24 Mart 2015 günü Barcelona’dan Duesseldorf’a gitmekte olan Germanwings uçağı Fransız Alplerine düştü. Uçağın ikinci pilotu Andreas Lubitz önceden plânladığı intihar dalışı ile 150 insanın ölümüne yol açtı. Bu trajik olay, pilot psikolojisinin uçuş emniyetindeki önemini çok sarsıcı biçimde havacılık otoritelerinin dikkatine getirdiği gibi, havacılıkta psikologların işlevini de gündeme taşıdı. Uçuş emniyetinin her şeyden daha çok pilotun psikolojisiyle ilgili olduğu acı biçimde görüldü.
Aslında konunun önemi 100 yıl öncesinde bile fark edilmişti: Havacılık tıbbının ilk kitaplarından birinin yazarı olan Dr. Charles Richet 1912 yılında “Bir pilot için en tehlikeli unsur kendi psikolojisidir” demişti (1). 1919 yılında İngiliz Hava Kuvvetleri doktorlarından Oliver Gotch’un, “Havacılıkta uçuş psikolojisinden daha önemli bir çalışma alanı yoktur” sözleri de var (2). Bu tespitlerden 90 yıl sonra (2010 yılında) genel havacılık kazalarında en büyük risk faktörünün pilotun psikolojisi ve karar vermesi olduğu söylenmişti (3). Uçakların sofistike emniyet sistemlerine ve teknolojik desteklere sahip olduğu bugünkü havacılıkta bile, ne insan faktörleri sıfırlanmış, ne de uçuş ekiplerinin maruz kaldığı stresörler bitmiştir. Yani 100 yıldır hep aynı gerçek görülüyor ve dillendiriliyor, ama bunu kontrol altına almakta etkin tedbirler batı ülkelerinde bile (ek maliyet ve ek iş gerekçeleriyle) sürüncemede kalıyor. Germanwings olayı olmasaydı, EASA’nın Pilot Akran Destek (Pilot Peer Support-EPPS) Programını 2018 yılından itibaren uygulamaya sokacağı kararının bir başka bahara kalacağını düşünmekteyiz.
Uçuş doktorları ve uçuş psikologları
Uçuş emniyeti zincirinin çok önemli halkaları olan doktor ve psikologlar, insan bedeninin ve ruhunun uzmanıdırlar. Havacılık tıbbı pratiğinde beraber çalışırlar. Geçmişte uçuş doktorlarına yüklenen hekim, psikolog, diyetisyen, aile danışmanı gibi rol ve sorumluluklar artık ayrışmaya başlamış; daha derin yaklaşım gerektiren psikolojik konular işin uzmanı olan uçuş psikologlarına bırakılmıştır. Bu bağlamda uçuş doktoru uçuş ortamının işyeri hekimi; uçuş psikoloğu da işyeri psikoloğudur.
Bazı spor kulüpleri psikologlar istihdam ederek, örtülü psikolojik durumları profesyoneller eliyle kontrol altında tutmaya çalışır (4). Havacılıkta psikolojik destek gereksiniminde ilhamın spor psikolojisinden geldiği anlaşılmaktadır. “Pilotların ciddi psikolojik sorunları olmaz, nadiren olursa da sistem içindeki ‘insan sarrafı’ yöneticiler tarafından fark edilerek ilgili bölümlere sevk edilir” anlayışı artık geçerli değildir.
Sporda olduğu gibi havacılıkta da başarı ve emniyet, psikopatolojiyle ters orantılı bir seyir gösterir. Havacılık psikolojisi; uçan insanı anlamaya çalışmaktan başlayıp, uçucu adayı seçiminde doğru insanları bulmak için testler ve mülâkatlar yapmaya, uçucuların riskli düşünüş ve davranışlarına ve psikiyatrik bozukluklarına çözüm üretmeye kadar geniş bir yelpazede kilit ve/veya anahtar rolü olan bir bilimdir. Uçuş psikologları, uçuş doktor ve psikiyatristleriyle eşgüdüm içinde çalışırlar. Uçuş emniyetinin psikolojik ayağıyla ilgili olarak sadece pilotların da değil, kabin ekiplerinin, hava trafik kontrolörlerinin, uçak bakım ve diğer yer ekiplerinin psikososyal sorunlarıyla, yorgunluklarıyla, ruhsal rahatsızlıklarıyla da ilgilenir. Konu üzerinde anketler, araştırmalar yapar ve yönetime raporlar sunar. Havayoluyla seyahat eden yolcuların davranış bozuklukları da çoğunlukla psikolojik niteliktedir ve şirket psikoloğunun ilgisini gerektirir. Kaza sonrası kazazede ve yakınlarına psikolojik destek vermek, uçuş psikologlarının sorumluluk alanlarından bir başkasıdır...
EPPS Programına hazır mıyız?
Ülkemizin de uymak ve uygulamak zorunda olduğu EPPS programının her aşamasında psikolog ve psikiyatristlere etkin görevler düşecektir. SHGM konu üzerinde çalışmakta, bilgi ve talimat altyapısını hazırlamaktadır. Ama yanıtlanması gereken sorular vardır:
Acaba havayolu şirketlerimizin bu programın yararına inancı ve uygulama istekliliği ne durumdadır, çalışmaya başlamışlar mıdır?
Havayolu şirketleri kadrolarında psikiyatrist ve psikolog-lar istihdam etmekte midir?
