* Sizin için 'Gözü kara pilot' deniyor...
'Gözü kara, ölümle dans eden adam...' Yürümek için yaratılan insanlar uçtuğu zaman onlara lakap yakıştırılıyor. Soyadım Koltuk, o yüzden 'kelle koltuk' diyenler de var.
* Ama bu lakaplar durduk yerde söylenmiyor, öyle değil mi?
521 tane uçağın deneme uçuşunu yaptığım için bu lakaplar uygun görüldü. Türk pilotu gözü kara olacak tabii ki. Bilgili olursa gözünün karalığı önemli değil. Bilgisiz gözü karalık, cehalettir.
* Ama F 104 ile gövde inişi de yapmışsınız...
Bandırma'nın kurtuluşundaydı. Uçağın sol iniş takımı yoktu. Bunun yasağı var, kitabında 'inilmez' diyor. Komutanım Cumhur Asbaruk Paşa, İnme' dedi. Ben bir gayret ettim. Çorbayı akşam evde içeceğim' dedim.
DOKTOR OLMAK İSTEDİM'
* Uçağı terk etme şansınız yok muydu?
Atlarsam hastanelere gidiyoruz, 28 gün uçuştan men oluyoruz. Tekrar muayenelere giriyoruz. Gözüm onları yemedi, belki de ondan 'gözü kara' diyorlar. Denemelerini yaparak indirdim uçağı. O uçağı da 27 gün sonra test ederek uçurdum.
* Pilot olmak her erkek çocuğunun hayalidir. Sizin pilotluk maceranız nasıl başladı?
Benim çocukluk hayalim değildi pilotluk. Ben doktor olmayı düşünüyordum. İstanbul Tıp Fakültesi'ni kazandım ama gidemedim. O sırada babam da karacı bir askerdi. Hava Harp Okulu İstanbul'a gelmişti. Ben de İstanbul'a gittim. Yani benim küçüklük idealim değildi. Sonradan hayat sürükledi.
İNSAN SEVDİĞİ İŞİ YAPARSA BAŞARIR'
* Ailede askerler var ama kızınız Zeynep Koltuk oyuncu oldu. Bunu nasıl karşıladınız?
Çok normal karşıladım. Çünkü insanların sevdiği işi yapması gerektiğine inanıyorum. Yani; "Ben şunu yaptım, kızım doktor, oğlum mühendis olsun" diye düşünmedim hiç. İnsanlar sevdiği işi yaparlarsa, başarının yarısını elde etmiş oluyor.
* Kızınız hep oyuncu olmayı mı hedeflemişti?
Kızım İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. Bilkent Üniversitesi mezunu. İngilizcesi süper, notları da çok iyiydi. Ama iş bulamadı. Sonra TRT'de 'Bir Başka Ankara' diye bir program sunmaya başladı. Oradan da dizi oyunculuğuna geçti. Tamamen tesadüf eseri oyuncu oldu. Ama işini çok seviyor.
* Ticaretle uğraştınız. Ama bir yerde 'Ticaret yapmak, F16 uçurmaktan zor' demişsiniz...
Doğru, aynen böyle söyledim.
* Neden?
F16 uçurmak; dürüst ve bilgisi yerinde bir adamın, tayyare elindeyse en iyi şekilde yapabileceği bir iş. Ama ticaret öyle değil ki! Buzda kayıyorsun, millet suya yazı yazıyor, dürüstlük yok. Böyle bir ortamda ticaret yapmak mı kolay, uçmak mı kolay?
* Uçmak herhalde...
Uçmak; sadece belli bir mantığı olan ve mantığı tamamen ilme dayanan bir şey. Ama ticaret hiçbir tarafı bilinmeyen bir durum. Ben de artık ticaret uzmanı bir arkadaşımla yola çıkıyorum. Selim benim yeni ortağım. O ticareti, ben de uçmayı biliyorum. İkimiz ortak bir iş yapıyoruz.
'ASKERİ OLARAK ÇOK GÜÇLÜYÜZ'
* Peki, TAI'deki göreviniz devam ediyor mu?
Türk Havacılık ve Uzay Sanayi'dir TAI'nin açılımı. Bir süre önce oradaki görevimden ayrıldım.
* F16'lar dünyanın en gelişmiş 3. nesil savaş uçakları olarak nitelendiriliyor. Türkiye de bu konuda oldukça başarılı. Sizin bu başarıdaki payınız nedir?
