Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, yaptırım ve ceza uygulamalarında sadece kurumsal sorumluluğu değil, bireysel sorumluluğu da dikkate alan bir sisteme geçmek istediklerini söyledi.
Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA) ve Türkiye Havayolu Pilotları Vakfı tarafından düzenlenen ''1. Pilotlar Çalıştayı'' İstanbul'da başladı. Titanic Port Otel'de düzenlenen çalıştayın açılışında konuşan Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, sivil havacılık sektörünün en temel ve vazgeçilmez unsurunun pilotlar olduğunu vurguladı.
Türk sivil havacılık sektöründe son yıllarda önemli mesafeler alındığını kaydeden Ekşi, 2003 yılında 20 milyon olan yolcu sayısının 100 milyona çıktığını ve bu sayının, 2025 yılına kadar yılda ortalama yüzde 10 büyüme ile devam etmesinin öngörüldüğünü ifade etti.
PİLOT İHTİYACI
Ekşi, Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli olan veya ayrılanlar da dahil olmak üzere Türkiye'de yılda yaklaşık 500 pilot yetiştirildiğini ve lisanslandırıldığını belirterek, bugün itibarıyla ülkede lisanslı pilot sayısının 8 bine ulaştığını, havayolu işletmelerinde görevli pilot sayısının da 4 bin civarında olduğunu söyledi.
Sivil havacılıktaki büyümeye paralele olarak, pilot ihtiyacının da gündeme geldiğini kaydeden Ekşi, büyüyen sektöre yerli kaynakların ilk aşamada yetersiz kaldığını ve yabancı pilotlarla ihtiyacın giderildiğini dile getirdi.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü olarak havayolu işletmeleri tarafından istihdam edilecek pilotların seçimi esnasında, yerli pilotlara öncelik verilmesi görüşünde olduklarını anlatan Ekşi, bunun, sektörün sürdürülebilir büyümesi açısından da gerekli olduğuna dikkat çekti.
BİREYSEL SORUMLULUK VURGUSU
Yürürlükte olan mevzuata uyulması, uçuş planlamasının belirlenen standartlara uygun ve uçuş emniyetinin gereklerini yerine getirecek şekilde yapılmasının hayati önem taşıdığını vurgulayan Ekşi, şöyle dedi:
''Bu konuda pilotlarımızın kişisel olarak sorumluluklarının bulunduğunu, uyumsuzluk halinde ise kişisel olarak sorumlu olacaklarının da bilinmesi gerekmektedir. Dün taslağını sektöre gönderdik. Sadece kurumsal sorumluluk değil, bireysel sorumluluğu da dikkate alan yaptırım ve ceza uygulamalarını yayınladık. Sivil toplum kuruluşlarından, bu taslak yönetmeliğimize katkı yapmalarını bekliyoruz. Burada temel amacımız, sadece şirketlerin sorumlu olduğu hava emniyeti kültüründen bireysel sorumlulukların daha ön plana çıktığı bir sisteme geçiş yapmak istiyoruz.''
YABANCI DİL BİLGİSİ YETERSİZLİĞİ
Bilel Ekşi, bir diğer önemli konunun da pilotlardaki İngilizce yeterliliği olduğunu belirterek, 5 Mart 2008 tarihinden sonra, lisans alan pilotların, dil yeterliliği sınavına girmeleri gerektiğini ve bu konudaki sınavların, 12 Eylül'den itibaren başladığını hatırlattı.
İlk aşamada yapılan dil yeterlilik sınavında yüzde 72'lik bir başarının söz konusu olduğunu ifade eden ekşi, ''Belli bir arkadaşımızın dil yeterliliği konusunda sıkıntılı olduğu, kurs alması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Dil yeterliliği uçuş emniyeti açısından son derece önemli bir konu. Bunun muhakkak şekilde giderilmesi gereken bir eksiklik olduğunu üşünüyoruz'' dedi.
PİLOTLARIMIZ TALİMATLARI ANLAYAMIYOR
Ekşi, geçen günlerde bir Avrupa ülkesinin sivil havacılığı tarafından davet edildiklerini ve kendilerine o ülkenin hava sahasında en fazla trafik olaylarına karışan ülkenin Türk operatörleri olduğu bilgisinin verildiğini kaydetti.
Bunun başlıca sebebinin dil yetersizliği olduğunu ifade eden Ekşi, ''Pilotlarımızın kulenin verdiği talimatları anlayamadığı, doğru cevap veremediğini ve bunun sonucunda da uçuş emniyetini riske edebilecek olayların olduğu bize iletildi'' şeklinde konuştu.
Ekşi, kokpit kapısının ve kokpitin güvenliğinin sağlanması konusunda da gerekli hassasiyetin gösterilmesini istedi.
TALPA Başkanı Muzaffer Özacar da 1933 yılında 5 uçaklı bir filo ile ''Hava Yolları Devlet İşletmesi'' adıyla kurulan ilk sivil hava taşımacılığında bugün 8'i tarifeli, 4'ü tarifesiz ve 3'ü kargo taşımacılığı olmak üzere 15 firmanın faaliyet gösterdiğini söyledi.
Sektörde son 10 yıldaki büyümenin, birçok sorunu da beraberinde getirdiğini ifade eden Özacar, sektör çalışanlarının ve işverenlerinin karşılıklı güven ortamında çalışmalarının esas olduğunu kaydetti. Özacar, kazanılmış ve kazanılacak hakların teminat altına alınması ile sektörde yaşanan sorunların hızla çözüme ulaşacağına inandığını sözlerine ekledi.