Yaz aylarında günde 950; kışın ise 800 uçağın kalktığı Atatürk Havalimanı’nda saatte 40 uçağı yönlendirerek bir rekora imza atan hava trafik kontrol görevlilerinin yerlerine başka görevli bulmadan masadan kalkmaları yasak. O kadar ki, masa başında kalp krizi geçirenler bile var. Dünyanın en stresli mesleği olarak kabul edilen kontrol görevlileri durumlarını “Nasıl ki bir doktor ameliyatı bırakıp gidemez bizimki de o hesap” diye özetliyorlar. Sloganları ise müthiş “Show must go on!”
Uçağa her bindiğimizde uzaktan dikkatimizi çeken siyah camlı kule binası o kadar gizemli görünür ki, merakımızı cezbeder. Acaba içeride neler oluyor; kaç kişi çalışıyor; o uçaklar nasıl idare ediliyor... vb. onlarca soru kafalarda gezinir. Fakat kuleye giriş validen izin almaya kadar uzun bir süreç gerektirdiğinden çoğumuz için sır olarak kalmaya devam eder. Pazar Vatan olarak biz de merakları gidermek adına inat ettik ve geçilmesi gereken o zorlu yolları aşıp kulenin içine girmeyi başardık. Üstelik bununla da sınırlı kalmayıp, Ocak ayında Smart projesi (hava kontrol sistemlerinin tek merkezden yürütülmesine olanak tanıyan proje) kapsamında hizmete girecek yeni kuleyi de gezdik. Rehberlerimiz, yol kontrol ve yaklaşmanın ardından tam 25 yıl kulede görev almış olan ve şu anda eğitim şefi olan Cafer Çelik ve 18 yıldır hava trafik kontrolörü olan Elvin Bahçecik’ti.
2 saat çalışıp 2 saat mola veriyorlar
Hava trafik kontrolörü olmanız için toplam 5 yıl eğitim verilen Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hava Trafik Bölümü mezunu olmanız avantaj. Mezunlara, Atatürk Havalimanı’na geldiklerinde önce bir aylık sahaya uyum kursu veriliyor. Sonra kişi, hangi bölümde çalışacaksa oradaki esas çalışanların yanında asistanlık yapıyor. Bu dönemin ardından Ankara’dan gelen heyetin yaptığı Rate sınavına giriliyor. Üstelik bu sınava sadece bir defa girip kurtulamıyorsunuz çünkü her yıl bu sınav tekrar ediliyor. Yani tüm kule personeli her yıl önce sağlık raporu alıyor sonra da bu Rate sınavına giriyor; eğer kazanamazlarsa dereceleri ve maaşları düşüyor. Bir de 4 yıllık üniversite mezunu, iyi derecede İngilizce bilen, peltek olmayan, hızlı karar verme gibi kabiliyetleri olan kişiler KPSS sonuçlarına göre burada birçok testten geçtikten sonra işe başlayabiliyorlar. Kuledeki görevliler dört ayrı grup halinde çalışıyorlar. Kulede 10-12 kişi, yer ve yolda ise toplam 17 kişi var. Gündüz 13 saat, gece ise 11 saat çalışılıyor. Çalışma periyotları 2 saat çalışıp 2 saat dinlenme şeklinde. Hava kontrol sistemi şu an üç ana birimle çalışıyor; kule, bu meydandaki 7 mil yarıçapında, 1500 fit yüksekliğindeki alanda inen ve kalkan tüm uçaklardan sorumlu. Yaklaşma ofisi ise 30 mil yarıçapında ve 17 bin fit yüksekliğindeki alandan sorumlu. Bir de 17 bin fitten uzay boşluğuna kadar olan kısmı (unlimited) idare eden “yol kontrol ofisi” mevcut. Hepsinin sorumluluk sahaları ayrılmış, herkes kendi sahasındaki trafiği emniyetli, düzenli ve hızlı şekilde idare ediyor.
