Birinci Dünya Savaşının efsane Alman pilotu Baron Manfred von Richtofen (Red Baron); “Kutu (uçak) çok önemli değildir; başarıyı onun içine oturtacağınız kişi getirir” demişti (1). Arthur Hailey ise Havaalanı romanında; pilotların ‘başka hiç bir iş alanında olmadığı kadar titiz bir seçim prosedüründen geçmiş kişiler olduğu biçiminde övgülü bir tanımlama yapmıştı (2). Büyülü bir yanı olan havacılık zincirinin en uç halkası pilotlardır ve onların seçimine büyük önem atfedilir; başka meslek grupları için geliştirilmesi düşünülmemiş psikolojik ve bilişsel performans testleri pilot adayları için yapılır...
Pilot seçiminde felsefenin, uçuş ortamına alınacak pilot adaylarının bir gün çok ciddi bir hata veya ihlâl yaparak, ‘kendilerinin ve başka masum insanların yaşamlarını tehlikeye atabileceği’ varsayımıyla başladığını düşünmekteyiz. İdeali; bilgi, sezgi ve kararlılığı, yetenek ve becerileri yüksek, psikolojik yapısı dengeli adayların kokpite kabul edilmesidir. Bunun pragmatik sonucu, doğru seçim sürecinin, belki yıllar sonra bizim de içinde olacağımız bir uçakta yaşamımızı kurtarabilme olasılığıdır.
Pilot adaylarının seçiminde; uçuşa sevdayla bağlı, yetenekli ve sorumluluklarının bilincinde kişiler bulunmaya çalışılır. Çünkü ancak böyle sevdalı ve uygun kişilerin, uzun yıllar sürecek stresli bir işe dayanması; verimli, başarılı ve emniyetli bir meslek yaşamını sürdürmesi mümkün olabilir. Duygusal denge, uçuşun gidişini doğru okuma, isabetli karar verme, stres yönetimi, iletişim ve işbirliği becerileri, performans ve emniyet açısından çok önemlidir. Ama ne yazık ki, bunları ölçmeye yarayan test ve mülâkat yöntemlerinde mükemmeliyete erişilememiştir ve yanılgı payı az değildir (3).
Pilot seçiminin tarihçesi
Birinci Dünya Savaşından önce İtalyanlar ve Fransızlar pilot adaylarında reaksiyon zamanı, dikkat, denge, kas koordinasyonu ve duygusal tepki gibi ölçümler yapmışlardır. İngiliz Hava Kuvvetleri (RAF) ise 5 becerinin değerlendirilmesini anlamlı bulmaktaydı: Dikkat, düşünce hızı, psikomotor beceri, sonuç çıkarma ve üç boyutlu uzaysal algı (1). ABD’de 1920’li yıllardan itibaren askeri havacılığa uygun kişilerin bulunması için yapılan çalışmalar, 1930’da ARMA (Adaptability Rating for Military Aviation) başlığı altında sistematize edildi.
ARMA kapsamında psikomotor testlerden başka; kişilik ve motivasyon değerlendirmesi, yani mülâkat da vardı. Tüm fizik muayeneleri, performans ölçümlerini ve psikolojik testleri içeren bu değerlendirme sonunda, uçuş streslerine dayanıklılık ve psikolojik uygunluk bakımından en iyi kişiler (best of the best) seçilmeye çalışılmaktaydı (4). İkinci Dünya Savaşına doğru, zekâyı ve yetenekleri ölçen kâğıt-kalem testleri ve kişilik yapısını değerlendiren psikolojik testler önem kazandı. 628 pilot adayının izlendiği bir çalışmada; testlerden ‘iyi pilot olabilir’ kararı alan 212 kişinin %70’i eğitimlerde de başarılı oldu. Testleri olumsuz bulunan 416 kişiden %83’ünün eğitimlerde de başarısız çıkması, pilot seçiminde uygulanan testlerin geçerliliği ve güvenilirliği konusunda büyük ümit verdi (5). (Grafikteki B ve D dilimlerinin genişliği, seçmede kullanılan testlerle eğitim başarısının paralel gittiğinin, yani yapılan işin doğruluğunun ölçüsü kabul edilir. A ve C dilimleri False negative ve False positive’dir.)
