Atatürk Havalimanı’nda 27 Şubat günü gerçekleştirilecek 'Pilotlar Çalıştayı 2013' etkinliğinde, özlük hakları ile çalışma şartlarının yanı sıra pilotlar, kabin ekibi ve sık uçan yolcuların maruz kaldığı kozmik ışın tehlikesi de gündeme getirilecek.
Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi (FAA), pilotlar ve kabin memurlarının her yıl nükleer santrallerde çalışan işçilerden daha fazla radyasyona maruz kaldığını raporladı. Yine bilimsel bir tespitte; 11 bin metre yüksekte 4 saat yolculuk yapan bir kişinin vücudu röntgen filmi çekilmiş kadar radyasyon topluyor. Meslek gereği uzun yıllar söz konusu zararlı etkiye maruz kalan uçak personelleri arasında belirli kanser türleri daha sık görülüyor. Uçuşla ilgili yönetmeliklere göre, bir pilot ayda 110 saatin üzerinde uçması sakıncalı görülüyor. Güneş patlamalarıyla yoğunlaşan kozmik radyasyonun etkisi altında uzun yıllar çalışan pilot ve kabin ekiplerinde; kemik, testis, beyin, mesane, göğüs, kolon gibi kanserlerin görülme riski artıyor. Özellikle 10 bin metrenin üzerinde irtifaya çıkıldığında ışınların zararlı etkisi daha da yoğunlaşıyor.
Avrupa Ortak Havacılık Otoritesi (JAA) gibi kuruluşlar, kozmik radyasyon riski ile uçuş aletlerinden yayılan elektromanyetik dalgalar ve ışınların zararlarını önleyici tedbirler geliştirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor.
KOZMİK RADYASYON NEDİR?
Dünya, uzaydan gelen yüksek enerjili parçacıklarla sürekli olarak bombardımana maruz kalıyor. Güneşin aktif durumuna (güneş patlamalarına), yerin manyetik alanına ve yerküreden yüksekliğe (irtifa) bağlı olarak kozmik ışınların yoğunluğu değişiyor. Kozmik ışın yoğunluğu ekvatordan kutuplara gidildikçe artıyor. Böylece, insanların aldığı radyasyon, oranı da yükseliyor. Uçuş yüksekliğindeki kozmik ışın yoğunluğu, yer seviyesine oranla daha fazla olduğundan, uçakla yapılan seyahatlerde yer seviyelerine göre daha fazla kozmik ışına maruz kalınıyor. Uçuşlarda alınan radyasyon dozu, uçuş süresine, uçuş rotasına ve irtifaya (yüksekliğe) bağlı olarak değişim gösteriyor.
Seyfettin KOÇAK/Cihan