2017 SİVRİHİSAR HAVA GÖSTERİLERİ
Çölde bir mucize izledim, bu hava gösterilerini çok yerde okudunuz veya izlediniz. Ben şimdi sizlere bu hikayenin ana sahibinin hikayesini anlatmak istiyorum.
1986 yılı sonbaharı, Gökkuşağı sportif havacılık park yerinde bir araba durur. İçinden iki genç çıkar, arabalarının arkasında kendilerinin geliştirdiği deniz motoru tarafından çekilen paraşüt vardır. Selamlaşmadan sonra, bu paraşütle uçtuklarını ve uçmayı çok sevdiklerini, burada uçmalarının mümkün olup olmadığını sorarlar. İşte o gençlerden birisi Ali İsmet Öztürk, diğeri Birhan Temel’dir. Kısa süre sonra Ultralight ile uçuşa başlarlar. Uçuşlarını başarı ile tamamlayıp lisanslarını alırlar. Türkiye’nin bir numaralı ultralight lisansı Ali İsmet’in iki numaralı lisansı ise Birhan’ındır.
Türkiye’nin o döneminde ultralight eğitimi veren başka kuruluş yoktur. PPL (Özel pilot lisansı), CPL (Ticari pilot lisansı) eğitimleri THK (Türk Hava Kurumu) tarafından verilmektedir. Ancak imkanlar çok kısıtlıdır. ATPL (Hava yolu nakliye pilotu) ise sadece Hava Kuvvetleri pilotlarına verilmektedir. Gökler Bizimdir Havacılık Kulübü (Bugünkü İstanbul Havacılık kulübü) kurulur ve eğitim verme yetkisini alır. Bunda da başarılı olan. İkili PPL’lerini alır.
Uçuculuk yönünü seçen Ali İsmet, helikopter işletmesi kurar, eğitimini alır, uçuşlara başlar. Bense artık THY’de uçuyorum. Kulüpte ise öğretmenliğim devam ediyor.
Bir gün uçuştan dönerken, şirket telsizi ile temasa geçtiğimde, telsizdeki görevli kötü bir haber vereceğini Ali İsmet Öztürk’ün kaza geçirdiğini ve hastaneye kaldırıldığını söyledi. Hemen hastaneye gittim. Odaya girdim Ali İsmet “Hocam ölmedim” dedi. Ben de “Tabii ki ölmeyeceksin, daha yapılacak çok iş var” demiştim. Ali İsmet’in helikopterinin kalkıştan kısa süre sonra motoru durur ve yandaki mermer fabrikasına inmeye çalışırken bir mermere takılır, kabotaj olur yaralı olarak helikopterin yanında yatmaktadır. Çalışanlar koşup gelir, kaldırmak isterler Ali İsmet dokunmamalarını, üzerine yatırabilecekleri bir tahta bulmalarını ve ambulans çağırmalarını ister. Bunu duyan çalışanlardan biri kan revan içinde olan Ali İsmet’e “Abi sen tahtayı boş ver, kelimeyi şehadet getir” der. Getirir…
İki gece yanında kaldım, hayaller kurduk… “Uçması imkansız” denilen Ali İsmet, helikopter, ultralihgt, uçak pilotu ve öğretmenidir. Uçan Türk’ün adını dünyaya duyuran akrobasi pilotudur.
MOR MENEKŞENİN RUH İKİZİDİR
Artık “Uçan Türk” dünyaca tanınıyor. Hayranlıkla izleniyor.
Yeni bir şeyler yapmak lazım: Ve Sivrihisar Sportif Havacılık Merkezi Uluslar arası Hava Parkı çölde bir vaha olarak doğar. Uçan Türk aynı zamanda “Uçuran Türk” olarak dünyaya adını duyurmaktadır. 16-17 Eylül 2017 günü yerli yabancı yirmi beş bin kişinin izlediği hava gösterileri, Türkiye’nin tek hava parkı olan Ali İsmet ekibinin çölde yarattığı vahada yapıldı. Hemen yeni gösteriler için hazırlıklar başladı. İzleyemeyenler yenilerini izleyin…
Çok daha önemli ve güzeli, uçuş dünyasına Semin Öztürk’ü kazandırdı.
Semin Öztürk, Ali İsmet’in güzel kızlarından bir tanesi. Artık o da Türkiye’nin tek ve ilk, dünyanın sayılı akrobasi pilotlarından ve Atatürk anlayışının temsilcidir. Türk’ü dünyada temsil edecektir.
Birkaç ay önce Ali İsmet beni aradı. “Hocam sakın ölme, sana bir sürprizim var” dedi, SHG’ye davet etti.
Kendi topraklarımda (Ben Sivrihisar Hava Parkının 1,2 kilometre kuzey batısındaki Mutalip yaylasının çocuğuyum) müstesna kuruluşun bir tesisinde ismim yazıyordu. Vefakar kardeşim, dostum Ali İsmet’in sürprizi...
Benim de bir sürprizim vardı; artık çok emekle elde ettiğim 43 yıl gururla taşıdığım Hava Kuvvetleri’nin bana layık bulduğu brövem Semin Öztürk’ün... Atatürk’ün kadın pilotu aynı heyecanla bu bröveyi taşıyacaktır.
Doya, doya, dolu, dolu yaşamayı sosyologlar şöyle tarif eder: Hayatta eser bırakmak.
Necmi ŞEN