THY YÖNETİMİNDE VERTİGO
Çoğu zaman bu köşeden ticari başarılarını alkışladığımız, arada yapıcı eleştirilerde bulunduğumuz, altyapıya ve eğitime yatırım konusunda uyardığımız, hızlı büyümenin negatif etkilerinin olacağı mesajlarını verdiğimiz THY üst yönetimi, maalesef dünya havacılık standartları ile kriz yönetiminde çok başarısız olmuştur. Olayın hemen sonrasında üst düzey yöneticilerin bile birbirleriyle çelişen ifadeleri, kazanın olduğu Amsterdam Havalimanı ve Hollanda Ulaştırma Bakanlığı ile sağlıklı iletişim içinde olmamaları, THY markasını uluslararası arenada çok zor durumda bıraktığı gibi, halkın güvenini de sarsmış ve ciddi ölçüde güç kaybettirmiştir.
THY kurum ve markası, gelmiş ve gelecek tüm yönetimlerden bağımsız olarak öncelikle ülkemizin havayolu ve uluslararası markasıdır. THY üst yönetiminin her türlü politik baskıya rağmen gerek personeline gerekse kurum ve değerlerine daha fazla sahip çıkması gerekmez mi? Havacılıkta kriz durumunda atılması gereken ilk adım, kazanın gerçekleştiği en yakın havalimanında kurulan kriz masasına acilen çok iyi derecede İngilizce bilen, konunun uzmanı ve yetki sahibi birkaç yöneticinin gönderilmesi, bu sayede doğru iletişim kanallarının açılması ve bilgi akışının sağlanmasıdır.
İşler yolunda ve başarı varken üstlenen çok olur ama sorumlu yöneticilik ve liderlik aslında böyle zor günlerde ortaya çıkar. Filonuzu 5 senede 64 uçaktan 130 uçağa, yolcu sayınızı 10'dan 20 milyona çıkarabilir, banka hesabınızdaki 1 milyar dolar ile övünebilirsiniz, ancak bu hızlı büyümenin altını beslemez, altyapıya değer vermez, eğitime daha az önem verir, uçucu personelinizi demotive olarak sürekli limitte uçurur, sendikanın bakım ve diğer konulardaki uyarılarına kulak vermezseniz bir anda manşetlerde ticari başarıyla değil, marka değerini erozyona uğratan yönetim olarak anılırsınız.
Korkarım ki THY, özellikle son aylardaki 5 yıldızlı havayolu olmak, first class konsepti gibi işlerle uğraşırken havacılık deyimiyle vertigo oldu. Vertigo baş dönmesi anlamına gelir, ancak havacılıkta özellikle pilotların aşırı süratte manevra yapmaktan yön ve yer hissini kaybederek genelde uçaklarının çakılması ile sonuçlanan durumu ifade eder.
THY'nin tekrar eski itibarına kavuşması sadece kendi yönetimine bırakılamayacak kadar kritik bir durumdadır. Türk sivil havacılığı topyekun THY'nin itibarını restore etmek için reformist ve radikal adımlar atmalıdır. Zira bu kazada yaşanan süreçte Ulaştırma Bakanlığı ve ona bağlı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, hatta Dışişleri Bakanlığı'nın da kriz yönetiminde THY'ye başarılı katkılarının olduğu söylenemez. Hatırlanacağı üzere 2005 yılında Türkiye ile Hollanda arasında havacılık emniyeti hususunda ciddi gerginlikler çıkmış, hatta o dönem Türk bayrağı taşıyan başka bir havayolumuzun uçuşlarının emniyet nedenleriyle durdurulması söz konusu olmuştu. Şimdi sormak gerekiyor, böylesi bir kazanın ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin konuyla ilgili en yetkili ağızlarının ilk uçakla oraya giderek ülkemiz havacılığına ve Türkiye markası ve markalarına sahip çıkması gerekmez mi? Peki bu duruma makro yönetim vertigo'su denmez de ne denebilir?
Kazada hayatını kaybedenlere yüce Tanrı'dan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı ile yaralılara acil şifalar diliyorum.
TOLGA TURGUT-Akşam