Her doktor uçuş doktoru olmadığı gibi, her psikolog da havacılık psikoloğu olmadığına göre, EPPS programında görev alacak kalifiye elemanlar nasıl bulunacaktır? Hava Kuvvetlerinden ayrılmış deneyimli psikologlar aranmakta veya yurtiçi / yurtdışı kurslara personel gönderilmekte midir?
Batı ülkelerinde havacılık psikolojisinin durumu
ABD’de yapılan değerlendirmelerde dünyanın en stresli meslekleri sıralamasında havayolu pilotları 4. sırada yer almaktadır. ABD’de 1970 ve 1980’lerden beri alkolizm ve kaza sonrası psikolojik sorunlara destek amaçlı (Human Intervention Motivation Study-HIMS; Crisis Incident Response Program-CIRP) çalışmalar yapılmaktadır. Avrupa’nın büyük havayolu şirketlerinde de (Lufthansa, KLM, British, Air France) psikologlar uzun yıllardır uçuş ekiplerinin davranışsal bozukluklarını izlemekte ve destek vermektedirler. Avrupa Havacılık Psikologları Birliği (European Association for Aviation Psychology-EAAP) 1956 senesinden beri faaliyette olup 30 ülkeden 480 üyesi bulunmakta, kongre ve kurslar düzenlemektedir. Pilot ve kabin ekiplerinin psikososyal sorunlarına destek veren şirket ve vakıflarda (Stiftung Mayday, Anti-skid Group, BALPA) psikolog ve psikiyatristler çalışmaktadır.
Bazı ülkelerin askeri havacılık yönergeleri, kaza-kırım inceleme komisyonunda uçuş psikologlarına da yer vermekte; kazanın oluşumuna katkıda bulunan psikolojik faktörleri (duygudurum, motivasyon, yorgunluk, alkol-madde, iş ortamı sürtüşmeleri, ailevi-ekonomik sorunlar, psikiyatrik hastalıklar, vs.) inceleme sorumluluğunu bu uzmanlara bırakmaktadır. Bazı kazalardan sonra pilotlar için psiko-otopsi’ler yapılmakta, sağ kurtulanlar için psikolojik destek programları uygulanmaktadır. Batıya bakınca, ülkemizde konuyla ilgili yapılan az, yapılması gereken çok şey olduğunu görmekteyiz...
Türkiye’deki durum
Hava Kuvvetlerinin uçuş birliklerinde ve Hava Harp Okulunda uzun yıllardır uçuş psikologları görev yapmaktadır. Ama sivil havacılıkta (sanki böyle bir gereksinim yokmuş gibi) uçuş psikologları bulunmamaktadır. THY’de kaza sonrası devreye giren Aile Destek Timleri’nin ve psikolog kadrolarının bulunması bir artı olmakla birlikte, onların da uçuş psikologluğu sertifikası sahibi olmamaları bir eksikliktir. Yani sivil kuruluşlara psikolog atanması yetmez; havacılık psikolojisi eğitimi almış olmaları gerekir. Havacılık psikolojisi eğitiminin hiçbir üniversitemizde yüksek lisans eğitimi biçiminde verilmiyor olması, bu alanda eleman sıkıntısı yaratmaktadır. Avrupa için de geçerli olan bu zorluk, oralarda da kurs, eğitim, kongre katılım, dernek üyelikleri ve havacılık şirketlerinde çalışma biçimlerinde yan yollardan giderilmektedir.
Çok önemli bir gelişme olarak bu yıl yürürlüğe giren SHT-MED talimatına ‘Havacılık Psikoloğu’ kavramı girmiştir (Bölüm 1, Madde 5-r). Ama uçuş okullarının ve havayolu şirketlerinin psikolog istihdam zorunluluğu olmayışı nedeniyle eski zafiyetin devam edeceği öngörülebilir.
Çok önemli olan ikinci gelişme ise, ülkemizde geçmiş yıllarda Hava Kuvvetlerinin kendi ihtiyaçları için açtığı “Uçuş Psikolojisi” kurslarının bir benzeri sivil sektörde hiç yapılmamışken, bu yıl ilk kez bir kurs düzenlenmiş olmasıdır. Üsküdar Üniversitesi tarafından 2017 yılı Nisan ayında açılan kurstan psikolog, hekim ve pilot olarak 24 kişi “Havacılık Psikolojisi Sertifikası” almış olup, Ekim ayında bu kursun ikincisi yapılacaktır.
Uçuş psikologlarının sivil havacılık sistemimize yavaş yavaş değil, hızlıca girmesinin zamanı gelmiş ve geçmektedir…
Kaynaklar:
1. Galle-Tessonneau JR. Becoming a flight surgeon. Aviat Space Environ Med. 1998;59: 1198-202
2. Reid GE. Aviation Psychiatry. In: Ernsting J, Nicholson AN, Rainford DJ.(Eds). Aviation Medicine. Butterworth & Heinemann. 3rd Edit. Oxford UK. 1999. pp. 397-416
3. Elliott PW. Aviation mental healh and the psychological examination. In: Kennedy CH, Kay GG. (Eds). Aeromedical Psychology. Ashgate Pub Ltd. England, 2013. p.63
4. Ulus MF. Sahadaki Goller Yaşamdaki Roller. Trafford Pub. USA, 2012. s. 5,9