JACDEC Raporu ve THY Hakkında Sivil Havacılık Akademisi’nin Değerlendirmesi
JACDEC isimli internet sitesinin yayınladığı son yıllık rapordaki THY’nin uçuş emniyeti sıralamasında diğer birçok havayolundan daha alt sıralarda yer alması ve bu konunun politika malzemesi olarak kullanılması konusunda kamuoyunu bilgilendirmeyi bir görev olarak görüyoruz.
Sivil Havacılık Akademisi olarak, altyapısına gerekli önem ve önceliği vermeden riskli bir tempoda büyüyen ve konfora yönelik derecelendirmelerde (Skytrax) ödül almayı başarı hanesine yazan ulusal havayolumuzu, yeri geldikçe eleştirip yapıcı önerilerimizi sunmaktayız. Uçuş ekiplerinin yürürlükteki çalışma ve dinlenme sürelerini düzenleyen SHGM SHT – 6A talimatları ile yorgun bir şekilde görev yapmalarının uçuş emniyeti üzerine olumsuz etkilerini vurgulayan anket sonuçlarımızı da 27 Şubat günü yapılan TALPA Pilotlar Çalıştayı’nda havacılık kamuoyuna sunmuştuk. Bütün bunlara rağmen, THY'de görevlerini özen ve özveri ile yapmaya çalışan uçuş ve yer ekiplerinin de varlığı gözden kaçırılmamalı ve JACDEC örneğinde olduğu gibi bu tür sıralamalar personelin motivasyonunu etkilememelidir.
JACDEC, iki havacılık yazarı tarafından kurulmuş ticari amaçlı bir oluşumdur. Kendi ifadelerine göre internet üzerinden herkesin ulaşabildiği sitelerdeki kazaların detayları ile isimleri belirtilmeyen muhabirlerin verdiği haberlerden oluşan ve ilk bakışta oldukça kapsamlı bir veri tabanına sahipmiş gibi izlenim vermektedir. Ancak JACDEC’in yayınladığı yıllık raporların ve havayolu emniyet sıralamalarının bilimsel bir yaklaşımdan uzak olduğu şu ana nedenlere dayandırılabilir:
- Veri tabanının kapsamı ve sektördeki gerçekleri ne derece yansıttığı konusunda, JACDEC sitesinde verilen örneğin 1950’den bu yana dünya genelinde 15 bine yakın hava olayı ile ilgili kayıt olduğu şeklindeki rakamlar, İngiliz Sivil Havacılık Otoritesi tarafından yalnızca 2000 ile 2009 yılları arasında İngiliz ticari uçakları ile ilgili olarak toplanmış 49 bin raporun yanında oldukça sınırlı kalmaktadır.
- Sıralamanın temelini oluşturan indeksin hangi bilgiler bazında hesaplandığı belirtilmiş olmasına rağmen hangi formüle dayanarak hesaplandığı gizli tutulmuştur. Bunun sonucunda da hangi parametrenin sıralamayı nasıl etkilediğini anlamak mümkün olamamakla birlikte, istendiği takdirde sıralamadaki havayollarının pozisyonunun etkilenecek derecede indeksin değiştirilebileceği sorusu bile akla gelmektedir. Ayrıca indeksin hesaplanmasında kullanılan parametrelerin seçimi konusunda da sorgulanması gereken çok yön vardır.
- Uçulan mesafe ve kazada uçağın ağır hasar görmesi (total hull loss) gibi faktörlere gereğinden fazla önem verildiğine yönelik örnekler mevcuttur. Ayrıca, kaza olduktan sonra uçağın tamamının (külli) hasara uğraması, kazanın oluş nedeni ya da ölümcül sonuçları olup olmadığının yanında çok daha önemsizdir. JACDEC'in kaza oluşmasına neden olan hatalı tasarım ve üretim faktörlerini hiç dikkate almaması da bu sıralamayı etkileyen olumsuz faktörler arasındadır. Örneğin THY-1951 Amsterdam uçağının hatalı radyo altimetresi ve Swissair-111 uçağındaki hatalı kablo izolasyonu nedenleri ile meydana gelen kazalar, bu şirketlerin JACDEC sıralamasında düşük puan almalarına da neden olmaktadır. Ayrıca, hiç kaza yapmamış bir havayolu şirketi, bugünkü durumu itibariyle çok parlak olmasa da bu sıralamanın en üstlerinde yer alabilmektedir.