Çalışanlar istediği için işe psikolog alındı
Pilotlar sadece hava trafik kontrolünün verdiği talimatı uygulamak zorunda, asla kafasına göre hareket edemiyor. O kadar ki pilot uçağın motorunu bile izinsiz çalıştıramıyor. Bu üç ana bölümün yanı sıra eğitim ünitesi ve psikoloji ünitesi de kule içinde hava kontrol dahilinde hizmet veriyor. Psikoloji ünitesi derken aslında bu yıl göreve başlayan psikoloğu kastediyorum. Malumunuz hava trafik kontrolörlüğü dünyanın en stresli mesleklerinden birisi hatta bu, ABD’de de yeni yapılan bir araştırmayla da sabitlenmiş ve “en stresli meslek” seçilmiş. Çalışanların şu anki talebi ise en kısa zamanda bir masörün de işe alınması. Çünkü kendilerini kasmaktan sık sık sırtları tutuluyor. Yaptığı iş nedeniyle tansiyon hastası olduğunu belirten Elvin Bahçecik: “Adrenalini yüksek bir iş bu. Zaman kısıtlılığından dolayı çok hızlı düşünmek ve çok hızlı karar vermek zorundayız. Bu, insanı zorluyor. Bazen konuştuğum mikrofonu o kadar sıkıyorum ki elim kasılıyor ve kolum boydan boya ağrıyor. “
En çok görülen rahatsızlık, stres kaynaklı zona
Kontrolörlerde en çok görülen hastalık zona. Kendisinin de zona geçirdiğini belirten Cafer Çelik: “1999’daki büyük depremde kulede çalışıyordum. Ama işimin başından ayrılmadım. E tabi uzun yıllar boyunca kulede bu kadar stresli ortamda çalışınca önce zona çıkardım. Sonra da sırtım da kireçlenme oldu. Uçaklardaki yüzlerce kişinin ağzınızdan çıkacak tek bir yanlış kelimeyle mahvolabileceklerini düşününce zaten bu çok normal.” İşlerinin çok stresli olması nedeniyle özel hayattaki stresi kabul edemediklerini söyleyen Elvin Bahçecik ise kendisi gibi kontrolör olan eşinden boşanmış. “Bu işteyseniz evlilik için yaşaması kolay insanlar seçmeniz lazım. Bu iş bana ne öğretti derseniz, küçük şeylere dertlenmemeyi öğrendim diyebilirim.”
Kontrolörün hası 4 yılda yetişir
* İşe ilk başladığınızda ne hissetmiştiniz?
Elvin Bahçecik: İlk başladığımda ekipteki diğer çalışanların hem trafiği idare edip hem arkadaki muhabbete katılıp hem de başka şeyler yapabildiklerini gördüğümde hayrete düşmüştüm. Şu an ben de üç işi aynı anda yapabiliyorum. Zaten kontrolörün hası dört yılda yetişirmiş.
* Pilotlar sizi tanıyor mu?
Biz pilotların kim olduğunu bilmeyiz ama onlar bizi tanıyorlar. Bir kere arkadaşıma devredip yerimden kalmıştım, hemen fark etmişler. Ben hep “İyi akşamlar olsun” derim, sanırım oradan biliyorlar beni.
* Atlattığınız en büyük tehlike neydi?
Acil durum inişleri en büyük tehlikedir. 18 yıl içinde benim de pek çok defa başıma geldi. Bu emergency durumlarda esas olan pilotun ne yapmak istediğidir. Biz, önünden uçak almayız ya da arkasından uçak kaldırmayız ve pisti temiz temiz tutarız. Gençken bu durumlarda çok panik yapardım ama şimdi daha rahatım.
* Yabancı pilotların tavırları nasıl?
Yabancılar yakın oluyorlar. Çok güzel bir ayarları var; samimi davranıp aynı zamanda kuralları da netlikle koyabiliyorlar. Fakat bizim Türk olarak (Doğulu olmanın verdiği bir şey bu sanırım) çok yakın olunca kuralları da esnetmemizi isterler diye bir düşüncemiz var; bu nedenle mesafeli davranıyoruz. Hatta pilot arkadaşımız bile olsa selam vermiyoruz.
* Masa başında yemek yeme, bir şey içme şansınız var mı? Çok susadığınızda ne oluyor?
İş başında bir şey yiyip içmemiz yasak. Çok susarsam, asistan arkadaşım getiriyor; eğer o an kimse yoksa 2 saatlik molamı bekliyorum.
* Ya çok tuvaletiniz gelirse?
Masamı bırakıp gidemeyeceğim için yapacak bir şey yok, bekliyorum mecburen. Ancak ve ancak başka birine devrederek kalkabilirsiniz o masadan yoksa ölseniz bile kalkamazsınız. Board başında kalp krizi geçirenler bile oldu burada.
Banu Duran’ın yazısının devamı için TIKLAYINIZ…