1/ Bilgisayarlardan Önce Havayolu Şirketlerinde Rezervasyon:
Günümüzde zaman zaman bilgisayar arızası veya sistem hataları nedeniyle rezervasyonlardaki aksaklıklar hem çalışanları hem de yolcuları çileden çıkarmaktadır. Ne var ki, II. Dünya savaşından hemen sonra artan havayoluyla seyahat talepleri, rezervasyon ve biletlendirmede ve uçağa biniş (boarding) aşamasında tamamen manuel olarak karşılanıyordu.
İlk zamanlarda çetele usulü kayıt sistemiyle yapılan çalışmalar adeta II. Dünya savaşının operasyon odalarını andıran uygulama ve manzaraları kaçınılmaz bir zorunluluktu.
![](/images/image/20250211-ogb-13.jpg)
1945’te ABD’de bir havayolunun rezervasyon-bilet operasyon merkezi
Telefon, telgraf, sonradan teletayp, telex vb. büro yardımcıları devreye girdikçe çalışanların görevleri göreceli hafiflemişti. Yine de hava muhalefeti, başka meydanlara zorunlu inişler, arıza, diğer nedenlerle rötarlar, yolcuların farklı talepleri vb. aksilikler çalışanların kabusu, kriz yönetimini çok zorlayan durumlardı. Bilgisayarların peyderpey devreye girmesiyle çalışanların yükü de paralel olarak azalmıştı.
İlk elektro-mekanik rezervasyon sistemi olarak ABD’de 1952’de “Magnetronic Reservisor” adıyla önce American Airlines’ta kullanılmaya başlanmıştı. En önemli özelliği o zamana kadar ayrı ayrı işlemlerle yapılan rezervasyon ve bilet satışını birlikte uygulayabilmesiydi. 1962’de, günümüze göre oldukça ilkel ama ilk kompütürize rezervasyon sistemi kullanılmaya başlanmıştı. Bilgisayar dünyasındaki gelişmelere paralel olarak sistem(ler) gittikçe yetkinleşmişti.
Günümüzde oldukça gelişmiş bilgisayar ve yazılım teknolojisinin yanısıra insanların adeta altıncı duyusu olan akıllı cep telefonları bu konuda büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Nitekim bir havayolu şirketinin üst düzey yöneticisi, en geç 2030’da kağıt bilet ve boarding (biniş) kartı uygulamasının tamamiyle ortadan kalkacağını belirtmişti.
2/ En Uzun Süre Görev Yapan Hostes:
Amerikalı Bette Burke-Nash, halihazırda dünyada en uzun süreyle kabin görevlisi olarak çalışmıştı. 1935 new Jersey doğumlu Nash, 1957’de hostesliğe şu anda feshedilmiş Eastern Airlines’ta başlamıştı. 1989’da Trump Shuttle, ardından American Airlines ve kısa bir süreliğine US Airways şirketlerinde uçmuştu.
17Mayıs 2024’te kanser nedeniyle yaşama 88 yaşında veda eden Nash, Guiness Dünya Rekorlarına gökyüzünde kesintisiz en uzun görev süresiyle de girmişti.
![](/images/image/20250211-ogb-12.jpg)
Bette Nash görev başında
67 yıllık kesintisiz meslek hayatında birçok uçak tipi, yüzbinlerce yolcu, binlerce meslektaşıyla inanılmaz bir ilişki ağı kurmuştu. Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra deneyim, bilgi, özveri ve sevgisiyle meslektaşlarına rol model, yolcular için güvenlik merkezi olmuştu.
Çeşitli röportajlarında down sendromlu oğlunun ihtiyaçlarını karşılamak için çalışma hayatını sürdürdüğünü, çok kıdemli olması sayesinde genellikle istediği seferlerde uçuş seçebilme konforunun da çalışma hayatına büyük kolaylık sağladığını belirtmişti.
8/ En Beyaz Boya:
Güneş ışığının yüzde 98’ini yansıtabilen yeni, hafif, ultra beyaz bir boya bulundu. Boya şimdilik uçak, araba, tren, hatta uzay araçlarının dış yüzeyine uygulanabilmektedir.
