2019 yılında ölümlü kaza yaşatmayan uçuş ve yer ekiplerine binlerce teşekkür...
2009 yılından bu yana 10 yıldır ticari havayolu uçuşlarında şükürler olsun ki ölümlü kaza görmedik. 2019 yılı da bu anlamda çok iyi geçti. Yolcu uçaklarımızda seyahat eden hiçbir yolcunun burnunu bile kanatmayan tüm pilotlara ve kabin ekiplerine binlerce teşekkür!
Bizlere emniyetli uçuşlar sağlayanların sadece uçuş ekipleri olmadığının farkındalığıyla, en az onlar kadar önemli işler yapan hava trafik kontrolörlerine, bakım personeline, yer ekiplerine ve şirket yöneticilerine de şükran borçluyuz. Çemberi biraz daha genişlettiğimizde; kurallar koyan ve emniyet denetlemeleri yapan SHGM ve DHMİ yetkilileri, uçuş ve yer ekiplerinin sağlık kontrollerini yapan hekimler, gördükleri sorunlar üzerinde fikir üreten, eleştiriler yapan havacılık yazarları da var… Onlar da emniyetli uçuşların görünmez denetçi ve destekçileridir. Hepsine, havayollarının müşterisi olan yolcular adına müteşekkiriz ve devamını bekliyoruz…
Eleştiri haktır
Bu bağlamda uçuş emniyeti açısından ‘eleştiri kültürünü’ de içselleştirmek zorundayız. İyi ki uçuş emniyetini dert edinen, ‘üstüne vazife olmayan’ işleri kurcalayan, kusur arayan, hatalı tutumları gördükçe ‘dıdılayan’ insanlarımız var. Bu kişilerin bakışlarını üzerinde hissetmek belki de aktörleri daha dikkatli yapıyordur; belki olacak kazalar olmuyordur… Ticari havayolu şirketleri bunlara muhalif-negatif kişiler gibi değil, tersine ‘iyi ki varlar ve bedavadan kritik ediyorlar, bizim fark etmediğimiz aksaklıkları bize gösteriyorlar’ diye olgunca bakmalıdır. Abartılı söylemler bile hoşgörüyle karşılanmalı, yanlış bilgiler düzeltilirken emniyet unsurları her vesileyle hem eleştirenlere hem de naif insanlara sunulmalıdır diye düşünmekteyiz…
“Savaşlar sadece askerlere bırakılmayacak kadar önemlidir” mealindeki sözün benzeri kanımızca havacılık için de geçerlidir. Havacılığı sadece bu işin profesyonellerine bırakmamak gerekiyor. Uçak yolcuları olarak derin teknik konuları değilse bile, bazı aksaklıkları görebilecek kadar bilinçli binlerce insanımız var. Havayolu müşterilerinin, canlarını emanet ettikleri kişi ve kuruluşlardan iyinin daha iyisini, emniyetlinin daha emniyetlisini istemeleri abes değildir. Çünkü emniyet söz konusu olduğunda üst sınır konulamaz; ‘bu kadarı yeter, fazlasını istemeyin’ denilemez. Havacılık hizmetleri hayır için yapılmadığına göre, yolcuların emniyetli uçuş istemeleri, içlerine düşen kuşkuları ve yaşadıkları rahatsızlıkları dile getirmeleri hem ticari, hem de insani haklarıdır.
Şirketlerin sorumluluğu
Şirket yöneticilerinin uçuş emniyet oranını 1 puan yükseltecek önlemler için yapılacak harcama yerine; koltuk doluluğu ve kâr adına, konfor, ikram ve reklam unsurlarını 1 puan arttıracak harcamaları yeğlemesi kabul edilemez; ama maalesef örnekleri vardır. Pilotlar uçuş öncesi psikomotor performanslarını etkileyen negatif unsurlardan arınmış ve ‘fit’ olmak zorunda oldukları gibi; havayolu şirketleri de uçuş emniyeti önlemlerini proaktif biçimde ele alıp en üst düzeyde tutma sorumluluğu taşıdıklarını hiç unutmamalıdır. Bir pilot ‘Biraz uykusuzum, hastayım, ilaç aldım, alkollüyüm, oruçluyum, ama idare ederim’ deme hakkına sahip olmadığı gibi, şirket yöneticileri de ‘Gerekenleri yapıyoruz, o kadar kusur normaldir, bir şey olmaz’ diyemez… Yönetimdekiler, zaman zaman görev yorgunluğundan ve stresten yakınan uçuş ve yer ekiplerinin seslerine kulak vermeli, onları işten atma sopasını göstererek susturmamalıdır.
Dünyada bizden daha fazla uçuş yapan ve 40 yıldır hiç ölümlü kazası olmayan şirketleri referans alıp, bunu hangi ciddiyetle sağlamış olduklarına bakıp, ‘Sıfır kaza-kırım’ ütopyasını hedefe koymamız gerekmektedir…
Emniyetli uçuşlar diliyoruz.