Hürriyet, 2013 yılında Atatürk Havalimanı’nda tartıştığı polisler üzerine oturunca nefessiz kalıp ölen ABD’li Tracey Lynn Brown dosyasıyla ilgili detaylara ulaştı. Dosyaya göre Brown için üç kez otopsi raporu hazırlandı. Sanık polislerin avukatı, ölümden dolayı iğne yapan doktoru suçladı.
ABD’nin Michigan eyaletine bağlı Detroit şehrinde yaşayan 48 yaşındaki Tracey Lynn Brown, 4 Nisan 2013 günü Özbekistan’ın Taşkent şehrinden İstanbul aktarmalı olarak Chicago’ya uçacaktı. Polislerle yaşanan tartışmanın ardından güçlükle kontrol altına alınıp yere yatırılan ve üzerine baskı uygulanan kadın, fenalaşınca doktor müdahale etti. Önce Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülen kadın, daha sonra Üsküdar Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Brown 8 Nisan günü Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne götürüldü. Burada 10 gün yoğun bakımda tedavi gören kadın, 18 Nisan 2013 tarihinde hayatını kaybetti.
Olayla ilgili Amerikalı turiste müdahale eden 12 polis memuru ve doktor hakkında soruşturma başlatıldı. İçişleri Bakanlığı, polis müfettişleri Cemil Zafer ve Celal Taşçı’yı konuyla ilgili görevlendirdi. İdari soruşturma kapsamında Polis Teftiş Kurulu İstanbul Bölge Başkanlığı tarafından polislerin ifadeleri alındı. Ölüm olayı Anadolu Yakası’nda meydana geldiği için soruşturma ilk olarak Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nda başlatıldı. Ancak savcılık ölüme sebebiyet veren olayların Atatürk Havalimanı’nda cereyan ettiği gerekçesiyle dosyayı yetkisizlik kararıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.
‘Soluk kesen' müdahale
Soruşturma aşamasında Adli Tıp Kurumu’nda üç otopsi raporu alındı. Her üç raporda da polislerin eylemi ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu yönünde görüş bildirildi. Hastanın üç hastanede tedavi gördüğü, 13 gün boyunca bilincinin kapalı olduğu belirtilen raporlarda, “Kişinin ölümünün göğüs ve boyun bölgesine uzun süreli bası uygulaması sonucu kişinin solunum yapmasına engel olan ve ölümüne neden olan eylemin, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı oy birliğiyle mütalaa olunur” denildi.
DOKTORDA “KUSUR” VAR
Ancak 2 Temmuz 2014 tarihinde alınan son raporda, Atatürk Havalimanı’nda müdahalede bulunan doktor Mesut Ö.’ye de kusur atfedildi. Doktorun, ilk anda hastayı muayene etmediği, hasta ile yüz yüze temas kurmadığı, bunun da tıp kurallarına uygun olmadığı belirtilen raporda, doktor Mesut Ö.’nün bu nedenle kusurlu olduğu kaydedildi.
UÇAKTA DOKTOR KONTROLÜNDE
Savcılık talebi üzerine Türk Hava Yolları (THY) da soruşturma dosyasına bir belge gönderdi. Belgede şöyle denildi: “3 Nisan 2013 tarihinde yolcunun kızı olduğunu belirten kişi, çağrı merkezini arayarak bilet numarasını vermiş ve yolcunun hasta, yaşlı ve unutkan olduğunu belirterek uçak içine kadar tekerlekli sandalye ve yardım talebinde bulunmuştur. Çağrı merkezi personeli, Sn. Brown adına tekerlekli sandalye talebiyle ilgili gerekli işlemleri yapmıştır.”
Belgede, adı geçen yolcunun Taşkent-İstanbul seferinde 15 F numaralı koltukta seyahat ettiği, fiziksel herhangi bir sorunu olmadığı ancak sefer esnasında sergilediği davranışları nedeniyle doktor anonsu yapıldığı, psikolog doktorun yolcuya uçuş süresince refakat ettiği, yolcunun ‘kural dışı yolcu’ prosedürü uygulanması üzerine havalimanında yer hizmetleri personeli tarafından emniyet birimlerine teslim edildiği belirtildi.
19 ayda tamamlanan soruşturma sonunda doktor ve 12 polis hakkında dava 4 Kasım 2014’te açıldı. İlk duruşma 2015 Ocak’ta Bakırköy 15’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Bugüne kadar 4 duruşması görülen davada polislerden bazılarının başka illere tayin olduğu belirlendi. Bu polislerin talimatla ifadelerinin alınması için bulundukları illere yazı yazıldı.
DOKTORU SUÇLADILAR
Sanık polislerin avukatı, yaptığı yazılı savunmada olayda kusuru bulunan kişinin doktor olduğunu iddia etti. Avukat, savunmasında şöyle dedi:
"Müvekkillerimin olay anında güç uygulaması ve yoğun baskısı söz konusu değildir. Bağımsız uzmanlardan aldığımız bilgiler neticesinde yaşanılan olayların gidişatından mağdura iğne vurulması ve ilk yardımdaki yanlış müdahale, sonrası hastaneler arası nakiller ve Haydarpaşa Numune Hastanesi'ndeki işlemlerin etkisi olduğu muhakkaktır."
POLİS İFADELERİ
Sanık polisler hem savcılık hem de mahkemede suçlamaları reddetti.
Mustafa K.: “İngilizcem olduğu için ben muhatap oldum. ‘Kızım nerede’ dedi. Kızının nerede olduğunu sordum. Bana İngilizce küfürler edince oradan uzaklaştım. Sabah 04.00 sıralarında tekrar sesler duydum. Kapıdan girerken kolumu ısırmak istedi. Arkadaşımız Uğur’un kolunu ısırdı.”
Polis Uğur T.: “Eline geçirdiği makası Akın’ın boğazına doğru savurdu. Sürekli küfürler ediyordu, kızım nerede diye soruyordu, psikolojisi yerinde değildi. Şahsı önden kelepçeledik, ben ve Mustafa kollarından tutarak bekleme odasına getirdik. ”
Serhan Ö.: “Arkadaşım Ali Erman E. yorulunca yolcunun başında ben bekledim. Nabzının yavaşladığını hissedince doktora haber verdim.”
Ali Erman E.: “Kamera kayıtlarında benim kişinin ensesine ve sırtına baskı yaptığım gibi bir görüntü tespit edilmiş. Bu hususu kabul etmiyorum. Bizim kıyafetlerimiz koyu renk, müdahale ettiğimiz bayanın saçının kabarık olması nedeniyle dizimle baskı yapıyor gibi algılandığı kanaatindeyim. Arkamda duran sedirden destek alırken yerde yatan kişiye baskı uygulamam açıklanamaz.”
Burcu Purtul UÇAR - Hürriyet