Türkiye’nin NATO’ya girişinden sonra ARMA kavramı Türk Silahlı Kuvvetleri sağlık yönergelerine AHUY adıyla (Askeri Havacılığa Uyum Yeteneği) girmiştir. Türk Hava Kuvvetlerinde pilot adayı seçimleri uzun yıllardır yerleşik usuller çerçevesinde yapılmakta, yetenek ölçümünde psikomotor test cihazları kullanılmakta ve mülâkatlar uygulanmaktadır. Ayrıca gereksinim oldukça açılan 2-3 haftalık kurslardan yetiştirilen uçuş psikologlarından bazıları uçuş birliklerinde pilotlara destek vermek üzere atanmakta, bazıları da pilot seçimi sürecinde görev almaktadır.
Bugüne geldiğimizde
Eskişehir Anadolu Üniversitesinin (bugünkü Teknik Ü.) Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesine bağlı pilotaj bölümünde adaylara hem kâğıt-kalem, hem psikolojik testler ve hem de mülâkatlar yapılmaktaydı. 2012 yılında ne hikmetse bunlar kaldırıldı. Üniversite sınavından aldığı puanlar yetiyorsa, pilotaj bölümünü tercih eden her gencin 4 yıllık bir eğitim sonunda pilot olabileceği varsayılmaya başlandı. YÖK, üniversitelerin müzik, tiyatro, resim, heykel, beden eğitimi, aşçılık ve hava trafik gibi bölümlerine girecek öğrencilere yetenek testleri ve mülâkatlar uygulamaya devam ediyor; ama pilotaj bölümlerinde bu yapılmıyor. Bunun mantıklı bir nedeni olmamasına karşın 6 yıldır sürmesi üzücüdür…
Yakın zamana kadar THY’de Alman psikologlar tarafından yapılmakta olan bir değerlendirme usulü (DLR-2 olarak bilinen CRM mülâkatı), bizim de dahil olduğumuz kişiler tarafından eleştirilmişti. Alman psikologlar ile genç Türk pilot adaylarının (iki tarafın da ikinci dilleri olan İngilizcede) iyi anlaşamayacakları, özellikle de psikolojik ağırlıklı bir görüşmenin verimli olamayacağını iddia etmekteydik. Sonradan geliştirilmesi mümkün olan dil becerisindeki eksikleri yüzünden pırıl pırıl gençler, kendilerini doğru ifade edemedikleri için, ayrıca kültür farkı yüzünden elenmekteydi… 1 yıldan uzun süredir bundan kurtulduk; bu iyi oldu. Artık CRM görüşmeleri bir üniversitemizin Türk psikologları eliyle yapılmaya başlandı… Ama bu kez, acaba bu ekibin Almanlar kadar konuya vakıf olup olmadıklarını, yapılan değerlendirmenin yeterli olup olmadığını sorgulamaya başladık. Bu psikolog arkadaşlar Türk kültürüne aşinaydılar ama havacılık kültürüne ve psikolojisine de aşina mıydılar? Konuyla ilgili eğitim almışlar mıydı? Pilot olacak gençleri seçme deneyimleri var mıydı? Gelen gideni aratacak mıydı?...
