında bir büyük orkestra görev yapıyordu: Macar Radyo Senfoni Orkestrası. Şef: Laszlo Kovacs...
Batıyla doğunun klasik müzikte kesişme noktaları olarak Borodin (Prens İgor), Haçaturyan (Gayane, Kılıç Dansı), Korsakov (Şehrazat) gibi besteciler anılır. Bu isimler arasında ilerde Cengiz Onural da gösterilecek... Bu kadar mı iddialısın? Evet, bu kadar iddialıyım...
Konserde bütün gece “Rönesans da zamanında popülerdi” diyen ve benim popüler kültürle ilgili tüm bakış açımı değiştiren sevgili dostumu hatırladım durdum... Kendisi de Türk musikisi ile haşır neşir olan Dr. Karlıtekin’in açılış konuşmasındaki o veciz sözünü bu duygularla birlikte not aldım. Yanılmıyorsam şöyleydi: “Bu eserler bize ait ve bize dair ne varsa, onunla hemhal oldu. Bu eserler aynı zamanda Batı musikisi ve armonisinin bizim musikimizle örtüştüğü sınırlı özel alanda Türk Hava Yolları’nın arz üzerindeki konumuna izafen evrensel bir sesleniş olarak telakki edilmeyi umarak ortaya getirildi.”
Dev senfoni orkestrası önünde bir kemençe, bir tambur, bir kanun... Ben
klasik müzik uzmanı değilim. Keşke orada klasik müzik eleştirmenlerimizden Filiz Ali ya da Evin İlyasoğlu hanımlardan hiç değilse biri olsaymış da ben de duygularıma kapılıp uçup uçmadığım konusunda bir fikir sahibi olsaymışım...
Bir de tabii keşke Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız da lütfedip o konseri şereflendirselermiş... “Keşke burada olsalardı” diyeceğim o kadar çok kişi vardı ki... Hem biraz moralleri düzelirdi, hem de kulaklarının pası giderdi... Neyse hiç değilse “Yollar” CD’sini edinmeliler...
Nice 75 yıllara Türkiye’nin en kıymetli markası... Yolun açık olsun Türk Hava Yolları...
Ali Saydam-Akşam