Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar
Abuzittincim, Bi kaç gün önce şöyle bi şey oldu. İstanbul Atatürk Havalimanı'nda, THY'nin Lüksemburg'a gidecek Boeingi, 222 no'lu körükten ayrılmak üzereyken uçağın yanına bi ambulans yanaştı ve içinden çıkan kişiler, kaptan pilotu alkol testine tabi tuttu. Zaman zaman böyle ani testler yapılırmış..
Test sonucu, kaptanın 0.2 promil üzerinde (sınır buymuş) alkol aldığı saptanmış, uçuştan alınmış.
Olay sabah saat 9 civarında geçiyor.
Kaptan kahvaltıyı viskiyle mi yaptı veya bi gece önceden biraz fazla içti de ondan mı nefesinde alkol bulundu bu belli değil. Ama THY yöneticileri medya üzerinden hemen "İşte biz uçuş emniyetine böyle önem veririz" imajını pompalamaya başladılar.
Kurallar neyse elbette bütün pilotlar veya sorumlu ekip buna uymaya mecburdur. Lakin, THY bu işi kendi içinde çözebilecekken neden böylesine deşifre etti?
Konuştuğum bi pilot arkadaşım da "..kaptan daha ekip odasındayken alkol kontrolü için hekime yönlendirilebilirdi..
Öyle ambulanslara filan hiç gerek yoktu" dedi.
Belki de pilot kokpite gelmeden önce bi bardak portakal suyu içti veya içinde alkol bulunan bi ilaçla boğaz gargarası yaptı? Bunlar 0.2'nin üzerinde değerler gösterebilir. Veya bazıları vardır dört duble içer, 50 metre sonra trafik polisi çevirdiğinde, 0.50 promilin altında çıkabilir. Yani bu insandan insana da değişebilen bi değer. Mutlaka kan testinin de yapılması lazım.
Burada durum ne, şahsen bilemiyorum.
Yukarda da yazdım, ne olursa olsun pilotun yaptığı yanlış..
İki mandalina bile yese başına gelebilecekleri bilmeliydi. Cezası neyse çeksin. Fakat pilota yapılan afişe işlemi de yanlış, bana göre kasıtlı! Tek kanal tv devrinde program yaparken insanlar bizleri merak edip tanışmak isterlerdi.. Pilotlar da dahil..
Ondan, o devirlerde kokpitte misafir olarak çok uçtum. Kokpitte ben de pilotlar da birer tek içerdik. Ben zaten uçaktan korktuğumdan ver şişeyi Ankara- İstanbul arası bitireyim.
İki duble viskinin uçak düşürdüğünü hiç duymadım. Sen duydun mu Abuzitincim?.
Zaten içmeden, o merete binilip binlerce metre havaya tırmanılamaz.
Hele şimşeklerin peşpeşe çaktığı, uçağın beşik gibi sallandığı türbülanslı havalarda.. Yanlış anlama bütün pilotlar veya kabin memurları alkol kullanır demiyorum. Hatta bu devirde çoğu, uçağı otomatiğe bağlayıp namazlarını kaçırmıyor da olabilirler..
Eğer mesele gerçekten uçuş emniyeti ve THY yöneticileri bunda samimiyse, Air Transport Association'un 2013 yılı raporunu ciddi biçimde incelesinler. Yolcu uçak şirketlerinin uçuş emniyetiyle ilgili bi rapor. Bunu 7 yıldız üzerinden yapıyorlar. Quantas birinci. Onu, Air New Zellanda, All Nippon, Cathay Pacific izliyor.. Ve liste uzayıp gidiyor. THY, 7 yıldız üzerinden 6 yıldız almış. Hiç de fena değil! Ama uçuş emniyeti açısından, önünde 137 havayolu daha var.
Yazıyla: yüz otuz yedi!
Ayrıca ben, Airsafe.com'un derecelendirmesini daha teknik bulurum ki orada THY çok daha "sakar" pozisyonda.
THY'nin yöneticileri pilotlarla uğraşmayı bırakmalı. Onların içtiği tek kadeh viski üzerinden, anti alkol reklamı yapacaklarına, uçuş emniyetini gerçekten yüksek standartlara taşıyacak önlemlere kafa yormalılar.
Mesela, yorgun pilotlar, üzerlerindeki baskıdan dolayı moralsiz pilotlar.. Yorgun uçuş ekipleri..
Ve bakımı, yetersiz teknik adamlara teslim edilen artık iyice yorgun düşmüş uçaklar..
Bilmem anlatabildim mi Abuzittincim.
Münasip yerlerinden öperim.