“Lodos, rötar, yeni pist, yeni havalimanı” derken, sektörün asli unsuru olan insanın “es geçildiğine” dikkat çeken bir mektup ulaştı Airkule.com’a…
Bir kabin memuru tarafından yazılan bu mektup, aslında havacılık sektörünün asli unsuru olan insanın nasıl geri planda bırakıldığına işaret ediyor. Aynen yayınlayıp ilgili ve yetkililerin dikkatine sunduğumuz bu mektuba ve kabin memurunun sesine kulak vermek gerekmiyor mu?
İşte o mektup:
“SESİMİ DUYAN YOK
Yıllardır yapıyorum bu işi, insanların hep söylediği gibi “ohhh geziyorum” ne güzel. Ne anlatsam anlamıyorlar, gecem gündüzüm yok diyorum “ne güzel gündüz evdesin” diyorlar “ama bütün gece uyumadım” diyorum “işte şimdi uyursun” diyorlar, çocuğumu göremiyorum diyorum “aman ne güzel kafanı dinliyorsun” diyorlar, çok yorgunum diyorum “ne yaptın ki” diyorlar, “sizinle plan yapamam çünkü ne zaman nerede olacağım belli değil” diyorum, “ooo sen o sırada Paris’te olursun diyorlar”.
“Evimi özlüyorum” diyorum, “dünyayı görüyorsun” diyorlar. “Gezmiyorum çalışıyorum, ayrıca gittiğim yerde gezecek ne zamanım ne de halim var” diyorum, inanmıyorlar. Haklılar, inanmasınlar, çünkü bu işten öyle uzaklar ki, anlamasınlar beni. Neden mi;
Çünkü bu işin ilmini yapmış insanlar, bu işin yöneticiliğini yapan, bu işin kitabını yazan insanlar anlamıyorlar ki onlar anlasınlar…
Her gün bir taş daha koyuyorlar sırtıma, her gün biraz daha zorlaştırıyorlar işimi. Ben, “yoruldum” dedikçe mesaimi uzatıyorlar, “dinlenmek istiyorum” dedikçe boş günlerimi azaltıyorlar, “artık yeter” dedikçe günde 2 dış hat veriyorlar, “bu kadar da olmaz” dedikçe abarttıkça abartıyorlar. Vee şimdi de ekip sayısını azaltıyorlar. Bana ne diyorlar, “bana ne, çok para kazanıyorsun, madem iki kişilik kazanıyorsun iki kişilik de çalışacaksın. Ya öleceksin ya gideceksin, yok çaren artık.” Oysa bir kaza-kırımda yalnız öldüğümüzü unutuyorlar.
Gideceksin ama nereye bilinmez. Yıllarımı verdim bu işe, bilir miyim, başka işi yapabilir miyim? Peki bu işte uzmanlaştığım ve tecrübeli olduğum zamanda gitmeli miyim? Nedir üzerimizde oynan oyun, özelleştirme çabası mı? Yandaşlara iş kapısı mı? Yandaş olmayanlar işsiz, aç, açıkta kalsın çabası mı, “biz yaptık oldu” mu?
Evet siz yaptınız oldu, ne mi yaptınız? Yer işletme başkanını sivil havacılık genel müdürü yaptınız, ne istediyseniz hemen kural haline getirdi. Ne mi yaptınız, uyuyan sendikanın üstünü örttünüz, ne yaptıysanız seslerini çıkartmadılar. Ne mi yaptınız, kabin hizmetlerini insan kaynaklarına bağladınız, herkese parmak salladı, işten attı, “sesinizi çıkarmayın ne kadar ve kaç kişiyle dersek uçun yoksa sizi de atarız” dedi. Ne mi yaptınız, kuklanızı KHB yaptınız, ne derseniz “evet efendim, tabi efendim” dedi. Bugün emrettiniz, eksik ekip çalışma talimatları çıkarıldı.
Söyleyecek çok şey var ama sesimi duyan yok! Artık sesimi duyun istiyorum, sevgili arkadaşlarım bari siz duyun. Biliyorum siz de aynı şeyleri hissediyorsunuz. Gün birlikte bir şeyler yapma günü. Madem yöneticiler sırtımızdaki yükü her geçen gün arttırıyor ve taşınmaz hale getiriyor, madem her ay bunca sıkıntıyla kazandığımız paradan aidatını aksatmadan alan sendikamız yaşananlara sessiz kalıyor ve kabulleniyor, bugünden sonra var olan tek güç bizim birlikte, tüm bu yaşananlara DUR DEME gücümüzdür.
Hak ettiğimiz insanca yaşamı kimse bize sunmayacak. Hep birlikte bir karar alalım “ben yaptım oldu”ların sonu gelsin artık. Bu işin, uykusuz, yorgun, eksik ekiple yapılamayacağını herkes görsün artık.”