Kadir Topbaş’ın blogunda JFK’yi yazması hayal midir
Londra Belediye Başkanı Boris Johnson Atatürk Havalimanı’yla Heathrow’u karşılaştırmış.
Kendi memleketinin en büyük havalimanını eleştirirken başka bir ülkenin, yani bizim havalimanını çok parlak bulduğunu söylemiş.
Nerede söylemiş/yazmış bunu? Kendi blogunda!
Şimdi buradaki iki şahane durumu bulunuz!
Birincisi ve benim en hoşuma gideni: Belediye Başkanı’nın bir blogunun olması. Ve oraya danışmanlarının filan değil, bizzat kendisinin hiç üşenmeden, fikirlerini sakınmadan oturup yazması.
Düşünsenize, Kadir Topbaş ya da Mustafa Sarıgül’ün blogunun olduğunu...
Eminim durmadan sadece yaptıkları “güzel şeyler”i yazarlardı ve kimse de onları takip etmezdi. Evet, bu konuda peşin hükümlüyüm.
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’dan umutluyum biraz.
Onun blogunu takip etmek ilginç olabilirdi.
Mesela Tempo Dergisi’nin son sayısına geniş bir şekilde haber olan Tarlabaşı Projesi’nde neler olup bittiğini, belediyeye açılan davaların ne durumda olduğunu samimi bir dille anlatsa, hoş olabilirdi.
İkinci duruma gelelim... Aslında o belli: Kendi havalimanını eleştirirken başkasını övme yürekliliğini gösterebilmek.
Bizde bir belediye başkanı bunu yapsa elbette hoş karşılanmazdı.
Ama Boris Johnson yapmış. AHL’yi şöyle anlatmış:
“Yeşilköy’deki havalimanı bir Amerikan alışveriş merkezinden daha büyük ve bir ruhu var. Dış hatlar terminalindeki parlayan mermer zemin, uzun bir mesafe boyunca yayılan saatçiler, çikolata dükkanları ve mağazalar, güvenlik görevlilerinin koridorlar boyunca dolaşmak için neden Segway kullandıklarının en büyük kanıtı. Buranın dinamizmi beni gerçekten çok etkiledi.”
Peki Johnson’ın dediği kadar övgüye değer mi AHL?
Aylar önce orada beş gün boyunca vakit geçirmiş biri olarak söyleyeyim:
Evet, değer. Özellikle yeni açılan gate’lerden sonra...
Ama AHL’nin eksikleri de yok değil.
1- Pasaport polisi az: Öyle ki, çok yoğun zamanlarda hayli az polis memuru çalışıyor. Uzun kuyruklar oluşuyor kabinler önünde. Bu Emniyet’in çözmesi gereken bir sorun tabii.
Onur Baştürk’ün yazısının devamı için TIKLAYINIZ…