Benim bu süreçte elenen genç pilot adaylarından bazıları ile görüşmelerim oldu. Hava Kuvvetleri ve Anadolu Üniversitesindeki pilot adayı seçimi deneyimlerim ve akademik bilgilerim ışığında kanaatim, çoğunun (bilgi, motivasyon, kişilik yönünden) gayet iyi pilot olabilecekleri idi. Bence ‘jilet gibi’ gençlerdi. Müphem geribildirimlerle elenmelerini kayıp olarak gördüm ve çok üzüldüm…
Bir mülâkat komisyonunun üyeleri, karşılarındaki genç insanları mesleğe kabul ederken de, elerken de büyük vicdani sorumluluk duymalıdırlar. Elenen adayların bir kısmı pilotaja ‘gerçekten uygun olmayabilir’ ve belirgin psikopatolojileri bulunabilir; bir kısmı ise yaşamını havacılığa adamış, geleceğini oralarda hayal eden yetenekli pilot adayları olabilir... Doğru adamları seçmek, yanlış adamları ayıklamak… İşte bütün mesele bu! Bunun bir yöntemi ve felsefesi vardır…
Pilot seçimi çalışmalarının pratiği
Profesyonel pilot adaylarının en az 20 yıllık bir meslek yaşamları olacağı; bu uzun süreçte uçuşun fiziksel ve psikolojik streslerine katlanacak düzeyde dayanıklılık ve kararlılık gösterip gösteremeyecekleri; ayrıca motivasyonlarının nörotik veya patolojik olup olmadığı, yüz yüze konuşularak değerlendirilmeye çalışılır (6).
Bir adayın gelecekteki pilotaj başarısını bugünkü beceri-başarı ölçümlerine ve psikolojik değerlendirme sonuçlarına bakarak tahmin etmek kolay bir iş değildir. Havacılığa uyum yeteneğini tam olarak ortaya koyacak yapılandırılmış spesifik testlerin olmayışı yüzünden, eksper kişiler tarafından kişiye özel değerlendirme yapmak yolu önerilmiştir. Zorluk buradadır; semptomlarını gizleme ve kendilerini iyi gösterme çabaları içindeki (Reverse malingering) adayların dar zaman periyodlarında değerlendirilmesi kolay değildir (7). Diğer taraftan, bazı bireylerin topluluk önünde performans gösterirken davranışlarının değiştiği de bilinir. Yani mülâkat sürecindeki aday daha tutuk, telâşlı veya yavaş kalabilir, yanlışlar yapabilir. Ya da tersine, olumlu imaj yaratmak için kendisini olduğundan daha iyi gösterme (Hawthorne etkisi) çabasına girebilir (3).
Yapılması gereken
Seçim sürecinde her aday büyük bir soru işareti olarak kabul edilir. Adayın özgeçmişi, uçuş ortamına girme nedenleri, havacılık risklerini nasıl algıladığı; ne söylediği-nasıl söylediği-neleri söylemediği; beden dili, mimik ve jestleri, mikro ifadeleri, davranış bozuklukları, fikir akışı ve içeriği gibi konular gözlemlerle ve açık uçlu sorularla değerlendirilir (8). Anlama ve anlatma becerileri, entelektüel ve duygusal zekâları, heyecanlarını kontrol edebilmeleri, vs. izlenir. Uçuş motivasyonları ve psikopatolojileri aşağıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirilir:
- Psikolojik seçim, adayın uçmaya engel veya zorluk çıkarıcı nitelikteki ruhsal süreçlerini; psikiyatrik değerlendirme ise, duygusal streslere dayanıklılığı, zorluklar karşısında ruhsal hastalık oluşma riskini ve varsa bunların ipuçlarını araştırmaya yönelik çalışmalardır. Yani komisyonda uçuş psikolojisi eğitimi almış ‘klinik psikologların’ bulunması gerekir.
- Psikolojik bozuklukların sadece akıl hastalarında bulunduğu gibi yanlış bir bilgi vardır. ‘Normal’ sayılan insanlarda psikolojik bozukluklar yok değil, maskelenmiş nitelikte bulunabilir. Bilgili ve deneyimli uzmanlardan beklenen, maskeleri kaldırmalarıdır.