- JACDEC hesaplamalarında niye doğrudan yolcu ve uçuş sayısı yerine havayollarının genelde ticari değerlendirilmesinde kullanılan RPK (Revenue Passenger per Kilometer) parametresinin kullanıldığı; kazaların değerlendirilmesi yapılırken şirketlerin kontrolü dışındaki etkenlerin (uçak yapımcısı, havaalanlarındaki güvenlik sistemi vs.) şirketlerin performansına yansıtıldığı ve de neden ölümcül kazalarda yerde ve diğer uçaklardaki ölü sayısının göz önüne alınmadığı da sorgulanmalıdır.
Son olarak da, geçmişteki kaza sayılarının şirketlerin ne derece emniyetli olduğu konusunda kesin bir göstergesi olmamasına rağmen, bu sıralamada sadece THY’nin değil, aşağıda belirtilen (uçuş emniyeti konusunda çok ciddi çalışma ve yatırımları olan) Avrupalı havayolu şirketlerinin de üst sıralara giremediği gözlemlenmektedir:
- British Airways 1976’dan bu yana ölümcül kazası olmamasına rağmen 10. sırada
- Lufthansa 1993’den bu yana ölümcül kazası olmamasına rağmen 11. sırada
- Swiss 1998’den bu yana ölümcül kazası olmamasına rağmen 33. sırada
- KLM 1977’den bu yana ölümcül kazası olmamasına rağmen 27. sırada
- İberia 1985’den bu yana ölümcül kazası olmamasına rağmen 49. sırada
- EasyJet kurulduğundan bu yana ölümcül kazası olmamasına rağmen 17. sırada
- Ryanair kurulduğundan bu yana ölümcül kazası olmamasına rağmen 32. sırada
- Air Berlin kurulduğundan bu yana ölümcül kazası olmamasına rağmen 23. sırada
yer almıştır. Bu durum bile JACDEC değerlendirmesinin yanlışlığının kanıtı sayılabilir.
Sonuç olarak, JACDEC türü internet ortamında topluma sunulan bu tür havayolu şirketi emniyet sıralamalarının çok dikkatlice sorgulanarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Günümüzde modern emniyet yönetimi prensipleri, sektör çalışanlarının kendi yaptıkları hatalar da dahil olmak üzere kaza öncesi olayların rapor edilerek, araştırıldıktan sonra gerekli dersler çıkarılarıp gelecekteki kazaları önlemeyi amaçlamaktadır. Halbuki bu ve benzeri listelemelerin, çalışanları zaman zaman da olsa karşılaştıkları olayları rapor etmek yerine gizlemeye yönlendirmesi olasılığı söz konusudur.
Bu tip raporlar; havayolu şirketlerinin uçuş emniyetini gerçekten yansıtacak, sürekli, bilimsel, gerçekçi ve şeffaf kriterlerle araştıran ve ticari amaç veya beklentisi olmayan kuruluşlar tarafından hazırlanmalıdır. Bu nedenle de toplumun uçak kazaları ile ilgili gerçekçi verileri Air Safety Network (http://aviation-safety.net) ya da Skybrary (www.skybrary.aero) gibi kâr amacı gütmeyen havacılık çevrelerinde de saygınlığı kanıtlanmış kaynaklardan alabileceğini belirtmek isteriz.
Saygılarımızla,
Engin Aksüt
Sivil Havacılık Akademisi Koordinatörü