Unutulan havalimanı!
İstanbul'a her kar yağdığında Bilirim ki çocuklar çok sevinir... Bazı büyükler de öyle, Ben ise hüzünlenirim, İçime garip bir endişe çöker... Bu sefer de öyle oldu, Sabiha Gökçen'e giderken, Cumartesi akşamı, Arabayla kayıp döndüğüm için değildi hüznüm...
Atlattığım tehlike büyüktü tamam, Ama burası Türkiye'ydi...
Allah'tan Besmele ile çıkmıştım yola.
Sabiha Gökçen ikinci havalimanı olabilir mega kentin,
Onlarca uçak gidip gelebilir, Yurtiçine ve yurtdışına...
Binlerce kişi perişan olabilir havalimanı yolunda...
Ne gam!
O akşam bir 'Bakan' yoktu ki yolcu olan, Gidenlerin ya da gelenlerin arasında...
Havalimanı'na giden bir 'Bakan' olmayınca, Havalimanı'na 'bir bakan' da yoktu!
Sabiha Gökçen'e, E-5'den ve E-6'dan ulaşılan yollara,
Tuz ya da solüsyon dökülmemişti, Hiiiç...
Ve tek bir kar küreme aracı yoktu,
Sanki havalimanı yolu değil de,
Dağın başında gider gibiydik. Kurtlar ile ayılar,
Ha çıktı, ha çıkacak!
Bir tipi ki göz gözü görmüyor...
Yerde 30 santim kar, Hızımız sadece 30 kilometre...
Önümüzde kayıp çarpışan arabalar,
Feryat eden, zavallı insanlar,
Eğer tipinin arasından çıkıp da,
Önüme atlayan, Ve 'Duuuur' diye bağıran,
O iyi insan olmasa, Bizim de kaderimiz aynı olacaktı.
Zavallı insanlar, Kabahatleri İstanbul'da yaşamak...
Kabahatleri devlete güvenmek.
Eğer o akşam, Bir 'Sayın Bakan' olsaydı Kurtköy'de,
O yol açık olurdu.
Öyle değil mi Sayın Valim?
Öyle değil mi Sayın Topbaş?
'Afet Koordinasyon Merkezi'ymiş!
Hadi canım sizde,
Havalimanı yolunu unutan Merkez mi olur?
BİLAL ÖZCAN-Bugün