Yazın güneş ışınlarının en dik ve en etkili anlarında sıcaklığın etkisini azaltmak için bazen klimalar bile yetersiz kalabilmektedir. Yeni beyaz boya, güneş ışığının yüzde 98’ini yansıtırken, araçların dış yüzeyinde en az 7.2°C ≈ 19F’lık bir soğumayı otomatik sağlamaktadır. Bu işlem esnasında her hangi bir enerji tüketmemektedir. Klimalara göre diğer bir avantajı da içerdeki sıcak havayı dışarıya, atmosfere salmamasıdır.
Henüz bina cephelerine uyarlanabilecek formülü bulamadıklarını söyleyen mühendisler araştırmalarına devam etmektedirler.
4/ Test Pilotlarının En İlginci:
İngiliz Kraliyet Donanması pilotlarından Eric “Winkle” Brown, II.Dünya savaşında aktif pilot olarak birkaç hava zaferi kazanmıştı. 1941’de görevli bulunduğu HMS Auacity uçak gemisi bir Alman U-boat’ı tarafından torpillenerek batarken, kazadan kurtulan çok az kişiden birisiydi.
![](/images/image/20250211-ogb-11.jpg)
Almanlardan ele geçirilen ve İngiliz işaretlerine boyanmış Heinkel He-177A-5 tipi uçakla E. Brown, Farnborough civarında test uçuşu yaparken -1944
Kazadan sonra test pilotuğuna başlayan Brown, 1945 yılında uçak gemisine jet uçağıyla dünyada ilk iniş ve kalkışı yapmıştı. Savaştan sonra uçuş kariyerine test pilotu olarak devam eden Brown toplam 480’den fazla uçak türünde (pervaneli ve jet uçakları ile helikopterler) uçmuştu.
Savaş içinde ve sonrasında Almanlardan ele geçirilen yeni, farklı teknolojideki her türlü uçak ve helikopterlerin test uçuşlarını yapmıştı. İngiliz ve ABD havacılık dünyasına verdiği test uçuş sonu raporlarıyla çok büyük kazanımlar sağlamıştı. Örneğin Almanlardan ele geçirilen Messerschmit Me-262 jet uçağında birkaç test uçuşu yaptıktan sonra performens ve hızını çok övmüştü. Buna karşın malzemelerdeki zayıflığın hemen farkına vararak metal yorgunluğu nedeniyle uçağın toplam 12 saatten fazla uçamayacağını da eklemişti.
![](/images/image/20250211-ogb-10.jpg)
E. Brown jet uçağıyla HMS Ocean uçak gemisine de-Havilland Vampire tipi uçakla ilk inişi yaparken – Aralık 1945
1970 yılında ordudan emekli olduğunda “her türlü hava aracını artık yerden uçurabileceğini” şaka yollu söylemişti.
15/ Tekerlekli Valiz-Çanta:
1987 yılında ABD’li pilot Robert Plath kendisi için ilk kez tekerlekli dikey bir çanta ve küçük valizi üretmişti. Uçuş ekiplerince çok ilgi görünce hemen üretime geçerek havacılık camiasına yeni model çanta ve valizleri satmıştı. Ardından Robert kendi şirketi “Travelpro’yu” kurarak tekerlekli çanta-valiz ticaretini büyütmüştü.
Nitekim tüm dünya ölçeğinde hızla yayılan tekerlekli dikey çanta-valiz, uluslararası markaların ürettiği önemli bir tür olmuştu. Ayrıca teleskopik saplar da (iç içe geçebilen) kullanım rahatlığını arttırarak çok farklı modelleri geliştirilmişti.
Günümüzde dikey tekerlekli çanta-valizler dünyanın her noktasında bütün yolcu ve iş insanlarının vazgeçilmez yardımcı aracı haline gelmiştir.
