THY'nin, 2003 yılından beri her yıl yaklaşık yüzde 10 kar marjını yakaladıklarını vurgulayan Kotil, şunları söyledi:
''Bunu son 6 yıldan beri giderlerimizi, gereksiz harcamaları azaltmayla sağladık. Kriz yılında, binden fazla kişiyi işe aldık. Dünyadaki havayolu şirketlerinde ciddi şekilde kapasite azaltımı, eleman çıkartımı yapılıyor. Biz ise 800'den fazla kabin personeli, 200'den fazla pilot aldık. Ayrıca Teknik A.Ş. de 200'den fazla teknisyen aldı. 2003 yılında pilot sayımız 640 iken, bu sayı bu yıl 1600 oldu. Asıl ciddi eleman alımı 2005'den itibaren başladı. Bunların birçoğunu kendi uçuş okulumuzda eğitiyoruz. Kriz döneminde yapılması gereken, verimli olmak, çalışan başına ve uçuş başına yolcu sayısını artırmak, uçakları daha fazla uçurmaktır. Biz de bunları yaptık. Bir günde uçaklarımız ortalama 13 saat havada kalıyor. Uçak daha fazla havada kalınca maliyeti azalıyor.''
Temel Kotil, krizde başarılı olunmak isteniyorsa kalitenin artırılması gerektiğini belirterek, “Bunu yapamayan ABD ve Avrupa'daki havayolları, şu an yerlerde sürünüyor. Bizim şu anda 132 uçağımız var. Ne olursa olsun yolcudan tasarruf etmemeyi öğrendik. 2004'te bunu denedik. Ama uygun olmadığını görünce kısa sürede vazgeçtik. Fiyatta rekabet yaptık. Ancak hiçbir ürün tek başına, fiyat rekabetiyle kazanamaz. Ucuzluk ve kalite, iki ayak oluşturur. Kalite olmazsa olmaz. Biz buna üçüncüyü ekledik. Marka algısını oluşturduk'' şeklinde konuştu.
YURT DIŞINDA 38 MİLYON DOLAR REKLAM BÜTÇESİ VAR
Yurt dışında bugün 38 milyon dolar reklam bütçeleri bulunduğunu, dünyanın bütün büyük televizyonlarında reklamlarının yayınlandığını belirten Kotil, “Rekabet etmek istiyorsanız ucuz ve kaliteli yapacaksınız. Sonra da bütün dünyaya kaliteli olduğunuzu anlatacaksınız. Biz dünyaya diyoruz ki, ‘Bir defacık olsun bizimle uçun’. Bir defa bizimle uçan da bir daha bırakmıyor” dedi.
KEŞKE DAHA CESUR OLSAYDIK
Kotil, şöyle devam etti:
“Filomuzu yüzde 24 artırdık. Şimdi diyoruz ki, keşke daha çok uçağımız olsa. Bu yıla korkarak girmemiştik. Ama keşke bir kat daha cesur girseydik. Çünkü bu yıl fırsatlar içeriyor. Biz üçlü saç ayağıyla bu işi götürüyoruz. 2009 bizim için iyi geçiyor. İnşallah gelecek yıl da iyi geçecek. Bu görüldüğü için yönetim kurulumuz, 19 büyük uçak siparişi verdi. Bunlar 2010 ve 2011 yılında giriş yapacak. Bu nedenle 2013 yılında ekstra, 2 milyar dolar ciro üretilmesi gerekiyor. Geçen yılı 4,7 milyar dolar ciro ile kapamıştık. Bu yıl inşallah 5 milyar doları geçeriz. Bunu krizi avantaja çevirerek sağladık.''
50 MİLYON YOLCU KAPASİTELİ YENİ HAVAALANI PROJESİ
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın Türkiye için 2023 yılına kadar 50 milyon yolcu taşıyan yeni bir hava alanından bahsettiğini ifade eden Kotil, “Şu anda İstanbul ve Antalya havaalanları 20 milyon civarında yolcu taşıyor. Bunların 50 milyon taşıma kapasitesi yok. Yani bir havaalanı gündeme gelecektir. 50 milyon yolcu ufukta göründüyse, bunun önemli bir kısmını biz taşıyacağız demektir. Bizim dünyada büyük havayolu olma vizyonu ve hedefimiz var'' dedi. Bakan Yıldırım'ın ayrıca 2023'e kadar Türkiye'nin uçak bakımından 8 milyar dolar gelir elde etme hedefi koyduğunu belirten Kotil, şunları kaydetti:
''Bu şu anda 1 milyar doların biraz altında. Bu hedeften heyecan duyuyorum. Çünkü uçak bakımında teknisyenin 1 saatlik çalışması 65 dolardır. Bir uçak bakıma girip çıktığı zaman 1 milyon dolar, motor bakıma girdiği zaman 2.5 milyon dolar masraf yapılır. Dolayısıyla katma değeri çok yüksek bir sektör. 8 milyar doların 6 milyar doları, Türkiye'de kalacak, Türkiye'de on binlerce teknisyen yetişecektir. Aynı zamanda Teknik A.Ş., yabancı bir ortakla uçak ve motor bakım merkezi kuruyor. Kasım ayında devreye girecek.''
Temel Kotil, İstanbul'un havacılık sektöründe konum olarak batı ve doğunun tam merkezinde yer aldığını vurgulayarak, ''İstanbul doğu-batı ayrımında bir köprüdür. Diğer ülkelerden, çok büyük uçukların dışındakiler Orta Doğu ve Orta Asya pazarına ulaşamıyor. Maliyet açısından biz bir uçakla 4 sefer yapana kadar, rakibimiz olan Körfez, Orta Asya veya Avrupa'daki bazı havayolları, ancak bir sefer yapabiliyor. Çünkü onların maliyetleri uzun uçuşlardan dolayı artıyor. Bundan dolayı Avrupa'ya çok kolay açılabiliyoruz. Bu da İstanbul'un bize verdiği bir avantaj'' dedi.
THY'nin giderlerinin yüzde 44'ünün TL üzerinden olduğunu, dolayısıyla bu paranın Türkiye'de kaldığını belirten Kotil, ''Yüzde 10 karımızı da eklersek, yüzde 54'lere ulaşıyor. Gelirimizin yüzde 65'i yurt dışındaki bilet satışlarımızdan, yüzde 40'ı da Avrupa'dan geliyor'' dedi.
HAVACILIK BATIDAN DOĞUYA KAYIYOR
Kotil, dünya havacılık sektörünün büyüklüğünün 425 milyar dolar olduğunu, buna yan sektörlerin de eklenmesi halinde 1 trilyon dolara geldiğini kaydederek, şöyle dedi:
“Bu paradan Türkiye, yüzde 1 civarında pay alıyor. Bunun yüzde 5'i gelmesi gerekiyor, gelebilir de. Dünyadaki bu pastanın büyük bölümünü Amerikalılar, sonra da Avrupalılar alıyor. Ama sektörün gelişmesi için Türkiye'de alt yapı çok müsait. Havacılık artık batıdan doğuya kayıyor. Batıdaki firmalar, artık kaliteli hizmet veremiyorlar. Bizim gelişmemizin dönemi geldi. Konum, insan kaynağı, yaklaşım ve üniversitelerdeki eğitim ideal. İleriki yıllarda sektörde iyi yerlere geleceğimize inanıyorum.''
haberturk.com