İşte Gökkuşağı Hareketi’nin aralık bülteni:
“İŞÇİ KIYIMINA "YENİ GEREKÇE": "İSTİHDAM FAZLALIĞI!"
Çoğumuz hatırlarız, iki yıl kadar önce çeşitli birimlerden arkadaşlarımız İstanbul'dan diğer kentlere sürgün edildiler. Bunu kabul etmeyenler, en verimli dönemlerinde işten çıkarıldı. Çoğu arkadaşımız Bursa, Çanakkale, Uşak, Çorlu, Tokat gibi açılan yeni hatlar için, çocuklarını okullarından alıp yollara düştüler. Kimileri de ailelerinden uzakta çalışmayı kabul etmek zorunda kaldı. Şimdi de THY yönetimi bu kentlerde "istihdam fazlalığı" olduğu ve artık onlara ihtiyacı olmadığı gerekçesiyle arkadaşlarımızı işten çıkarıyor. Oysa çıkarılan arkadaşların yerine, iş yoğunluğu sürdüğü için geçici görevle İstanbul'dan yeni elemanlar gönderiyor, hatta yeni işçiler bile alıyor. O halde, daha önce tayin ettiği gibi eski görevlerine geri döndürmek yerine kendi işçilerine bu düşmanlığı neden yapıyor?
Sendikamız Hava İş'in "Beyaz bir sayfa açtık" diyerek imzaladığı son toplu İş sözleşmesinden bu yana Kaptan, Kabin Memuru, Teknisyen, Yer İşletme ve diğer birimlerden yüzlerce arkadaşımız işten çıkarıldı. Hava-İş ise olanlara seyirci kalarak görevini yapmıyor. Sendikacılar rahat koltuklarında otururken bedeli hep işçiler ödüyor. İşten atılıp sendikaya giden işçilerin aldığı cevap "Yapılacak bir şey yok!" oluyor. Arkadaşlarımız %10 ve daha fazla oranlarda ücretlerle davalara bakan sendika avukatına yönlendiriliyor.
Bizler de Gökkuşağı Hareketi olarak, artık bir haber bile yapılmayan ve olağan hale getirilmek istenen bu uygulamayı işten atılan arkadaşlarımızla Taksim Satış Ofisi önünde protesto ederek kamuoyuna duyurduk. Ancak bundan sonra, kerhen bir açıklama yapan Hava-İş'in, Türk-İş'ten talep ettiği mücadeleci sendikacılığı, attığı nutuklarla değil kendisi harekete geçerek göstermesi gerekmiyor mu?
THY'DE İSTİHDAM FAZLALIĞI DEĞİL, EKSİKLİĞİ VAR...
Büyümeye devam eden THY ve bağlı kuruluşlarda istihdam fazlalığı değil tam tersi, eksikliği vardır. Bu yönetim THY'yi devraldığından bu güne kadar 5 binin üzerinde işçinin işten atılması bir skandal değil midir? Hastalanan ve birkaç gün rapor alanlar bile "verimli olmadığı" iddiasıyla, "performans düşüklüğü" gerekçesiyle işten atılıyor. Hasta olmak bir suç mudur? İşine devam edenler de savunmalar, sürgünler, baskılar altında, endişe içinde çalışıyor. THY ve bağlı birimlerde kurum kültürü ve aidiyet duygusu böylece yok oluyor. Basına yansıyan her problemin altında THY yönetiminin yarattığı bu temel sorun yatmaktadır. Bu da, ülkemizde iktidarın çalışma hayatına dayattığı emek karşıtı politikaların bir parçasıdır.
YENİ TİS SÜRECİ BAŞLIYOR...
THY yönetiminin itirazıyla mahkemelerde ertelenen toplu sözleşme süreci bir yıl gecikmeyle başlıyor. Sendikamız yeni dönemle ilgili bir anket yapmaya başlasa da stratejisini, "Sosyal ve idari hakların geliştirilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve reel ücret kayıplarının ortadan kaldırılması" olarak belirlemiş! "Bu 3 temel noktayı eşit alarak süreci yürüteceklerini" duyurdular! Oysa şimdiye kadar yapılan bütün anketlerde işçilerin temel talebinin İŞ GÜVENCESİ olduğunu çok iyi biliyorlar. İşçiler her şeyden önce işten atılma korkusunun ortadan kaldırılmasını istiyor. Sendikanın da stratejisini bu temele oturtması gerekmez miydi?
TEMEL TALEP İŞ GÜVENCESİ...
Bu dönemin de temel talebi kuşkusuz iş güvencesidir. Bu nedenle geçen dönem TİS metnine bizzat sendika teklifiyle yazdırılan ve işten atılmaların önünü açan, hatta bunun kanıksanmasına neden olan "ikale sözleşmesi" gibi maddeler kaldırılmalıdır. Sendikaların görevi, sürgünleri işverenin bir hakkıymış gibi olağan gösterecek maddeler üretmek değil, bunlara engel olacak örgütlülüğü kurmaktır. İşten atılmalara topluca yanıtlar vererek bunun önünü kesecek bir sendikal mücadele çizgisi izlenmelidir. Grev nedeni olacak en temel sorun budur.
TİS SÜRECİNDE YAPACAKLARIMIZ...
Her dönemde işveren ve sendika yönetimi adeta bir çadır tiyatrosu oynarken esas aktör işçi kitlesini figüran ordusu olarak gördüler. Artık bu oyunun seyircisi de, figüranı da olmak istemiyoruz. TİS öncesi artırılarak sürdürülen işten atılmalar sürgünler kaderimiz değildir. Yeni TİS sürecini bu nedenle çok iyi değerlendirmeliyiz.
Öncelikle katılımımızla anketleri göstermelik olmaktan çıkarmalı, taleplerimizi dile getirmeliyiz. Bu taleplerin taslak metne yansıtıldığını ve masada savunulduğunu mutlaka izlemeli ve denetlemeliyiz. Sendika yöneticilerinin her dönem yaptıkları gibi, görüşmeleri belirli bir aşamaya kadar sözde "işçilere açık" yapıp sonra gizli kapılar ardında pazarlıklarla bağıtlama oyununu bozmalıyız. Gökkuşağı Hareketi bu süreci de yakından izleyerek bülten ve bildirilerle bütün arkadaşları bilgilendirmeye çalışacaktır. Hava İş Sendikası yönetimi ve THY işvereni tarafından açılan beyaz sayfaların bedelini artık işçiler ödememelidir...
Tabanın birlikteliği ve dayanışması her türlü oyunu bozacak en büyük güçtür. İşten atılma korkusuyla herkesin sinip susacağını sananlar yanılıyorlar. Dayanışmamızı bu dönemde de artırarak sürdüreceğiz. THY işçileri sessizce izlese de her şeyin farkındadır. Günü zamanı geldiğinde de gereken cevabı, işverene de sendika patronlarına da verecektir...
GÖKKUŞAĞI HAREKETİ
YAŞASIN SINIF ve ALIN AKLIĞI KARDEŞLİĞİMİZ”