“Uçağa binme! Gazeteye yeni sahip bulma!
Yazdıklarının mürekkebi kurumadı, yine Başbakan’ın uçağına bindiler. Onun “halka iletmek istediği ezberini” çaba isteyen özel habermiş gibi sundular.
Oysa hakaret etmişti.
“Gazeteci takımı” demişti.
“Ayak takımı” der gibi aşağılamıştı. Uçağına binenler de dahil hepimize küfür etmiş, üstelik “günde sadece 3 milyon gazete satabiliyorlar” diye gerçeği de saptırmıştı.
Tavır koyamadılar.
Yine uçağa doluştular.
Başbakan söyledi.
Onlar tekrar etti.
Gazete yönetimlerinin ve gazetecilerin editoryal bağımsızlığa önem verdiği hiçbir ülkede; gazeteciler başbakanların, cumhurbaşkanlarının, başkanların, bakanların uçağına binip “ezber tekrarı” yapmıyor. Bunu yapan gazeteler ve gazeteciler değersiz sayılıyor.
Bizde tersi.
Başbakan uçağına bin!
Köşe yastıkları gibi dizil!
Fotoğraf çektir.
Değerli gazeteci sayıl.
Önce bu “yağdanlık gazeteciliğini” değiştirecek kararları almak ve başbakanlar, “havada uçarken ezber tekrar ettirmeye çok meraklıysa” uçak gövdesine benzeyen “basın toplantısı odası” yaptırsınlar. Bu “havada uçuyormuş duygusu veren odada basına ezber kasetlerini dinletsinler” diye dalga geçmek gerekiyor.
Sonra doğruya doğru!
Sabah ile atv’nin “Çalıklanması” yani yeni sahip olarak Çalık Grubu’na, bence hiçbir haksızlık, kayırma, kollama yapılmadan ve rekabet şartları oluşturularak, hakkıyla satılmasıyla birlikte gündeme getirilen; “gazete para sahibi büyük bir gruba satılır fakat gazetecinin özgürce yazabilme bağımsızlığı (editoryal özgürlük) mümkün olabilir” iddiasına geçmek gerekiyor.
Basitçe şöyle anlatayım:
Gazeteler patronun olsun!
Gazeteciler ise bağımsız!
Böyle bir ortam Türkiye’de de doğsun. Tam zamanıdır. Bunun öncülüğünü de Sabah Gazetesi’ndeki arkadaşlar yapabilir.
Bir kampanya başlatırlar!
Arka arkaya yayınlarlar.
atv’de de tekrarlarlar.
Türkiye’de de; “gazeteci, elinde doğru bilgi, gerçek belge, kesin kanıt olduğu zaman” gazetenin patronunun haksızlığını bile yazar yiğitliğinin oluşup kök salmasında devrimci bir adım atmış olurlar.
İşte doğru bilgi!
İşte gerçek belge!
İşte kesin kanıt!
Osman Saim Dinç adlı yönetici, devlet şirketi TPAO’da 4 yıl (2003-2007 yılları arasında) Genel Müdürlük yaptı.
Sonra iyi teklif aldı.
TPAO’dan istifa etti.
Çalık Grubu’nun enerji şirketinin başına geçti. Yasaya aykırı davranıldı. 2531 sayılı yasaya göre “hangi sebeple olursa olsun ayrılanlar, ayrıldıkları tarihten başlayarak üç yıl süreyle o daire, idare, kurum ve kuruluştaki görev ve faaliyet alanlarıyla ilgili konularda doğrudan doğruya ve dolaylı olarak görev ve iş alamazlar, taahhüde giremezler, komisyonculuk ve temsilcilik yapamazlar... Eğer yaparlarsa altı aydan iki yıla kadar hapis ve ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.”
İşte bilgi, belge, kanıt.
Sabah’ın yeni sahibi Çalık Grubu’nun yasayı çiğneyerek TPAO’dan transfer edip enerji şirketine genel müdür yaptığı Osman Saim Dinç’in içeri girmesi gerekiyor. Fakat o ne yapıyor? Önceki gün Türkmenistan’da kaldıkları otelde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Enerji Bakanı Hilmi Güler dahil, geziye katılan üst düzey iktidar mensuplarına üstünde “Çalık Enerji” yazan çantalar içinde Türkmen halısı ve yanında Türkmen desenleri ile bezenmiş bozuk para kesesi hediye ediyor.
Hadi bakalım!
Başlatın kampanyayı!
Girsin Çalık’ın müdürü içeri!
Gelsin editoryal bağımsızlık!