Türk havacılık tarihinin büyük kahramanlarından Vecihi Hürkuş’un yaşamını anlatan bir film vizyona girdi. “Hürkuş: Göklerdeki Kahraman”
Vecihi Hürkuş, Yeşilköy’deki Tayyare Mektebinden pilot olarak mezun olduktan sonra 1. Dünya Savaşına katılarak, uçak düşüren ilk tayyareci unvanına sahip oldu. Büyük kahraman Hürkuş, Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu yaparken sayısız muharebeden zaferle çıktı, aynı zamanda Türkiye’nin kendi imkanlarıyla ilk uçak tasarımını ve üretimini gerçekleştirdi.
Varlığını havacılığa ve milli mücadeleye adamış Vecihi Hürkuş’un yaşamı gerçekten de romanlara, filmlere konu olacak öğeler içeriyor. O derece zengin aksiyon ve müthiş bir mücadele örneği oluşturuyor. Adeta bir destan… Dolayısıyla böyle bir kahramanın yaşamını anlatan bir filmden beklenti de yüksek oluyor. Ben de bu duygularla, Cuma günü gösterime giren filmi izlemek için sinemaya koştum. Ancak beklediğimi bulamadığımı söylemeliyim. Ne yazık ki çok zayıf kalmış bir senaryo, anlatımdaki kopukluklar, yer yer bir ilkokul müsameresini andıran oyunculuk, beni hüsrana uğrattı. Aslında bu sonucu tahmin etmeli ve beklentimi yüksek tutmamalıydım. Çünkü filmin galasına dahi katılmayan, oyunculuk deneyimi olmayan bir Survivor şampiyonunun başrol oynadığı filmden çok şey beklememek gerekirdi. Bir yandan da yapımcısının, yönetmeninin başarılı bir eser yaratmak için yola çıktığını düşündüm, ama diğer yandan bir büyük kahramanın anısının kalıcı bir eserle yad edilemediğine üzüldüm. Oysa film çok daha iyi bir senaryoyla ve kuvvetli oyuncularla Vecihi Hürkuş anısına yapılmış bir başyapıt olabilirdi. Daha çok çalışmak lazım!
Aydınlık günler dileğiyle…