- Tespit edilen bazı psikolojik bulgular, örneğin bir öğretmen, hukukçu veya din adamı için uygun olmayabilir (wrong stuff); ama bunlar bir pilot adayında olması istenen kişilik özellikleri (right stuff) kategorisinde olabilir. Bu görecelilikleri, pilot kişiliğini tanıyan deneyimli kişiler ayırdedebilir.
- Mülâkat yapan uzman kişilerin (psikiyatrist, klinik psikolog, uçuş doktoru, öğretmen pilot) içgörülü, önsezili, transferans ve kontr-transferanslarını fark eden, ‘omnipotent’ (kâdir-i mutlak) davranmayan; grandiöz keyfilik gibi tutumlardan kaçınan kişiler olmalıdır.
- Deneyimli psikiyatrist ve psikologların bile, aday ile verbal-nonverbal iletişimi sırasında gelişen mikro ifadelerin etkisine kapılması olasıdır. Adaylarla iletişim sırasında empati kurulması olağan, sempati ve antipatilerin işe karıştırılması yanlıştır. Görüşmeciler, kendilerindeki duygusal süreçlerin kararlarını etkileyecek düşüncelere dönüşmekte olduğunu fark edebilmeli, diğer kurul üyelerinin görüşlerini dinlemelidir.
- Pilot adayına çocuk gibi küçümseyici, alaycı ve hükmedici (Parent-Child transaction) değil, saygın bir erişkin gibi (Adult-Adult transaction) davranılması gerekir (5,9,10).
- Çocukluğundan beri hayâl ettiği bir mesleğe girişinin yanlış yorum ve kararlarla engellenmesinin o genç için nasıl bir yıkım olacağı akılda tutulmalıdır. ‘Pilot olmak için yaratılmış’ yetenekli insanların hissî nedenlerle sistemden uzaklaştırılmaları çok yazık ve günahtır!…
Havacılıkta psikolog ve psikiyatristlerin yeterliliği
Bazı pilotlar ve pilot adayları, kendilerini kibirli biçimde değerlendirip uçuştan ayırma gibi büyük kararlar veren psikolog ve psikiyatristlere karşı güvensizlik hisseder. Havacılığı bilmediklerine, psikolojik terminolojiyi silah gibi kullanıp haksızlık ettiklerine inanırlar (11). Hakkaniyet adına şunu söylemeliyiz ki, üniversitelerdeki formel psikoloji eğitiminde klinik psikoloji yoktur (yüksek lisans eğitimiyle kazanılır). Havacılık psikolojisi öğretimi de verilmez (isteyenlerce sonradan edinilir). Yani, havacılık ortamında rol verilen bazı psikolog ve psikiyatristlerin yeterliliği tartışmaya açıktır.
Havacılık psikolojisi kitapları yazarı Prof. Robert Bor, İngiltere’de bir mahkemede havayolu şirketi psikoloğu ile avukat arasında geçen diyaloğu aktarırken, problemin oralarda da pek farklı olmadığını sergilemiştir:
- Avukat: Lütfen mahkemeye profesyonel olarak yaptığınız işi açıklar mısınız?
- Psikolog: (x) üniversitesinden alınmış psikoloji doktorası sahibiyim.
- Avukat: Havayolu pilotlarının ruhsal durum muayenesiyle ilgili deneyimleriniz olup olmadığını söyler misiniz?
- Psikolog: (xx) havayolu şirketinde görev yaptığım sürece pilot seçiminde ve ikinci pilotların kaptanlığa yükselme değerlendirmelerinde görev yaptım. Şimdiye kadar en az 15 tane de rapor hazırladım…
- Avukat: Yani işyeri psikoloğu olduğunuz, klinik psikolog olmadığınız, testler kullanarak klinik tanı ve değerlendirme yapmadığınız anlaşılıyor, öyle değil mi?