6/ Uzayda İlk Özçekim (Selfie):
Günümüzde kendimizin veya grubumuzla birlikte fotoğraf özçekimi çok yaygın sosyal medya fenomeni haline gelmiştir. Elbette bunu kolaylaştıran akıllı telefonların fotoğraf çekme özelliğidir.
Ne var ki cep telefonlarından çok önce, üstelik uzayda özçekim 1966 yılındaki Gemini uçuşunda astronot Buzz Aldrin tarafından gerçekleştirilmişti. Uzay yürüyüşünde Buzz Aldrin, diğer astronotun kaskını ayna gibi kullanarak özçekimini yapmıştı. Bu konuda çığır açan Buzz Aldrin’i diğer astronotlar takip etmişlerdi. Uzay yürüyüşleri, Ay yüzeyindeki gezintiler vb. aktivitelerde genellikle diğer astronotun kaskının vizörü ayna olarak kullanılarak özçekimler gerçekleştirilmişti.
![](/images/image/20250211-ogb-9.jpg)
Buzz Aldrin’in uzaydan ilk özçekimi (arka planda dünya görülüyor)
7/ Guguk Kuşunun Göç Rekoru:
Ornitologlar (kuş bilimcileri) tarafından PJ takip ismi verilen bir guguk kuşu İngiltere-Afrika arasındaki göçlerinde, beş yılda 80.000km den fazla yol kat etmiştir. PJ’ye uydu etiketi takılarak göç yollarını, diğer alışkanlıkları ve sayıca azalmalarının nedenleri araştırılmıştır. Kışı Afrika’da, yazı Asya ve Avrupa’da (örnekte İngiltere) geçirmektedir.
PJ, genellikle göçlerinde Afrika’da Fildişi Sahili, Sahra Çölü, Fas, İspanya-Fransa, İngiltere rotasını kullanmıştır. Beş yıl içinde on kez Sahra Çölünü geçerken Afrika’da Atlas, Avrupa’da Pirene dağlarında da gezinmiştir. Bazen İspanya yerine İtalya, Fransa, İngiltere rotasını kullanmıştır.
Tüm dünyada nüfusu her yıl %65 hızla tükenen göçmen guguk kuşları en çok korunan türler listesinin üst sıralarında yer almaktadır. Popülasyonunun hızla azalmasında iklim krizi, orman yangınları, çevre kirliliği, kuraklık veya afet gibi aşırı yağışların vb. habitat değişikliğinde büyük rolü olduğunu kuş bilimciler ifade etmişlerdir. Bu çevresel faktörlerin besin kaynaklarının (böcek ve tırtıllar) tükenmesinde, üreme koşulları üzerindeki olumsuz etkilerinin de önemli faktör olduğunu da eklemişlerdir...
Erkek guguk kuşu uçuşta
Ayrıca guguk kuşunun en önemli üreme özelliklerinden birisi de kuluçka asalağı olup, hiç yuva yapmadan başka kuşların yuvasına (her başka yuvaya tek yumurta) yumurtalarını bırakmasıdır.
8/ Yanlışlıkla Bir Savaş Uçağını Uçurmak:
İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) bakım komutanlığında görevli elektrik mühendisi Walter Holden, 1966 yılında peyderpey servis dışı bırakılacak olan Electrik Lightning tipi çift motorlu avcı jet uçağının bir takım elektrik test ve kontrollerinden sorumluydu.
Normalde bu test ve kontroller bir pilot tarafından yapılmasına rağmen birliğe en erken ancak bir hafta sonra pilot tahsis edilecekti. Bakım programının gerisinde kalmamak için Holden bu testleri kendisinin yapmasına karar vermişti.
Bakımdan çıkan, kontrol edilecek uçakta kanopi yoktu. Pilot fırlatma koltuğu ve iniş takımlarının emniyet pimleri takılıydı. Ayrıca hep yerde kalacağı için Holden kask ve telsiz bağlantısına gerek duymamıştı. Yerdeki diğer görevlilerle el işaretleriyle iletişim kurmuştu.
