HENÜZ VAKİT VARKEN…
İstanbul için öngörülen yeni havalimanı projesinin ihale aşamalarının tamamlanmasına rağmen halen zihinlerdeki soru işaretlerinin ortadan kalkmadığı bir gerçek. Konunun bilimsel analizlerinin yanında, etiksel durumu de henüz tartışılabilmiş değil ne yazık ki. Çevresel Etkilerin değerlendirilmesine yönelik bir ÇED raporu olmasına karşın, yine de bu projeye ait çalışmanın sürdürülmeye devam etmesini anlamak zor.
Bu arada hatırlatmakta fayda vardır ki, Çevresel Etki Değerlendirilmesi başlığı ile yayınlamış bir Yönetmelik (2008/26939) bu türden konular hakkında yeterli hukuki prosedürü ve bilgiyi sunuyor. Yeni havalimanı için ön görülen ÇED raporunun dikkate alınmayışı gibi bu Yönetmeliğin de incelenmediğini sanıyorum. Çünkü bu hukuksal metne göre, bir projenin olumlu ya da olumsuz etkilerinin mutlaka her yönüyle değerlendirilmesi gerekiyor. Yine aynı Yönetmelikte uygulanması düşünülen proje hakkında halkın bilgilendirilmesine ilişkin bir madde de yer almakta. Her ne kadar burada ifade edilen halk ifadesinin, projenin yapılacağı bölgede yaşayan insan topluluğunu kapsadığı açıklansa da, yeni havalimanının tüm İstanbulluların yaşamını ilgilendireceği göz önüne alındığında, bu bilgilendirmenin İstanbul halkının geneline yayılması gerektiği ortadadır.
Bazı havacılık sitelerinin tartışma platformlarında mevcut Atatürk Havalimanının yenileştirilmesi ve genişletilmesi üzerine hazırlanmış yazıları incelediğimde aklın yolunun tek olduğu kanısına bir kez daha inandım. İstanbul merkezine bu kadar yakın konumda olan ve başarı grafiği yüksek bir havalimanını iptal etmek gerçekçi midir?
Her yeniliğe karşı olmak değildir burada aktarmak istediğim. Sadece ÇED raporu gibi bilimsel gerçeklere dayandırılmış bir belgenin neden dikkate alınmadığını merak ediyorum. Atatürk Havalimanını rehabilite edecek bir proje hazırlamadan, bunu kamuoyu ile paylaşmadan, yeni ve çok daha büyük bir havalimanı projesine insanların zihnini yönlendirmek tuhaf ve etik geçerliliği sorgulanan bir durum.
Atalarımızdan miras kalan İstanbul kentinin ne hale geldiğini, beton yığınlarına teslim edildiğini üzülerek görüyoruz. Yeni bir yanlışın daha oluşmaması adına yeni havalimanı projesinin yeniden ele alınarak ÇED raporu doğrultusunda tekrar incelenmesi gerektiği kanısındayım.
Çevreye göstereceğimiz biyoetik hassasiyet açısından ele aldığımızda bu denli büyük bir projenin etkileri ve sonuçları, getirileri ve vereceği zararları sadece kağıt üzerinde kalmadan net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Gelecekte bu proje hayata geçtiğinde bir hatanın yapıldığını fark etmemek için bu denli ince bir eleme içinde olmak çok doğaldır.
Vicdan sahibi bir insan, akademisyen ve etikçi olarak, doğrunun bulunması için farklı bakış açılarına yer veren anlayışları her zaman destekliyorum. Yetkililerden ricam, lütfen Atatürk Havalimanı için çevresindeki alanları da hesaba katarak bir iyileştirme projesi hazırlasınlar ve bunun da tartışmaya açsınlar. O zaman konu üzerindeki farkları, doğru veya yanlış kısımları görmek daha da kolaylaşacaktır. Henüz vakit varken bunu yapmak önemlidir diye düşünüyorum.
Doç. Dr. Çağatay Üstün
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı