ANILAR
Meral Döşemeciler'in yine olağanüstü nostaljik blok yazısını okuyunca havacılığım depreşti. Nermin Şen benim DC 9’da kabin amirimdi. Nevinciğimle de sosyal işlerde epey anımız var. Çocuklarımız sınıf arkadaşıydı. Ben evrimimi tamamlayıp THY'den kopartılınca başka bir iş alemine akmak zorunda kaldım. İş yaşamım değişik sektörlerde 12 yıl daha sürdü. Sıfırdan bir hayat yarattım yani… Öylesine nefes nefese yaşamak zorunda kaldım ki, uçuşa dair anılarıma dönmeye hiç fırsatım olmadı zira TASSA olarak son anılarımız, çok ama çok kötü, toplumun boyun eğme biçimi nobran ve ülkenin hukuksuzluk batağı o günlerden belli… Sebep sonuç ilişkisine bakınca zaten bu kötü günler hiç de sürpriz değil. Hafızam ancak bir ceviz ağacının altına eleği asıp soluklandığımda ortaya dökülüyor. Hesaplar kapanmış olduğu için de en çok güldüğüm anlar aklına geliyor. Mesela Nurcan Yaşat'la Ruhan Orta'nın skeçleri… Biri Ali Kaptan olurdu, biri Feryal Hanım, törenler yapılırdı… Onlar şimdi nerelerde?
Benim ekiplerim genelde en çok gülen-güldürenlerden oluştuğu için, Feryal Dil, Fatma İpsala, Nigar Özküçük üçlüsünü uçak parodilerini unutmam imkansız… İş aşırı, emek yoğun ve ekip bir kader birliği kompozisyonu olduğundan, paylaşımlarımız da candan ve marjinaldi. Normal hayatlarda olmayacak kadar şeffaf ilişkiler kurabiliyorduk. Dayanışma şaşmıyordu. Hiç bir sektörde olamayacağınız kadar içli dışlı paylaşımlar havacılığın sosu gibi, diğerlerinden sizi ayırıyor… Elbette çekememezlik, mobbing, karalama, kapris, çıkar çatışmaları da eksik olmazdı. Onlar bile vahim neticeler doğurmadan geçer gider, iz bırakmazdı.
Tireli Antalya yatıdayız. Kaptan Turan Türker… Ve işte hafıza!.. Kankasının adını hatırlayamadım, yanında... Bluejeanlerle gelmişiz zira doğada da gezeceğiz… Akşam olunca Antalya'nın ünlü mekanlarından birine gittik ama kılık kıyafet ser sefil. O kadar eğleniyoruz ki, bir ara piyanist istediğimiz parçayı bilemedi. Ben piyanonun başına geçtim. Kaptan da kaptı mikrofonu… “Kimbilir, kimbilir” diye resmen servis yapıyoruz ki, lokalin kapısı açıldı. Yatıya o gün gelen ekip, hemi de küllüm işletme, Uçuş İşletme Başkanı Vahdet Gündüz, Kabin Hizmetleri Müdiresi Meral Döşemeciler ekip halinde sökün etmez mi! Ben kaptanıma işaret ediyorum fazla masaların arasında dolanmasın diye… Ama biz tam yakalanmışız. Gelenler pür tuvalet, bizler dökülüyoruz. Tam bohemiz yani… Ne mi yaptılar? Hiç bozuntuya vermediler. Sevgili Meral Döşemeciler uzattığımız mikrofona “Seni uzaktan sevmek” diye bir başladı. Böyle güzel ses olur mu? Salon inliyor. Şarkı zaten fenomen… Vahdet Kaptan elbette içinden homurdanmıştır. “Şunlara bak yahu, bizleri burada rezil ediyorlar, hostes geçmiş piyanoya, kaptan konsomasyonda” demiştir ama bize hiç belli etmediler…
İşte böyle hoş bir yönetim anlayışı vardı. Keşke eski hosteslerin anılarını toplayacak bir çalışma olsa. Neler neler akar.