- Psikolog: Yaptığım işte deneyim kazandım ama… şey… ummm… (11)
Bu olguda, havayolu şirketi psikoloğu bir pilotu uçuştan ayırmak üzere rapor hazırlamış, pilot da avukatı aracılığıyla mahkemeye başvurarak rapora itiraz etmiştir. Avukatın ortaya çıkardığı gerçek, psikoloğun pilotları klinik olarak değerlendirme ve özel testler uygulama yeterliliği olmadan görev yaptığıdır. Mahkeme, pilotun uçuştan ayırılmasını onaylamış, ama şirkete de, konusunda uzman olmayan psikologla iş yaptığı için tazminat ödeme cezası vermiştir…
Âfaki değerlendirmeler
Birinci Dünya Savaşı yıllarında askeri pilotlarla mülâkat yapan bir komisyon üyesi, 24 yaşında bile karşı cinsle ilişkisi olmayan (bâkir) gençlerin iyi pilot olamayacaklarını iddia etmekte idi… Bir başkası, düzenli ve titiz olmanın, pul koleksiyonculuğu benzeri hobilerle uğraşmanın; bir diğeri de solaklığın iyi pilotluk için yanlış özellikler olduğu kanaatindeydiler. Şüphesiz böylesine sübjektif ve bilimsel dayanağı olmayan kriterlerin geçerliliği yoktur (9). Osmanlıcada “Kerameti kendinden menkul” deyiminin işaret ettiği gerçek; kişisel gözlem ve kanaatlerini çok değerli sanıp, bu saçma kriterleri referans alarak, aklınca bozuk yumurtaları ayıklama gayretkeşliğidir. Bu kişiler, doğru seçim yaptıklarını sanırken çift sarılı yumurtaları heba ettiklerinin farkında değillerdir...
Kaynaklar
1. Carretta TR, Ree MJ. Pilot selection methods. In: Tsang PS, Vidulich MA. (Eds). Principles and Practice of Aviation Psychology. Lawrance Erlbaum Assoc, Inc. New Jersey, 2003. pp. 357-96.
2. Hailey A. Havaalanı. Çeviri: Aydil Balta. 3. Baskı, E Yayınları 1972, İstanbul. s. 73.
3. Martinussen M, Hunter DR. Aviation Psychology and Human Factors. CRC Press, USA, 2010. pp. 30, 83, 87-88, 125-33.
4. Stoutt GR. Pilots’ personality profile: in search of the ‘Right Stuff’ The Federal Air Surgeon's Medical Bulletin, Winter 2001 (Revised Jan.24, 2002).
5. Tatana MO, Mathew MC, Kennedy CH. A history of aeromedical psychology. In: Kennedy CH, Kay GG. (Eds). Aeromedical Psychology. Ashgate Pub Ltd. England, 2013. pp. 1-12.
6. Jones DR. Psychiatric considerations in military aerospace medicine. Aviat Space Environ Med. 2001;72: 129-35.
7. Jones DR. Aerospace Psychiatry. In: DeHart RL, Davis JR (Eds) Fundamentals of Aerospace Medicine. Lippincott Williams&Wilkins. Philadelphia, USA. 2002. pp. 403-19.
8. Jones DR, Marsh RW, Patterson JC, et al. Aviation Neuropsychiatry. US. Air Force School of Aerospace Medicine. Brooks AFB. TX. USA, June 2000. pp. 8-9.
Lippincott Williams&Wilkins. Philadelphia, USA. 2002. pp. 403-19.
9. Cox BD, Schmidt LL, Slack KJ, Foster TC. Assessment and selection of military aviation and astronauts. In: Kennedy CH, Kay GG. (Eds). Aeromedical Psychology. Ashgate Pub Ltd. England, 2013. pp. 17-36.
10. Bond NA, Bryan GL, Rigney JW, Warren ND. Aviation Psychology. University of Southern California. 1968.
11. Bor R. Psychological assessment and reporting of crew mental health. In: Bor R, Hubbard T. (Eds). Aviation Mental Health: Psychological Implications for Air Transportation. Ashgate Pub. USA. 2006. pp. 1, 5, 145-48.