Kontrol listelerine göre uçağın gaz kollarına devir verip ardından rölanti değerlere keserek gereken elektrik testlerini yapacaktı. İlk test normal geçmişti. İkinci testte gaz kollarını yanlışlıkla art yakıcı (after burner) kertiğine geçirdi. Ancak uçağın elektrik-elektronik konularının dışındaki diğer elemanları konusunda deneyimsiz olan Holden, gaz kollarının after burner yuvasından nasıl çıkartılacağını bilmiyordu.
Gaz kollarının bu pozisyonu uçağa maksimum takatı vermekteydi. Takozları aşan uçak hareket etmeye başlamıştı. Bir anda pistte hızlanmaya başlayan uçak yerde bir yakıt tankerini sıyırıp, kalkıştaki başka bir uçağı kıl payı geçip, pist sonundaki köye doğru hızla yaklaşınca duramayacağını anlayan Holden bir şekilde havalanmaya karar vermişti.
Uçak gökyüzüne çıkınca bir çok denemeden sonra gaz kollarını after burner yuvasından çıkartmayı başarabilmişti. Ardından kendisini inişe hazırlamıştı.
İki kez iniş için yaklaşmayı deneyen Holden, pisti tutturamayınca pas geçmişti. Ancak üçüncü denemede başarılı olmuş, piste girip inişi yapabilmişti. Ne var ki piste otururken uçağın kuyruğunu yere sertçe vurunca kuyruk paraşütünü kullanmamıştı. Yine de pist içinde ve sonuna doğru durmayı başarabilmişti.
![](/images/image/20250211-ogb-7.jpg)
Bir Electric Lightning avcı uçağı iniş yaklaşmasında
Holden’in avantajı orduya ilk katıldığında çok kısa süreyle Hava Kuvvetlerinin uçuş okulunda tek motorlu, pervaneli bir uçakta pilotaj eğitimine başlamış olmasıydı. Fakat kendi isteğiyle uçuculuktan hemen ayrılarak mühendisliğe yönelmişti.
Toplam 12 dakika süren uçuşun sonunda uçak tekrar bakıma alınıp tamir edilmişti. 1974 yılına kadar serviste kalan uçak, daha sonra Kraliyet Savaş Müzesinde sergilenmeye başlanmıştı.
Holden bu uçuş denemesinden ceza almamış, ancak olay bir şekilde medyaya yansıyınca bir süreliğine zorunlu izne çıkartılmıştı. Ardından 1980’lere kadar RAF’ta görevine devam etmişti.
9/ Can Kurtarma Yeleklerinin Rengi:
Can kurtarma yeleklerinin gelişim tarihinde içi şişirilmiş hayvan derilerine, içi boş su kabaklarına, mantar bloklarına rastlanılmaktadır. Zaman içinde farklı aşamalarla gelişmişlerdi.
II.Dünya savaşına kadar deniz-hava, her türlü araçta bulunan can yelekleri genellikle siyah renkliydi. Savaşın ortalarına doğru Manş ve Kuzey denizine düşen uçuş ekiplerinin kuratarılma operasyonlarında siyah rengin çok zor seçildiği anlaşılmıştı. İngiliz uçucuları (RAF) kurtarma operasyonlarının kolaylaşması için çok uzaklardan seçilebilen kavuniçi rengin can yeleklerine uygulanmasını önermişlerdi. Bu standart kısa zamanda tüm dünyada uygulanmıştı.
Bazı denizlerdeki bir tür köpek balığı saldırılarına karşı az miktarda limon sarısı can yelekleri kullanılmaktadır. Yine moda veya farklı beğenilerle karışık renkli ve fosforlu can yelekleri ülkelerin kurtarma kurallarının kısıtlamalarına bağlı olarak üretilmektedir.
Bu arada İngilizce’de Life Vest kelimesi yaygın kullanılmakla birlikte Life Jacket, Life Preserver, Life Belt, Mae West (bir filim yıldızına ithafen), Life Saver vb. Arapça’da ise Hacet-ül Hayat şeklinde adlandırıldıkları da olmuştur.
