Yurtdışında sivil Türk uçucuları çok eskilerden günümüz de dâhil görev yapmışlar ve yapmaya devam edeceklerdir. Bu yazıda sadece olağandışı, maceralı olayları aktaracağız. Vecihi Hürkuş’la başlayan bu tür uçuşlar günümüzde neyse ki azalarak normal görevlere dönmüştür. Anlatılanların bazen akıldışı gelmesi, çizgi roman kahramanı Mister No’yu çağrıştırmasına rağmen maalesef yaşanmıştır.
Yazıda sadece anılarını yayınlayan uçucularla ailelerinden izin alınanların isimlerinden bahsedilirken, diğerlerinki hatıraların gizliliğine saygı olarak yer almayacaktır. Sivil havacılıktaki ilk günlerimden bu yana yurtdışındaki sıradışı uçuşları ve yaşananları sözlü tarih çalışmalarıyla kaydederken, bu konuda bazı meslektaşlarımın yardımlarını da alarak sizlere aktarmaktayım. Elbette eksikliklerim, yanlışlıklarım olabilir: “Söz uçar, yazı kalır!”
1-YURTDIŞINDA YABANCI ORGANİZASYON ve/veya ŞİRKETLERDEKİ UÇUŞLAR:
A-VİETNAM: Daha önceleri Vietnam’da Fransızlara karşı gerilla direnişi başlamıştı. Süregelen Kuzey-Güney Vietnam çatışmalarında Vietkong gerillaları güneyde saldırılara başlamışlardı. Bunun üzerine 1954 yılından itibaren ABD, Güney Vietnam hükümetine askeri yardım ve danışman yardımlarıyla destek vermişti. 1964 Tonkin körfezi olayından sonra ABD resmen Kuzey Vietnam’a karşı savaşa girmişti…
Aziz Bayraktar, Türk Hava Kuvvetleri mensubu olarak 1945 yılında ABD’de pilotaj eğitimine başlamıştı. 1957 yılına kadar Türk Hava Kuvvetlerinde sürdürdüğü uçuculuktan istifa ederek ABD’de bir genel havacılık şirketinde uçmaya başlamıştı. Güney Amerika’da bir uçak kazası geçirdikten sonra üç arkadaş ve meslektaşıyla 1960 yılında Güney Vietnam’da, bir sivil (!) ABD şirketinin mensubu olarak uçmaya başlamışlardı. Değişik tip ve performanslardaki askeri uçaklarla arama-kurtarma, keşif, insan ve malzeme nakli görevlerinde uçmuşlardı... Saygon’da daha çok Amerikalıların oturdukları bir mahallede yaşamlarını sürdürmüşlerdi. 1965 yılında Vietkong gerillaları Saygon’a büyük bir baskın düzenlemişti. Hedefleri arasında Amerikalıların yaşadığı yerler de vardı. Mahalledeki sivil asker Amerikalıları öldürürken evleri de tahrip etmişlerdi. Aziz Bayraktar’ın evine sığınan Türk aileler korkulu bekleyiş içindeyken, saldırı olursa ev sahibi, esir düşmek yerine silahıyla tüm Türk bireyleri öldürdükten sonra kendini öldürme kararını açıklamıştı! Neyse ki eşi yaptığı yemekleri bahçeye bırakarak saldırıdan bir şekilde kurtulmuşlardı. Elbette olaylar yatışınca Türkiye’ye geri dönmüşlerdi…
H.Oğuz Barut’un anılarından Hava Kuvvetleri mensubu olarak 1941 yılında ve II. Dünya savaşının içinde İngiltere’de pilotaj eğitimi gördüğünü öğreniyoruz. Eğitimini tamamlayıp Türkiye’ye döndükten sonra Merzifon, Ankara, Adana, Erzincan, Bandırma, Diyarbakır, Eskişehir’de görev yaptığını anlatır. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra ordudan ayrılmak zorunda kalan H.O. Barut, Milli Birlik Hükümetinin engellemeleri sonucu Türkiye’de havadan ilaçlama, İsrail’de jet pilotu öğretmenliği için davet almasına rağmen bir türlü çalıştırılmamıştı.
1961 yılında “Aircraft Ferry Co.” şirketinden aldığı bir teklifle Amerika’da çalışmaya gitmişti. Önce eğitimden sonra, Amerika’da üretilen ya da ikinci el sivil havacılık uçaklarını orta ve Güney Amerika ülkeleri ile Amerika içinde teslimat uçuşlarını yapmaya başlamıştı. Bu alanda bir süre çalıştıktan sonra devam eden Vietnam savaşında Amerikan hükümeti adına Yeşil Bereli diye adlandırılan özel birliklerin operasyonlarında DC-46 tipi uçakla uçuş teklifi almıştı. Uçuşlarında Kuzey Vietnam, Kamboçya, Laos ve kısmen Çin toprakları üzerinde belirlenmiş yerlere silah, malzeme, personel taşıma, broşür atımı ve yere inmeden özel bir sepet içindeki insan(lar)ı çengelli halatla yakalayıp uçağa çekerek bir tür adam kurtarma/kaçırma görevlerinde uçacaktı. Bu görevler için yine Amerikan Hava Kuvvetlerinde, dört Türk meslektaşıyla birlikte eğitim görmüştü.
