“Siz” beni sevmeyin
Sabah 07.10... Havaalanı...
Uzun bir kuyruk var. Hemen hemen her güvenlik kapısında hem de...
O gün “Kot kumlama işçileri”nin yasal hakları için çalışma komisyonu ile görüşmek amacıyla Ankara’ya TBMM’ye gidiyoruz. Bir gün öncesinde o kadar üşütmüşüm ki sesim çıkmıyor, başım ağrıyor. Saat sekiz uçağı olunca havaalanına gitmeyi hiç istemem. Daima müthiş bir karmaşa ve kalabalık olur. Son güvenlik kapısındaki kuyruk neredeyse ana giriş kapısından başlıyor. İnsan gözlerine inanamıyor. Uçaklardaki rötarlar, telefonda bağrışanlar, etrafta tartışanlar... Yine de gıdım gıdım ilerleyen sırada sabırla bekliyoruz. Ama o da ne? THY bankosuna valizini verenler sıranın neredeyse sonuna doğru gelip, kaynak yapıyorlar. Üstelik bir iki kişi de değil, bir öncekini gören aynı pişkin telaş ve tavırla hemen diğerinin peşine takılıyor. Önce belki bir yanlışlık vardır diye bakıyorum ama hayır. Uyanıklar arka arkaya sıraya kaynamaya devam ediyorlar.
Ve işte suratlarında o feci ifade!
Kötü kasaba kurnazı olmanın dayanılmaz mutluluğu! Üstelik saklamayarak tebessüm ediyorlar.
***
“Neden oradan sıraya giriyorsunuz, herkes dakikalardır bekliyor, sıranın sonuna geçin” diyorum dayanamayarak.
“Sana ne? Sen de arkama geç, boş ver” diyor adamlardan biri. Bir diğeri de akıl öğretiyor: “O sıra başka, bu sıra başka, görmüyor musun?”
“Ne demek yahu” diyorum, “Bir akıllı siz misiniz?”
“Tamam uzatma be, git polise şikayet et. Aha da görevli orada duruyor işte. O gelip müdahale etmiyorsa sana ne oluyor ki?”
Sabahın o saatinde zaten gözü yeni bir sorun daha göremez olmuş görevlilere sesleniyorum. Boş boş ve bıkkınlıkla bakıyorlar ilkin. Tekrar diğer adama dönüyorum, “Kardeşim senin kendi aklın, bilincin, sorumluluğun, ahlakın yok mu yahu, illa bir çoban, bir sopa mı gerek tepenize” diyorum.
“Sen benimle yüksek sesle konuşamazsın” diyor, “Senin o hakkın yok...”
Bunu yaparken de kendi bağırma hakkını kullanıyor ve ekliyor: “Hadi uzatma sabah sabah, git başımdan. Git, git polis çağır!”
Önündeki de arkasındaki kadınlı erkekli diğer pişkinler de arka çıkıyorlar. “Evet, evet git polis çağır. Gelmiş bize burada car car... Terbiyesiz...”
Sanki hakikaten başkasının hakkını yiyerek terbiyesizlik yapan benmişim gibi bir araba lafı da ben işitiyorum.
“Sizin gibiler, sizin gibi başkasıyla yaşamayı bilemeyenler yüzünden bu ülke bu hale geldi” diyorum öfkeyle.
“Tamam uzatma be, sus, artık canımı sıkma daha fazla” diyor adam.
Bende film kopuyor!
İclal Aydın’ın yazısının devamı için;
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=11.11.2007&Newsid=285766&Categoryid=4&wid=10