THY grevi 6’ncı günün tamamlarken Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, Skytürk TV’de katıldığı “Şimdi Söz Sizde” programında grevle ilgili değerlendirmede bulundu.
Atilay Ayçin TİS sürecinin uzlaşmazlıkla sonuçlanması ve grev kararının asılması aşamasına gelinmesinde 29 Mayıs günü yapılan hak arama eyleminin önemini vurguladı. Havacılık sektörüne grev yasağı getirilmesinin dünyada bir örneğinin olmadığını hatırlatan Ayçin, buna rağmen o günkü eyleme katıldıkları için işten atılan 305 THY çalışanından 170’inin mahkemelerce işe iadesine karar verildiğini ve bunlardan THY yönetimince temyize götürülen 62 çalışan hakkındaki kararın Yargıtay’ca onandığını belirtti.
“Ücretle ilgili bir tek laf etmedik”
Hava-İş’in hak arama mücadelesinin ücret artışına endeksli olmadığını söyleyen Atilay Ayçin TİS sürecinde ücret artışı olarak enflasyon rakamlarının üzerinde 2-3 puanlık refah artışı, uçuş görev sürelerinde uluslar arası kuruluşlarca kabul edilen standartların uygulanmasını ve 29 Mayıs günü işten atılan 305 çalışanın geri alınmasını istediklerini söyledi. Ancak THY yönetiminin buna karşılık 6’şar aylık dönemlerde yüzde 3’lük artış öngördüğünü ve sendikanın diğer taleplerini ise reddettiğini anlatırken “Oysa 10 yıl önce 70 uçağa sahip THY’nin 12 bin 630 personeli vardı. Bugün ise 220 uçağı olan bu şirketin personel sayısı 13 bin 800. Çalışan sayısının en az yüzde 50 artırılması gerekir. Zaten Hamdi Topçu bunu bir televizyon programında söyledi. ‘Sendikanın istediği standartlara uygun davranabilmemiz için mevcut kabin ve kokpit personelinde yüzde 50 artış yapmamız gerekir’ dedi. Doğrudur siz eğer bir marka iseniz, marka olmanın bir bedeli vardır” diye konuştu.
“Uçaklarda muhbir yolcu var”
THY personelinin artan yoğunluğa karşın büyük bir özveriyle yorgun olarak çalıştığını, uçaklarda güleryüzle hizmet verildiğini fakat buna rağmen işverenin uçaklara muhbir yolcular yerleştirerek olumsuzlukları rapor ettirdiğini ve bu sırada kendisine yönelik özel hizmet alamayan kişilerin yazdıkları isimsiz adressiz mektuplarla insanların işten atıldığını iddia etti.
“Bizim grevimizi devlet kırdı”
Ayçin greve katılımın yeterince olmadığı konusundaki soruya yanıt verirken şöyle konuştu:
“Biz grev kararımızı işyerlerinde 24 saat insanlarla yüzleşerek aldık. Yüzde 80-85 oranında katılım bekliyorduk. Bunun yüzde 10 artı eksisiyle, yüzde 70 ile yapacağımız başlangıç bizim için iyi bir başlangıç olur dedik. Ancak havaalanında 5 bin polis yığılmış. Polis araçlarını koyacağı park yeri bile bulamıyordu. Biz 60 kişiyle grev kararı asmaya geldik. Emniyet müdürüne söyledim. Çok üstüme gelmeyin ben bana söyleneni yapıyorum dedi. Biz daha ilk gece kırıldık. Bizim grevimizi devlet kırdı. Bizim grevimizi hükümet kırdı.”
Hamdi Bey “Söz vermedim” dedi…
13 Mayıs günü CHP milletvekili Süleyman Çelebi, Mevlüt Aslanoğlu ve ile birlikte Hamdi Topçu’yla bir araya geldiklerini söyleyen Ayçin, o randevuda yaşananları şöyle anlattı:
“Çelebi ve Aslanoğlu, Hamdi Topçu’dan randevu almışlar, beni de çağırdılar, gittik. Çelebi şöyle bir teklifte bulundu, ‘305 kişiyi protokolle bir tarafa alsak, Yargıtayca davaları onandıkça arkadaşlar işbaşı yaptırılsın, siz de TİS’i kendi aranızda çözün’ dedi. Ben ‘evet’ dedim. Ama Hamdi Beyden de dün Yargıtayca dün davası onanan 36 arkadaşımızın en kısa zamanda işe başlatılmaları için iyiniyetli bir adım bekliyorum dedim. Çelebi, zaten Hamdi Beyin bu konuda daha önceden bir söz verdiğini söyledi. Fakat Hamdi Bey ‘ben böyle bir söz vermedim’ dedi.”
“Genel Kurulda Ayçin gitmeli denirse, giderim”
Atilay Ayçin işçinin sendikasına güvenmediği için greve katılımın düşük kaldığı iddialarını ise şöyle yanıtladı:
“Sendikaya güvenmeyen, başkanına güvenmeyen işçi varsa, bunların en güzel hesabının verildiği yer genel kurullardır. Şimdi önümüzde bir genel kurul var. Genel Kurulda eğer insanlar Atilay Ayçin gitmeli derse ben oradaki iradeye saygılı davranır ve giderim. Ama ben 24 yıldır her dönem üyemin talebiyle aday olan bir genel başkanım. Çünkü bugüne kadar toplusözleşmesini üyesine açık yapan, taslağını üyesiyle beraber hazırlayan süreci üyesiyle birlikte götüren varsa iki sendikadan ilkiyiz. Süreçle ilgili hesabını veremeyeceğim hiçbir şey yoktur. Benim üyem sendikasına gelemiyorsa, başkanına günün 24 saati ulaşamıyorsa, yılın tatili bayramı dahil başkanını her istediğinde bir telefon yakınında hissedebiliyorsa, 355 gündür genel başkan direnişçisiyle beraber oturuyorsa ve bu grev başladığından beri 6 gündür gece gündüz üyesiyle birlikte grev yerinde yatıp kalkıyorsa, yaşam biçimiyle, aldığı ücretiyle, malvarlığıyla gerçekten insanların ‘ağalaşmış’ motifine, tanımına uygun bir yaşantım yoksa ve hala üye beni seçiyorsa benim ‘hayır beni seçmeyin’ deme lüksüm var mı?”
Uçuşlarda aksama var mı?
THY’nin seferlerinde greve rağmen aksama görülmediğinin hatırlatılması üzerine Ayçin, “Ben şirketin Mart Nisan ve Mayıs ayındaki İstanbul çıkışlı sefer sayılarını açıklamasını istiyorum” diyerek şöyle konuştu:
Neden Sunexpress’ten, Atlasjet’ten ekipler kiraladınız?
“Baktığınız zaman Mayıs ayında uçuşların sayısının yüzde 40 eksiltildiğini göreceksiniz. Bir günde İstanbul’dan Ankara’ya günde 10 sefer yaparken bunu 3’e düşürüyorsanız o listedeki seferlerde iptal görülmeyecek ama gerçekte uçuş sayılarında azalma vardır. İnsanların üniformalarını bile yaptırmadan uçağın içine ittiniz. Part time çalışanlar uçağa nereden gideceklerini bizim grev gözcülerimize soruyor. Madem elinizdeki personel ile sağlıklı uçuyorsunuz, neden Sunexpress’ten, Atlasjet’ten ekipler kiraladınız?”
Airkule.com