Eşi ve kendisi gibi dört Türk arkadaşıyla Saygon’a giden H.O. Barut’un görevi değişir. Bir tür helikopter-uçak karışımı, altı teçhizatlı asker taşıyabilen T-28 tipi uçaklarla Vietnam içinde yeşil bereli askerleri uçurma görevini verirler. Ancak Amerikalı askeri yetkililer gerekirse daha önceden belirlenen görevlerde de uçurabileceklerini söylerler. İşin aslı CIA ve Amerikan Genelkurmayı, fason Amerikan şirketi aracılığıyla tehlikeli operasyonlarında beş Türk pilotunu kullanacaktı…
Günler ilerledikçe ormanlar içinde açılmış bölgelere Amerikalı asker, uzman ve gazetecileri taşıma görevlerinde uçarlar. H.O. Barut’un aktardığına göre 50-60 metreden havalanabilen uçaklarında, elektronik seyrüsefer cihazı (döneminin en ileri teknolojisinde), acil yardım radyo kanalları ve herhangi bir kaza durumunda hayatta kalmak için gerekli yaşam teçhizatı ile yiyecekler bulunmaktadır. Ayrıca kendilerini korumak için bel kemerlerinde tabanca ve bıçak, pilot sandalyelerinin altında otomatik makineli tüfekler vardır. Nedeni ise görev bölgesine normal iniş veya herhangi bir yere zorunlu iniş yaptıktan sonra güvenlik/koruma kuvvetleri gelinceye kadar kendilerini Vietkonglara karşı savunmak zorundadırlar. Bu yüzden haftada üç gün poligonlarda çeşitli silahlarla atış antrenmanları yapmaktadırlar.
H.O. Barut anılarında Saygon’daki yerli halkın yaşam özelliklerini bir etnograf titizliğiyle inceleyerek anlatmıştır. Zaman geçtikte günlük yaşamdaki en önemli özelliğin, Vietkong gerillalarının kırsalda ve kent içinde Amerikalılara karşı gittikçe artan sayıdaki sürpriz sabotaj ve saldırılarının bilinmezliğini vurgular. Öte yandan Saygon’da eşinin yalnız kalırken diğer arkadaşlarının ailesiyle birbirlerine destek olmaları kendisini bir nebze rahatlattığını anlatır.
H.O. Barut’un görev uçuşları genellikle sınır (uç) karakollarına ve Güney Vietnam yanlısı köylere, Amerika ve Güney Vietnamlı görevlileri (!), askerleri, yaralılar ile cephane ve diğer malzemeleri taşımaktır. Daha sonraları ordu için bazı özel keşif uçuşları yaptığını da ekler. Ayrıca ara sıra hedef bölgesine inmeyip paraşütle malzeme ve yiyecek attıkları da olmuştur. Kuzey Vietnam sınırı olan 17. Paralel yakınlarındaki özel uç karakol kamp-köylerde bir iki gün konaklamaların zamanla arttığını belirtmişti. Özellikle sınır karakolları uçuşlarında havalanmadan önce telsizle yerden temas kurarak iniş noktası, hava durumu vb. konularda bilgilendiğini anlatır. Hedef bölgesinde önce genellikle havada bir tur atarak yerde nöbetçi ekip ve zırhlı araç(lar)ı gördükten sonra inişi tamamladığını anlatan H.O. Barut, alandan zırhlı araçlarla garnizondaki güvenli binaya götürüldüğünü ekler.
Orman üzerinde 300 metrenin altında uçmalarını açıklarken Vietkongun uçak sesini duyup aşağıdan ateş açmaları ve isabet olasılığının az olduğunu ve kısa sürede silahların menzilinden çıktıklarını söyler. Aksine güvenli yükseklikten uçunca, uçak sesinin duyulmasıyla yerden açılan ateş yağmurunda yaralanma ve hasar olasılığının daha yüksek olduğunu da ekler.
Saygon’da toplam bir yıl on ay kalan H.O. Barut eşinin hamileliği, kentte gerilla saldırı risklerinin artması sonucu diğer Türk arkadaşlarıyla birlikte Vietnam’dan ayrılma kararı alırlar. Bu arada Kongo Hava Kuvvetlerinde görevli emekli hava generali Suat Eraybay, Saygon’a gelip grubun geriye dönme fikrinden caydırmaya çalışır. Taa Kongo’dan Vietnam’a, adına çalıştıkları Amerikan şirketinin yetkilisi olarak gelip, Türkiye’deki çalkantılı günleri anlatarak kararlarından vaz geçirme çabasını garipserler!
Ülkeye dönüş rotasında Bangkok-Delhi-Beyrut’a aktarmalı gelen Barut’ları kötü bir sürpriz beklemektedir: Türkiye’de siyasi sıkıntı olduğu için Türkiye’ye uçuş ertelenmiş ve birkaç gün Beyrut’ta zorunlu bekleme yapmışlardır.
Türkiye’ye dönünce MİT’te görev alan Barut, daha sonra Kenya’da faaliyet gösteren bir Amerikan charter şirketinden Afrika’da uçuş teklifi alınca görevinden ayrılmıştı.
Devam edecek...