|
|
YARIM GÜNLÜK SENDİKA HAVA-İŞ
|
|
|
|
|
Demokrasilerde, çalışma yaşamının olmazsa olmaz örgütlerinden birisi de sendikadır. Devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız olarak kurulan bir sendikanın çalışma yaşamındaki ana işlevi ise çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözmek amacıyla faaliyet göstermektir. Sanayi devrimi sonrasında ortaya çıkan sendikaların temel meselesi, işverenler ile işçiler arasındaki güç eşitsizliğini ortadan kaldırmaktır. Bu kriterlere dayanarak Hava-İş Sendikası yöneticilerine sadece iki soru soruyorum:
-Hava-İş, devlet, siyasi parti ya da iktidardan bağımsız bir sendika mıdır?
-Üyelerinizin ve tüm çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak amacıyla yapılması gereken mücadelenin hakkını verdiğinizi düşünüyor musunuz?
Hava-İş yöneticilerinden bu sorulara herhangi bir yanıt geleceğini sanmıyorum. Nedenine gelirsek; yukarıda saydığımız kriterler doğrultusunda mücadele yürüten bir sendika, çoğu zaman medya desteğine ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç, hem verdikleri mücadeleyi daha geniş kitlelere duyurarak destek sağlamak, hem de kamuoyu baskısı oluşturarak güç kazanmak gibi gerekçelerden kaynaklanır. Bu durum da gayet doğaldır… Açıkçası bugüne kadar Hava-İş yönetiminde böyle bir kaygı ya da istek görmedik. Aksine görüşlerini almak, güncel gelişmeler ya da bize ulaşan duyumlarla ilgili bilgi edinmek istediğimizde sonuca dahi ulaşamadık. Bunun son örneğini, gazeteci arkadaşlarımızdan duyduk. New York’ta kaldığı otel odasında ölü bulunan kabin memuru Eda Özdemir’in cenazesiyle ilgili bilgi almak isteyen gazeteci arkadaşlarımız 28 Ekim günü Hava-İş Genel Merkezini aradıklarında aldıkları yanıt; “Bugün sendikamızda yarım gün mesai yapıldığı için şu anda yetkili kimse yok. Biz sizi ararız” olmuş… Benzer durum, THY’de haksız yere yapıldığı iddia edilen işten çıkarmalar sürecinde de yaşandı. Bir yanda sendikanın ifadesiyle ‘işten çıkarılanların 100’leri aşacağı’ bilinirken, diğer yanda THY çalışanları her an şirketten gelecek bir SMS ile işsiz kalacakları korkusunu yaşarken, Hava-İş bu vahameti üç satırlık bir yazılı açıklamayla mı geçiştirecek?
Bir de geceyarısı yapılan ikinci açıklama var. O açıklamanın son cümlesi de aynen şöyle: … Önce vatan kaidesi ile çıktığımız yolda, işçi haklarını savunmayı tüm gücümüzle sürdüreceğimizden bir an bile şüpheniz olmasın.
“Önce vatan” demek her yurttaşın görevi… Bu sözü hep birlikte yürekten söyleyelim elbette… Ancak siz, asıl işçi haklarını nasıl savunacağınızı söyleyin de, bilelim! En azından “yarım günlük sendika” olmayın.
Aydınlık günler dileğiyle.