Para Dergisi’nde ‘Moda Gezgini’ adlı bir köşesi bulunan Tülin Şahin, son yazısında Türk Hava Yolları’nı öve öve bitirememiş. Şahin’in THY’ye ‘Turkish Hospitality (Misafirperverlik) Yes’ ismini uygun görmüş. İşte Tülin Şahin’in yazısı…
Türk Hava Yolları...
YURTDIŞINDA bağlı bulunduğum 20 ajans var. Beni dünyanın birçok yerine çekimlere gönderiyorlar. Onlara her zaman tek bir şart koşuyorum: "Beni son noktaya kadar lütfen THY ile uçurun..." Bilet almış olsalar bile genelde iptal ettirip yeniden THY'den aldırıyorum. Yılın 150 gününü uçaklarda geçiren biri olarak, uçtuğum havayolu benim için çok ama çok önemli.
Güler yüzü, servisi, misafirperverliği, sıcaklığı, uçak kalitesi, sefer sayısı, hepsinden de önemlisi hiç bagaj kaybetmemesiyle meşhur THY'den tabii ki hayatımın sonuna kadar vazgeçmeyeceğim.
28 yaşındayım. 30 ülke, 200'den fazla şehir, 50'den fazla köy ve kasaba gördüm. Tüm bu seyahatlerimde hiç bavul kaybetmedim. Çünkü hemen hepsi THY uçuşlarıydı.
Dört gündür Lizbon'da çekimdeydim. Geçen hafta perşembe günü döndüm ve ayağımın tozuyla sizlerle yaşadığım bir olayı paylaşmak istedim. Haftanın 23 günü THY'nin Lizbon'a direkt uçuşu var. Ama benim gitmek istediğim gün uçuşları olmadığı için Roma aktarmalı uçtum. Roma'dan, Portekiz Havayolları'yla Lizbon'a uçmak zorunda kaldım. Lizbon'a indiğimde, hepimizin korktuğu bagaj kaybetme kabusuyla karşı karşıya kaldım. Tabii direkt kayıp bagaj bürosuna...
Gereken bilgiler alındı ve verildi. Ve başladı bekleme süresi. 1 gün, 2 gün... Artık ümidi kesmiştim. Çünkü bavulumun nerede olduğu bilinmiyordu. Zaten en kötüsü de bagajın nerede olduğunun bilinmemesi...
TURKISH HOSPITALITY YES!
İkinci gün dayanamadım ve THY'yi aramaya karar verdim. Biliyorum bu havayolu bulamayacaktı. "Lütfen araya girer misiniz" diye rica ettim. Üçüncü günde THY'nin bulduğu bavulum otelimdeydi. Bavulum neredeymiş dersiniz? Benim çekim ekibine sürekli dediğim gibi; Roma'da tatildeymiş :)) Sanırım o da benim tempoma dayanamadı :) Efendim, bavulum Roma'da Portekiz Havayolları'na yüklenmek üzereyken, üzerindeki etiketleri çıkarıp kendi etiketlerini takmak istemişler. Ama bunu yapmayı unuttukları için bavulum uçağa yüklenmemiş ve biz kavuşamıyoruz.
THY'nin Lizbon ve Roma'daki ekiplerinin yaptığı yoğun arama çalışmaları sonucu bavulum bulunuyor. Kaybettikleri gibi, bir de hep siz takip etmek zorundasınız; bavulunuz nerede, durumu nedir diye. Yani ödeyeceğiniz telefon parası kaybettiğiniz bavuldan daha pahalıya patlıyor : )) Üstelik çektiğiniz sıkıntılar ve kaybettiğiniz zaman da cabası.
Bavul bulunduğunda haber veren tabii ki THY oldu. Oysa kayıp formunu orada doldurduğum halde ve bir dosya açılmış olmasına rağmen, Portekiz Havayolları'ndan hiç ses seda yok. Ekipten makyözün de bavulu kaybolmuştu. O da Almanya'dan gelmişti. Peki onun bavuluna ne oldu? Bulunamadı tabii ki! Eee, her havayolu THY mi? Buna benzer bir olayı Las Vegas'ta da yaşamıştım. O zaman da mecburiyetten ABD'de başka havayollarıyla iç hatlar uçmuştum. Yine kayıp bagaj olayı. Peki onların bulamadığını kim buldu? : ))) Evet, koskoca ABD'de de THY buldu.
Bazen THY'nin yok yemeklerini, yok müziklerini, yok bilmem nesini beğenmiyoruz diye eleştirenlere hiç anlam veremiyorum. Dünyada uçmadığım havayolu kalmadı. Hem de her türlü sınıfında. Yemek tepsisi bu kadar zengin, istediğiniz her şey hemen yanınızda, oyun, müzik, filmler; hem de en son çıkanlar... Bunların hiçbiri olmasa bile o güler yüzleri ve misafirperverlikleri her şeye bedel. Bazı havayollarında yastık ve battaniye bile bulundurulmuyor.
İsterseniz yüzlerce örnek arasından birini anlatayım. Mexico City ile Merida şehirleri arasında 6 saatlik bir uçuş var. "Kısa" diye adlandırdıkları için snack bile ikram etmiyorlar. THY, 1 saatlik iç hatlarda bile salatasından sandviçine kadar her şeyi ikram ediyor.
İşte bu yüzden, kendimce THY'nin açılımını şöyle değiştirdim: Turkish Hospitality (Misafirperverlik) Yes!!! : ))