Benim oradaki başarım bir dünya rekorudur. 521 tane uçuşu pilot hatası olmadan, mükemmel bir şekilde tamamladım. 521 tane uçağı kazasız, kırımsız uçuran başka hiçbir pilot yok dünyada. Burada mütevazı olmaya gerek yok.
* Kaç yıl çalıştınız TAI'de?
Kendimi çok zorladım, profesyonelce davranıp 20 sene çalıştım. A'dan Z'ye minimumdan maksimuma, irtifa olarak en düşük seviyeden en yüksek seviyeye bin 42 defa uçtum. İlmine, kitabına uygun olarak hatasız tamamladığım için şirkete kârım da çok fazla. Bir de uçakları çok kısa zamanda bitirdiğim için zaman tasarrufu da yaptırdım.
* Türk havacılığının askeri alandaki gücünü ele alırsak, uçak sayısı ve pilot açısından nasıl değerlendirirsiniz ülkemiz havacılığını?
En mükemmel seviyeye ulaştık. Zaten Türkiye'nin sözlerini kabul ettirmesi, silahlarını kuvvetlendirip görevini yapacak duruma gelmesinden dolayıdır. Gücünü tamamladı. Sınırlarımıza bakarsanız hepsinden iyiyiz. Yukarıda bir tek Rusya var. İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan'a baktığımız zaman mükemmel bir seviyedeyiz.
* Peki, sizce Türkiye'de havacılığa gereken önem veriliyor mu?
Vermeye çalışıyoruz. Ancak mühim olan, havacılığın kendi bünyesinde özgün havacılığa geçmektir. TAI'nin görevi budur aslında. Kendi tipini ve kendi ürününü bulması gerekiyor, zaten bulmaya da çalışıyor. Ama havacılığa şu ana kadar gereken önem verilmedi.
'UÇMAK BİR YAŞAM BİÇİMİDİR'
* Pilot olmak isteyenlere önerileriniz neler?
Pilot kendine çok iyi bakmalı. Bedenen ve ruhen sağlıklı olmalı. Uçmak bir yaşam biçimi. Aklı başı yerinde olan ve bu işi seven herkes yapabilir. Ben de doğuştan pilot değilim, eğitimini aldım. Ancak bir insan bu işi seviyorsa yapsın, sevmiyorsa bu eziyetler çekilmez.
Kıbrıs'ta savaştı
Emekli Binbaşı Şener Koltuk, 1974 yılında Kıbrıs'ta savaştı. Orada kullandığı uçağın kolunu hâlâ saklıyor.
* İlk F16'yı uçurmak nasıl bir histi?
O uçak bizim işçimizle yapıldı, bizim mühendisimizle yapıldı. Yani her şeyiyle bizdik. Yüzde 92'ye kadar geldik o uçaklarla biz. Bir tek burundaki kokpit kısmı hazır geliyordu. Kanat, gövde, orta gövde, arka kısmını burada yapıyorduk. Kendi insanımızın yaptığı uçağın test pilotu olmak insanı gururlandırıyor.
HERKES STRESE GİRDİ
* 'İlk' olduğu için bir stres yaşadınız mı?
Vallahi herkes strese girdi, fabrikanın çalışanları strese girdi, ben girmedim. Çünkü hem onlara hem de kendi tecrübeme güvenim ve inancım vardı.
* F16'dan önce hangi uçaklarla uçuyordunuz?
Hava Kuvvetlerinde F104'le uçuyordum. 1974'te F100'le Kıbrıs Savaşı'na girdim. Kıbrıs gazisiyim. Ardından TAI'de F16'yla uçtum. Birçok farklı ülkenin F16'larının test uçuşunu yaptım.
Türkiye'nin tek test pilotu
Şener Koltuk'tan sonra henüz bir test pilotu yetiştirilmedi.
Tam 521 adet F16'nın test uçuşunu yaparak dünyada bir rekora imza atan Şener Koltuk, Amerika'dan iş teklifi de almış. Üstelik ayda 12 bin dolar maaş önerilmiş. Ancak Şener Koltuk, memleketinin gökyüzünden asla vazgeçmemiş. TAI'de 20 yıl çalıştıktan sonra işinden ayrılan Koltuk'un ardından henüz bir test pilotu yetiştirilmemiş. 'Kelle koltuk' lakaplı emekli pilot, ne ülkesinden ne de mesleğinden umudu hiç kesmemiş...
Nilgün K. Tahmaz-Takvim