10/ Uçak İzi (Contrail) Jeomühendislik İlişkisi:
Uçak izi (Yoğunlaşma izi, Buhar izleri, Havacılık Buharı vb) {İngilizcesi Contrail: Condense [yoğunlaşma] ve trail [iz] kelimelerinden oluşmuştur.} yüksek irtifalarda jet motorlarından çıkan egzoz gazındaki su buharının çok düşük ortam sıcaklıkları nedeniyle birden kristalleşerek ince uzun bir formdaki bulut oluşumudur. Egzoz gazının içinde su buharı ve karbondioksitten başka uçucu organik bileşikler, inorganik gazlar, aerosoller, partikül ve konsantrasyonlar vb. mevcuttur. Bunların bir kısmı bulut oluşumu için gerekli yoğunlaşma çekirdekleri görevini üstlenmektedir.
Bu ekstra insan yapımı yüksek irtifa kısmi bulut tabakası muhtemelen hava durumunu, iklimi ve Dünya'nın yüzeyine ulaşan güneş radyasyonunun kalitesini ve miktarını etkilemektedir.
![](/images/image/20250211-ogb-6.jpg)
Özellikle büyük kentler ve havayollarının yoğun kesişim noktaları üzerindeki uçak izleri
Jeo mühendislik ise çevresel bir sürecin, genellikle dünya iklimini olumlu veya olumsuz etkileyecek şekilde manipüle edilmesini inceleyerek teknolojiler geliştirirler. Örneğin bir grup jeo mühendis, sera gazlarının olumsuz etkisini azaltmak için atmosfere bile isteye küçük partikülleri (yoğunlaşma çekirdekleri) tohumlamayı önermişlerdi...
Jet motorlarının bıraktığı yoğunlaşma izlerinin iklim üzerindeki etkilerini araştıran pek çok bilim insanı vardır. 1950’lerden itibaren açık havada güneşin puslu görünümünün 1990’lardan itibaren bazı yörelerde net bir parlaklığa dönüşümünün jet çağına geçiş ve artan hava trafiğiyle oluşan uçak izlerinin birebir ilişkisi araştırılmaktadır.
Güneş ışığı atmosfere girdikten sonra büyük bölümü doğrudan dünya yüzeyine ulaşırken bir kısmı dağılmaktadır. Dağılan miktardaki ışınlar güneşin daha parlak görünümünü sağlamaktadır. Işınların dağılmasında uçak izlerinin önemli bir rolü olduğu belirlenmişti. Ancak katkı payının değişken miktarları konusundaki araştırmalar devam etmektedir.
11/ Hemingway’lerin Uçak Kazaları:
1954 yılında Ernest Hemingway elli yaşındayken dördüncü eşi Mary Welsh’le Uganda’da safari türü gezi için Cessna tipi bir uçak kiralamıştı.
Alçak uçuşta etrafı seyrederken uçakları telgraf tellerine çarpınca zorunlu inişle Nil’in kıyısında kalmışlardı. Pilotla birlikte kamp kurup ateş yakarak içkilerini de yudumlamayı ihmal etmemişlerdi. Ertesi gün Nil’de dolaşan bir turist teknesi onları görünce kurtararak yakındaki bir kasabaya götürmüştü.
Orada kendilerini tekrar Uganda’ya götürmek üzere gelen ikinci küçük bir uçağa binmişlerdi. Ne var ki kalkıştan hemen sonra o uçakta bir arıza nedeniyle düşüp alevler içinde kalmıştı. Uçak içinde sıkışıp kalan eşi ve pilotlar küçük bir camı tekmeleyerek kırıp dışarı çıkabilmişlerdi.
![](/images/image/20250211-ogb-5.jpg)
Ernest Hemingway ve eşi Mary Welsh 1952’de Kenya gezisinde
Oldukça iri cüsseli Ernest Hemingway, camdan geçemeyince yangına rağmen sıkışan uçak kapısına başıyla devamlı vurarak zorlukla açabilmişti. Elbette bu kurtuluş yolu Ernest Hemingway’de beyin sarsıntısı ve kafatası kırığı dahil birçok yaralanmaya neden olmuştu.
Kazadan sonra Entebbe’ye arabayla dönen çift, gazetecilerle konuşmasında mahsur kaldıkları gecede filleri anlatırken Ernest elindeki cinden yudumlamayı ihmal etmemişti. Oradan Venedik’e tedavi için götürülmüştü.
Hastanede kazaları anlattığı mektup ve hatıratı ölümünden sonra müzayede yüklü miktara satılmıştı. Yazdıkları hayatının son birkaç yılını karanlığa boğacak ve intiharına ipucu olabilecek ifadeleri de barındırıyordu.
Nitekim sonraki yıllarda beyin sarsıntısı nedeniyle yoğun baş ağrısı ve hatırlamada güçlük çektiğini şahsi doktoru açıklamıştı.
12/ Arıların Uçak Sevgisi:
Genellikle bal arıları kovan içinde belli bir popülasyona ulaşınca yeni bir kraliçenin liderliğinde işçi arılarıyla birlikte (oğul) farklı bir konaklama yeri arayış uçuşuna çıkarlar. Bazen bu oğul yerdeki uçakların çeşitli yerlerine konarak mola verirler. Elbette bu esnada uçuşlar aksamaktadır.
Bu konuda dünyanın çeşitli yerlerinde değişik zamanlarda pek çok örnek olaylarla karşılaşılmaktadır, devam edecek gibi de görünmektedir: Altta birkaç örnek olay bulabilirsiniz.
Brezilya’nın Voepass havayolunun uçağı Greater Natal havaalanına indikten sonra açık park yerinde motorları durdurunca bir oğul kanadın firar (arka) kenarına konmuştu. Arıların bir kısmı da uçağın çevresinde uçmaya devam etmişti. Güvenlik nedeniyle yolcular indirilmemiş, uçak kapıları kapalı tutulmuştu.
![](/images/image/20250211-ogb-4.jpg)
Voepass uçağının kanat firar kenarındaki oğul ve etrafta uçuşan arılar
Daha sonra itfaiye tarafından su püskürtülerek oğul uzaklaştırılmıştı. Yolcular motor durudurulduktan ancak doksan dakika sonra uçağı terk edebilmişlerdi. Elbette uçak derhal bakıma alınmıştı.
Delta Airlines’ın Atlanta’da körükteki A-320 uçağının dikey kanat ucuna (winglet) oğul konunca yolcu alımı durdurulmuştu. Arılar bir türlü konumlarını değiştirmeyince uçuş ekibi hem körüğü bir başka uçak seferi için boşaltmak hem de arıları uzaklaştırmak amacıyla uçağı yerde hareket ettirince problem çözülmüştü. Uçak tekrar kontrol edildikten sonra üç saatlik gecikmeyle seferine devam edebilmişti.
![](/images/image/20250211-ogb-3.jpg)
Delta Airlines’ın A-320 tipi uçağın winglet’indeki oğul
Güney Afrika’da Mango Airlines’ın bir motorunun havaalığına çok büyük bir oğul konunca yanındaki uçaklarda dahil hepsinin uçuşu güvenlik nedeniyle durdurulmuştu. Arıcıların yardımıyla oğul, palmiye yapraklarının yavaşça hareket ettirilmesiyle tekrar uçurularak uzaklaştırılınca uçak ancak temizlenebilmişti.
Air India’nın yerde kokpit camına konan oğul, itfaiyenin tazyikli su sıkmasıyla temizlenmişti. Yıllar önce Kalkütta meydanında Pegasus Havayollarının B-738 tipi uçağının kokpit camına konan oğul aynı yöntemle, itfaiyenin tazyikli suyuyla temizlenebilmişti.
Arıların en büyük tehlikesi uçuş aletlerine dinamik ve statik havayı sağlayan gövdedeki bir takım delik ve tüplerin tıkanarak uçuş için çok büyük tehlikeye neden olabilmesidir. Nitekim yıllar önce Dominik’te Birgen Air’in B-757 uçağının kazası, bu deliklerin böcekler tarafından tıkanması nedeniyle olmuştu.
