Grev hakları ellerinden alındığı için eylem yapan ve bu nedenle işten atılan THY emekçileri, iki aydır Atatürk Havalimanı Dış Hatlar girişinde direnişlerini sürdürüyor. Bu işçilerin büyük çoğunluğu kadın. Aslında grev hakkına en çok ihtiyacı olanlar da onlar. Çünkü onlar erkek egemen bir toplumun cinsiyetçi çalışma yaşamında, kadın oldukları için de baskı ve şiddete uğruyorlar.
Bu nedenle Hava-İş'in de içinde yer aldığı Sendikal Güç Birliği Kadın Koordinasyonu, diğer kadın örgütleri ve sol partilerden kadınlarla birlikte 4 Ağustos Cumartesi günü saat 17.00'de İstanbul Taksim'de bulunan THY satış bürosu önünde eylem yapacak. Havayolu emekçisi kadınlar, THY işçilerinin haklı direnişlerini desteklemek, kadınların beden ve emekleri üzerindeki cinsiyetçi baskılara dikkat çekmek isteyen tüm kadınları yanlarında olmaya davet ediyor.
İşten atılan havayolu emekçisi kadınlardan İstanbul'da Kabin Memuru Özlem Altıok ve Ankara Kabin Amiri Deniz Eralp ile, çalışırken yaşadıkları tüm bu cinsiyetçi baskıları, grev hakkının kendileri için önemini ve direnişlerini konuştuk.
TACİZE GÖZ YUMMAMIZ İSTENİYOR
"Bizler işe başlamadan önce 2 ay süren eğitimler görüyoruz. Eğitimlerde; yolcu eğer kartvizitini veriyorsa onu rencide etmemek için kartı almamızı istiyorlar. Yolcu rencide olmasın diye alıyoruz ama biz diğer yolculara karşı rencide oluyoruz. Bizim orada düştüğümüz durum düşünülmüyor bile. Yani yolcular bilet alırken bizleri de satın almış oluyorlar. Ücretsiz sınırsız içki servisi var. Zaten taciz olayları çok fazla olduğu için bizler fazla içki vermek istemiyoruz, ama vermek zorundayız, çünkü müşteri memnuniyeti önemli! İçkiyi vermesek bana içki vermiyor diye şikâyet ediyorlar. Versek sarhoş olup rahatsız edici hareketlerle karşılaşıyoruz, o zaman da şikayet ediyorlar ve sonuç olarak haklı olduğumuz halde bizden savunmamızı vermemiz isteniyor. Ama yaptığımız savunmalar her defasında yetersiz bulunarak sicilimize işleniyor.
RADYASYONDAN DOLAYI KANSERE AÇIĞIZ
Sağlık konusunda kadın hastalıklarıyla çok sık karşılaşıyoruz. Psikolojik rahatsızlıklar yaşıyoruz, regl dönemlerinde çok şiddetli ağrılar çekiyoruz. Uçuş hekimine gidiyoruz ve bizi ağrı kesici iğnelerle geçiştiriyorlar. Ama kurallara göre herhangi bir iğne yapıldığında uçuşu gerçekleştirmememiz lazım.
Radyasyondan dolayı kansere açık hale geliyoruz. Rahmi sarktığı için hamile kalamayan arkadaşlarımız da çok var. Hamile olduğumuzu öğrendiğimiz anda uçmak gibi bir zorunluluğumuz yok, yerde de çalışabiliyoruz ama maaşımız düşüyor. Maaş düştüğü için hamile olduğunu saklayan arkadaşlar var, bu da doğacak bebek için çok büyük risk. Radyasyon yüzünden otizmli olan çocuklarımız bile var.
ÖLÜM İÇİN BİLE İZİN VERMİYORLAR
Rapor alma gibi bir hakkımız var ama bizim rapor almamıza izin vermiyorlar. Rapor istediğimiz zamanlarda da sen işinde verimsizsin deyip atabiliyorlar bizi. Bizler buradaki doktora gitmek zorunda değiliz ama dışarıdan getirdiğimiz raporu kabul etmiyorlar. Yılda 7 tane mazeret izni kullanma hakkımız var ama kullandırtmıyorlar. Ölüm için izin istediğimizde bile izin vermiyorlar. Mesela ben bir uçuşa gittim geldim, dedemi yoğun bakıma kaldırmışlar, aynı hafta içinde dedem ölmüş ve ben cenazesine bile gidemedim.
1 KİLO FAZLA ÇIKMAMIZ YASAK
Şirkete ilk girerken belli ölçülerde olmak zorundayız bu erkek kadın farketmiyor. Yılda bir kere ölçüm yapıyorlar ve biz şirkete nasıl giriyorsak o ölçüleri korumak zorundayız. Eğer 1 kilo fazla çıkarsak ücretsiz 6 ay izin veriyorlar. 6 ayın sonunda eğer kilo vermişsek işe tekrar devam ediyoruz. Ama verememişsek hemen işten çıkartıyorlar. Ama buradaki koşullarda çok farklı hastalıklara yakalanan arkadaşlarımız var ve bizler çok ağır ilaçlar kullandığımız için ya kilo kaybediyoruz ya da aşırı kilo alıyoruz.
YAZ KIŞ AYNI KIYAFETİ GİYİYORUZ
Yaz kış aynı kıyafeti aynı ayakkabıyı giyiyoruz. Boyu 1.70'den yukarı ve 40 beden olan arkadaşlarımız pantolon giyebiliyor. Ama 40 bedenden fazlaysak mecbur etek giyiyoruz. Çünkü görsel olarak müşteriye güzel gözükmek zorundayız. Müşteri memnuniyeti için biz yaz kış aynı kıyafeti giyiyoruz. Burada dolaplarımız ya da soyunma odamız olmadığı için evimizden çıkıp havalimanına mecbur üniformayla geliyoruz. Kışın çok zor oluyor.
AKP GELDİ THY DEĞİŞTİ
Bizim istediğimiz yurtdışındaki meslektaşlarımızla aynı şartlarda çalışmak, onlar ayda kaç saat çalışıyorlarsa o kadar da dinleniyorlar. Bizler ise uçuşlardan sonra dinlenemiyoruz. Hani derler ya koskoca THY, ama artık değil işte. Önceden burada hepimizi mutluyduk, ta ki AKP gelene kadar. AKP geldi ve THY değişti. Sürekli uçak alıyor şirket ama eleman az, bu yüzden izin kullanamıyoruz, sürekli çalışıyoruz. Zaten buraya ayak uydurmadan önce ilk bir yıl bağışıklık sistemimiz çöküyor. Çünkü farklı ülkelere gidiyoruz, oraların hastalıklarına yakalıyoruz, çok yorgun oluyoruz, sürekli tacizlere maruz kaldığımız için sıkıntı stres yapıyoruz ve bu kadar sıkıntıların sonucunda da çeşitli sağlık problemleri yaşıyoruz.
DİRENİŞİMİZ SÜRECEK
Son olarak da şunu söylemek isterim ki sosyal hayatımız sıfır. Günlerce uçuşta oluyoruz, eve geldiğimizde uyumak, dinlenmek istiyoruz ama ailemizle de vakit geçirmemiz gerekiyor. Çocuklarımız mutsuz oluyor, çoğumuz eşinden boşanıyor. İşte tüm bu yaşadıklarımız nedeniyle grev hakkı bizim için elzem bir hak. Bu hakkımızı savunduğumuz için atıldık, ancak direnişimizi sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Pes etmeyeceğiz.
GİZEM UYSAL- ŞENGÜL MOR / Birgün