Kalabalık banyosu
İstanbul, insan kalabalığı bakımından Kalküta, Kahire gibi bir şehir mi oldu, yoksa bana mı öyle geliyor.
Sanki kentin her yerinden insan fışkırmakta.
Ana yollar tıkalı olduğu için saptığınız mahalle içlerinde yüzlerce çocuk futbol oynuyor, binlerce insan otomobillerin önünde yürüyor.
Bina da artıyor insan da araç da!
Metrolar tıklım tıklım.
İstanbul’da yaşayan herkes bir kalabalık banyosu yapıyor.
Hem de her gün!
Havaalanları da öyle.
Uçakların biri inip biri kalkıyor, hepsi de son koltuğuna kadar dolu.
Önceki gün Mutluluk filminin galasına katılmak için Paris’e geldim.
THY uçağı, hava trafiğinin yoğunluğundan dolayı bir saat piste çıkmayı bekledi. Sonra uçuş 3.5 saat sürdü.
Etti 4.5 saat!
Paris’te de bizi bir sürpriz bekliyordu:
1 Nisan’dan beri THY Charles De Gaulle Havaalanı’na iniyormuş. Bilenler bilir, bu havaalanı hem kente çok uzak, hem de çok kullanışsızdır.
Hele bizim uçağın indiği birinci terminal... Ne çıkış yeri belli, ne bagaj salonu. Orada da her köşeden insan fışkırıyor.
Bir saat de hava alanından çıkış sürdü.
Daha sonra gelsin Paris’e giden çevre yolunun anormal sıkışıklığı.
Önce TEM yoğunluğu, sonra uçak gecikmesi, havaalanı falan derken evden çıkıp Paris’e gitmeniz 9 saati buldu.
Benim gibi bu şehre çok sık yolu düşen birisi için berbat bir durum.
Eskiden hiç olmazsa THY, Orly Havaalanı’na iniyordu. Orası hem şehre yakındı hem de daha düzenliydi.
Film gösterimi güzel geçti. Daha sonra soruları cevapladım, kitapları imzaladım.
Otele geldiğimde sabah 2 olmuştu bile. Yorgun argın lobide oturdum bizim Altan Gökalp’le. Oradan buradan konuştuk.
Derken Altan “aaa bak fare!” dedi. Baktım o şatafatlı, cam tavanlı, çiçeklere gömülmüş Paris oteli lobisinde bir küçük fare, hiç acele etmeden dolaşıp duruyor.
Peşinden kovalayan falan da yok.
“Demek ki yalnız inanlar değil, fareler de çoğalmış” dedim. “Eskiden böyle fütursuz gezmezlerdi.”
Ya ben daha çok yoruluyorum artık ya da dünya gerçekten zor bir yer haline geldi. Önümdeki seyahat programlarını yeniden gözden geçirmekte sonsuz yarar var.
İmza, konuşma, toplantı, okuma,
konser vs. hepsi güzel şeyler ama gel de dayan!
Zülfü Livaneli-Vatan