Arılar için şimdilik Hamburg, Chicago O’Hare, Seattle Tacoma vb. meydanlarında boş arı kovanları, park yerlerinden uzak ve güvenli bölgelere yerleştirilerek muhtemel oğul hareketliliğini uçaklardan uzakta tutma projeleri geliştirilmiştir.
13/ Uçucuların Fularları:
Uçak kokpitlerinin açık ve kanopisiz olduğu havacılığın erken dönemlerinde uçucuların en önemli uçuş aksesuvarlarından biri de ipek fularlarıydı. Uçuş esnasında uçucular boğaz ve göğüslerini sıcak tutmak, ağız ve burunlarını motor egzoz dumanından korumak, yine motordan uçuş gözlüklerine sıçrayan yağların kirliliğini temizlemek amacıyla ipek fularları kullanılırdı. Bu yüzden yeterince uzun olup boyuna birkaç kez dolanırdı. Sarkan fuların uç kısımları ise gerekli temizliği sağlardı. Ayrıca uçuş esnasında kafalarını sık sık çevirdikleri için mont yakasının boyunlarını sürtmesine karşı koruyordu.
![](/images/image/20250211-ogb-2.jpg)
I.Dünya savaşından sonra bir kadın pilot beyaz fuları ile
Belki en ilginç kullanım amacı ise uçuşta çoğu zaman seyrüsefer için coğrafik harita veya şemalarını rüzgâra kaptırmaları yüzünden hatırlatma amacıyla kroki-şema, hatta sınırlı olarak haritaları fularlarına çizmeleriydi.
Başlangıçta düz ve beyaz renkte olan uçucu fularları daha sonraları filolarını temsil eden renk ve sembollerle süslenmişti. Ayrıca fularlar moda dünyasında önemli izler bırakmıştı. Günümüzde havayollarının hosteslerinin vazgeçilmez bir aksesuvarı olarak önemli konumunu sürdürmektedir.
14/ II.Dünya Savaşından Kalma Boş Top Mermisi Kovanları:
1945’ten günümüze kadar gittikçe azalmasına rağmen patlamamış mühimmat kalıntılarının riskleri dünyanın çeşitli yerlerinde halen sürmektedir.
Büyük Hadron Çarpıştırıcısı Higgs Bozonu parçacıcığının keşfini takiben ünlü CERN (Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire) Laboratuvarındaki hızlandırıcının yapımında II.Dünya Savaş artığı boş topçu mermi kovanları kullanılmıştı.
![](/images/image/20250211-ogb-1.jpg)
CERN’deki parçacık hızlandırıcısının bir bölümü ve Rusya’daki boş top kovanları
Eski Sovyetler Birliği’nde bulunan bir milyondan fazla boş top kovanları CERN Laboratuvarının parçacık hızlandırıcısının dış çeperlerinde ve destek yapısının parçalarında kullanılmıştı. Kovanlardaki çelik, çinko, pirinç vb. metal ve alaşımlar önemli bir hammadde kaynağını sağlamıştı. Ayrıca geri dönüşüm kazanımıyla çevrenin korunmasında önemli rol oynamıştı...
Halen CERN labaratuvarında evrenin sınırlarının araştırılması için teorik ve deneysel çalışmalar çok uluslu katılımlarca sürdürülmektedir.
Başvurulan Kaynaklar:
*The Evolution of the Airline Industry (Steven Morrison & Clifford Winston – Brookings Instution Press, 2010)
*Cuckoo: Cheating by Nature (Nick Davies – Bloomsbury Publishing, 2015)
*Inside Cern’s Large Hadron Collider: From to the Higgs Boson (Mario Camponelli – Wspc, 2015(
*Daily News Gazetesi (25.1.1954)
*www.simplefly.com
*www.popsi.com
*www.nypost.com
*www.aviationexplorer.com
*www.worldwarwings.com
*www.warhistoryonline.com
*www.thisdayinaviation.com
*www.history.com
*www.britannica.com
*www.military.com
*www.guinnessworldrecords.com
*www.wikipedia.org