Açık Radyo’da yayınlanan “Altın Saatler” adlı programa katılan Airkule yazarı Kaptan Bahadır Altan, “Risk Yönetimi ve Kriz Yönetimi” konusunda Gürhan Ertür’ün sorularını yanıtladı.
Türkiye’yi acıya boğan helikopter kazasının olduğu çarşamba günü sitemizde de duyurduğumuz programda özellikle Amsterdam kazasından sonra “Kriz Yönetimi” konusunda Sivil Havacılığımızın eksiklikleri dile getirildi. Bunların konuşulduğu saatlerde BBP helikopteri havalanıyor ve kaza programdan sonra gerçekleşiyordu. Özellikle kaza sonrasında Sivil Havacılığımızdaki boşlukların yeniden ortaya döküldüğü örnekler yaşandı. Bu bakımdan programda dile getirilenler, “aynı filmin tekrarı” gibi hiçbir ders alınmadığını gösteriyor. Sistemin eksikliklerinin bir sonraki kazaya kadar yine unutulacağını görüyoruz. İşte Bahadır Altan’ın katıldığı programından ilginç bölümler…
ALTIN SAATLER 25 Mart 2009
Gürhan Ertür:
Kaptan Pilot Bahadır Altan’la Hava Yolculuğu Hava Taşımacılığı, buradaki riskler acil durum yönetimi eğitimler, önlemler üzerinde ilk programımızı gerçekleştireceğiz. Bu diziyi, dizi diyorum çünkü 2 veya 3 program şeklinde bir dizi olacak. Bu söyleşiyi daha önce Hudson Nehrine inen uçak kazasından sonra yapacaktık ancak ertelemek zorunda kaldık. Şimdi Amsterdam’daki THY kazasını da kapsayacak şekilde genişleterek ve dizi içinde dünyadaki örnekleri de başka konukların katılımıyla inceleyerek yapacağız. Bu özetten sonra Amsterdam’a dönersek, bu kaza hepimizi çok üzdü, öncelikle bütün camianın başı sağ olsun Bu olay ciddi derslerle dolu, konunun ilgilileri, pilotlar teknik insanlar sayısız dersler çıkarıyorlar ama bu sonuçları bizler medyada pek göremiyoruz. Konunun medya boyutunu da ele alacağız ama sizler konuyu nasıl ele alıyorsunuz, nasıl yaklaşmak hangi başlıklarla ele almak gerekir?
B.A: Aslında sorunun can alıcı noktasına sözü bana verirken temas ettiniz. Kamuoyu kazalardan sonra olaylara ya bir kahraman ya da suçlu arar gibi yaklaşıyor maalesef… Yani ya birisini kahraman ilan edeceğiz, ya da suçlu bulup onun üzerine yıkacağız. Bu bakış açısı gerçeklerin ortaya çıkartılıp dersler alınmasını da engelliyor. Bu son derece basit ve faydası olmayan yaklaşım bir sonraki kazaların engellenmesi açısından faydasızdır. Örneğin Isparta kazasından sonra Hava-İş Sendikası’nın düzenlediği bir panelle konuyu tartışmaya açmıştık. Bu kaza AtlasJet veya World Focus’un değil, hepimizin kazasıdır, Türk sivil havacılığının kazasıdır, bakış açısıyla daha sonra olabilecek kazaların engellenmesi adına bilim insanlarının çok önemli uyarıları oldu, görüşleri tartışıldı, bir kitap haline getirilip yayınlandı. Ama kazaya magazinsel yaklaşan medyada panelin tek cümlesi bile yayınlanmadı.
Bu program aslında tam da böyle bir döneme rastlıyor. Kamuoyu şimdi Amsterdam kazasını da unuttu… Bir sonraki kazaya kadar ya da yeniden medyatik konularla gündeme gelebilir, ya da yeni bir rapor yayınlanınca ancak… Bu kazanın bir özelliği bununla beraber başta söylediğiniz kriz yönetimi, risk yönetimi konularında sistemin eksiklikleri ve hataları da ortalığa dökülüverdi. Bunların farkına varmak belki bir artı olabilir havacılığımız için. Aslında yaşamın kendisi bir risktir. Havayolu ulaşımı risklidir demek son derece yanlış. Her şeye rağmen en güvenli yoldur hava yolu.
G:E: Çok enteresan bütün istatistikler bunu söylüyor.
B:A: Bizde bilinmeyen, üzerinde durulması gereken şey bu risk faktörü, kaza potansiyeli diyelim ona farklı bir biçimde. Aslında ölçülebilir bir faktördür bu. Yani hangi konular risk, tehdit oluşturur kaza tehdidi, bağımsız gözlemciler tarafından, şirketler kurumlar gözlendiğinde bazı açıklar, eksiklikler bulunur. Bunlar risk oluşturur, kaza potansiyeli oluşturur. Tespit edilirse bu konularda önceden tedbirler alınarak kazalar engellenebilir.
Kazalara neden olabilecek alanlar artan ve kaçınılmaz olarak artacak olan hava trafiği içinde bulunup şimdiden önlem alınabilir.
Bu risk faktörleri önceden görülebilir. Örneğin Amsterdam kazasından sonra tam bir başıbozukluk gözlendi bu konuda bu da bir veridir. İlk açıklamalar çok fazla güvensizlik yarattı. THY yöneticilerinin doğru bilgiye dayanmayan “ölüm yoktur” ya da “Kaptanla konuştuk” şeklindeki açıklamalarının yarattığı bu güvensizlik ortamında kamuoyu bilgi almak için her önüne gelene mikrofon uzattı. Krizi esas yönetecek olan Ulaştırma Bakanlığı, SHGM, THY gibi kurumlar kenara çekildiler, geri çekildiler ve adeta bu yük bizim pilotlar derneğinin Talpa’nın omuzlarına yüklendi…
G:E: Bu arada hemen şu bilgiyi açalım Airkule.com adresinde pilotlar yazıyor çoğunlukla değil mi?
Evet, daha doğrusu havacıların buluştuğu bir site oldu bizim sitemiz, bir hukukçu arkadaşımız Onur Güntürkün yazıyor, iki kaptan, bir kaza kırım inceleme uzmanımız Ünal Başusta var ki, bu kazada çok önceden bulguları analiz ederek doğru sonuçlara ulaştı. Bir de Havacılık Tıbbı Derneği Başkanı Doç. Dr. Muzaffer Çetingüç yazıyor. Derdimiz de reyting olmadığından, benzer magazin ya da televole mantığıyla yayın yürüten sitelerden çok farklı daha kaliteli bir yayın çizgisi izleyen bir site oldu Airkule. Ben de dolayısıyla amatörce, haftada bir yazıyla katıldım bu siteye…
Ünal Başusta’nın analizi aslında kazanın oluş nedeni hakkında çok detaylı bilgi içeriyor. Ama şimdi konuşulması gereken aslında bundan çok, dediğim gibi başka kazaların olmasını engelleyecek neler yapılabilir bunları bu bilgi kirliliğini aralayıp ortaya çıkarmak gerekiyor. Kaza potansiyelini nasıl ölçeceğiz, neler yapılması lazım, hangi birimler risk oluşturuyor? Bizim de amacımız sanırım daha çok bunların üzerinde durmak olmalı…
Gürhan Ertür ile Bahadır Kaptanın söyleşileri devam edecek…
Programa www.acikradyo.com adresinden de ulaşıp canlı dinleme olanağı var.