Fil, cüssesinin büyüklüğünden olsa gerek, insanların onu fark etmemiş olmasının aslında mümkün olmayacağını ve bu iri cüssesine rağmen halen varlığını kabul etmeyenlere karşı “metaforlarda” kullanılır.
Bu konuda en çok bilinen metaforlardan bir tanesi “Odadaki Fil” dir.
“The elephant in the room” ifadesi İngilizcede, herkesin bildiği veya aşikar olan ancak en azından bazılarını rahatsız ettiği ve kişisel, sosyal veya politik olarak utanç verici, tartışmalı, kışkırtıcı veya tehlikeli olduğu için kimsenin bahsetmediği veya tartışmak istemediği önemli veya büyük bir konuyu, soruyu veya tartışmalı meseleyi ifade eden mecazi bir deyimdir. Metaforik fil, insanların hakkında konuşmak istemediği bariz bir sorunu veya zor bir durumu temsil eder.
Pilot yorgunluğu (Fatigue) da yıllardır sivil havacılık sektörümüzün oturma odasına yerleşmiş ancak kimsenin görmek istemediği, hatta varlığını kabul etmediği bir “Fil”dir.
Fil konusunda kullanılan metaforlar veya “kıssadan hisse” örnekleri bununla da bitmiyor.
Özellikle Pilot Yorgunluğu konusunu ele alıp, aslında pilotları yorgun filan olmadığını söyleyenler veya aşağıda anlatılan örnekten dolayı yorgunluğu diğer meslektaşları gibi kendisine verilmiş özel haklar, şirketteki pozisyonu, seçili roster, en kolay uçuşlar, uçak tipi kolay destinasyonlar ve uçuş sıklığı gibi nedenlerden dolayı pilot yorgunluğunu yaşamayan ilgili şirketin yönetiminde zaman zaman uçuş yapan pilotlar, pilotların sorunlarını çözmek amacıyla dernek yönetimine seçilmiş yöneticilerin sık sık uçmaması gibi bir çok nedenlerden dolayı “Pilot Yorgunluğunu” bilmeyenler için harika bir hikaye vardır:
Bir grup kör adam, kasabaya fil adı verilen garip bir hayvanın getirildiğini duyar, ancak hiçbiri onun şeklini ve biçimini bilmez. Fil üzerine konuşmalar artınca: “Onu dokunarak incelemeli ve tanımalıyız, ki bunu yapabiliyoruz”. Böylece onu aramaya koyulurlar ve bulduklarında da el yordamıyla onu yoklarlar.
Elini filin gövdesine koyan ilk kişi, “Bu varlık kalın bir yılana benziyor” der. Elini kulağına götüren bir başkasına göre bu bir çeşit yelpazeye benzemektedir. Elini bacağına koyan bir başkası ise, filin ağaç gövdesi gibi bir sütun olduğunu söyler. Elini filin yan tarafına koyan kör adam, filin “bir duvar” olduğunu söyler. Kuyruğunu hisseden bir başkası, onu bir ip olarak tanımlar. Sonuncusu ise filin dişine dokunur ve filin sert, pürüzsüz ve mızrak gibi bir şey olduğunu söyler.
Bu hikayenin farklı versiyonlarında, kör adamlar daha sonra aralarındaki anlaşmazlığı fark eder, diğerlerinin doğruyu söylemediğinden şüphelenir ve kavgaya tutuşurlar. Hikayeler ayrıca filin vücut parçalarının nasıl tarif edildiği, çatışmanın ne kadar şiddetli olduğu ve adamlar arasındaki çatışmanın ve bakış açılarının nasıl çözüldüğü (ya da çözülüp çözülmediği) konusunda da farklılık gösterir. Bazı versiyonlarda, konuşmayı bırakıp birbirlerini dinlemeye başlarlar ve filin tamamını “görmek” için iş birliği yaparlar.
Bir diğerinde ise, gören bir adam benzetmeye girer ve filin tamamını çeşitli bakış açılarından tarif eder, kör adamlar daha sonra hepsinin kısmen doğru ve kısmen yanlış olduğunu öğrenirler. Kişinin öznel deneyimi doğru olsa da gerçeğin bütünü olmayabilir.
Bu hikaye (Kıssa), bir dizi gerçeği ve yanılgıyı göstermek için kullanılmıştır; genel olarak kıssa, kişinin öznel deneyiminin doğru olabileceğini, ancak bu tür bir deneyimin, diğer gerçekleri veya gerçeğin bütünlüğünü hesaba katmadaki başarısızlığı nedeniyle doğal olarak sınırlı olduğunu ima eder. Kıssa çeşitli zamanlarda hakikatin göreceliği, belirsizliği ya da ifade edilemez doğası, birbiriyle çelişen teorilerin olduğu alanlarda uzmanların davranışları, daha derin bir anlayışa duyulan ihtiyaç ve aynı gözlem nesnesi üzerindeki farklı bakış açılarına duyulan ihtiyaç hakkında fikir vermiştir.
Bu örneklerdeki Fil’in “pilot yorgunluğu” olduğu gerçeğinden yola çıkarsak bu örnekte file sadece kısmi olarak dokunup (hatta hiç dokunmadan) fikir yürüten veya (yorgunluğun varlığını kabul etmeyen) körler sizce kimler olabilir?