A) AMATÖR GİRİŞİMLER:
1) GALATASARAY LİSELİ GENÇLER: 1931 yılında Galatasaray Lisesi fizik-kimya öğretmeni Fransız asıllı Maurice Bayen ülkesinden bir planöre ait çok ayrıntılı planları getirtir ve okulda planör yapımıyla ilgili bir dernek kurar. Sivil Pilot Vecihi Hürkuş okula davet edilip danışman olarak yardım istenir, takiben bu derneğe başkan olarak seçilir.
Okulda yavaş yavaş plana göre üretim aşamasına geçilir. Ancak plan detaylarına çok sıkı uyulmadığı için 150 kg'lık boş ağırlık yerine yaklaşık iki kat ağırlıkla model tamamlanır. Bitmiş planörün kanatları sökülerek Merter-Maltepe arasında bir tarlaya götürülür. Burada tekrar montajı tamamlanıp son kontrolları yapılır. Başlangıçta planörü insan gücüyle çekme denenir. Elbette pilot mahalline hiç uçuş bilgisi ve planör deneyimi olmayan öğretmen oturur. İnsan gücüyle çekişte başarılı olamayınca motosiklet yardımıyla planörü çekme denenir. Ancak o yöntemle de planör havalanamaz, sökülerek okula dönülür. Ertesi hafta sonu tekrar monte edildikten sonra bu kez bir taksiye bağlı halatla çekme teşebbüsü gerçekleşemeyince, son olarak kamyon yardımıyla havalanma denenir. Fransız öğretmenin içinde bulunduğu planör havalandıktan kısa bir süre sonra takla atar. Öğretmen kendini hemen aşağıya atar. Akabinde planör de ters olarak toprağa düşer. Zemin çamurlu ve yumuşak olduğu için öğretmene bir şey olmazken planör hafif hasarlanır. Olaydan sonra planör tekrar kamyona yüklenerek Yeşilköy meydanına götürülür.
Daha sonra İstanbul’a sefer yapan Fransız CIDNA şirketi (bugünkü Air France’ın ilk kuruluş yıllarındaki adı. Y.N.) aracılığıyla kauçuk çekme halatı temin edilir. Küçük bir tamirattan sonra Fransız havayolunun pilotları Yeşilköy’de birkaç uçuş yaptıktan sonra planör bir köşede unutulur…
2) GÖZTEPELİ GENÇLER: Göztepe semtinden dört arkadaş İsmail Türsan, Vedat Baykurt, abisi Cevat Baykurt ve marangoz Kemal bir araya gelip planörle uçma planları yaparlar. Ardından tıpkı Galatasaraylı öğrenciler gibi Vecihi Hürkuş’a danışırlar. Bu arada Cevat ve İsmail, Vecihi Hürkuş’un sivil-özel uçuş okulunda uçakla uçuş dersleri almaktadırlar. Planör yapma fikrini olumlu bulan Vecihi, gençlere bir de planör planı verir. (Bu planın Vecihi Hürkuş’un kendi tasarımı olduğu sanılmaktadır. Y.N.) Göztepeli gençler plana sadık kalarak işe girişirler. Erenköy Kız Lisesinde alt katında tahsis edilen yerde planörün üretimine başlarlar. Mart 1934 tarihinde tamamladıkları planöre “Kleopatra” adını verirler.
16 Mart 1934 günü, Galatasaray Lisesi öğretmeni Maurice Bayen’den aldıkları kauçuk çekme halatı ve ayrıca planörü taşımak için yaptıkları iki tekerlekli araba-römork ile Göztepe’nin arkasındaki Uzunçayır’a (günümüzde Ziverbey ile E-5 yolu arasında kalan yer. Y.N.) giderler. Kendi aralarında çektikleri sıra kurasında ilk uçuşu İsmail, saat 16.00'da yapar. Yaklaşık 25 metre yükselip 200 metre kadar yatay uçtuktan sonra yere salimen iner. Ardından Vedat ve Cevat sırayla planörde uçarlar. Kemal’e sıra gelince hava karardığı için uçuşu iptal ederler. Planörün kanatlarını söktükten sonra yine iki tekerlekli arabaya yükleyip Vedat’ın evindeki uygun bir kömürlüğe götürürler.
Haber ertesi günü Akşam gazetesinde yayınlanınca Başbakan İsmet İnönü’den bir de tebrik telgrafı alırlar. Planörcü gençler on gün sonra ikinci uçuşlarını yaparlar. Fırsat buldukça bol bol uçan gençler, yazın uçuş mesafesini bir kilometreye kadar geliştirirler. Ağustos 1934'te Ferit planör uçuşunda kaza geçirir. Takla atan planör hasarlanırken Ferit’te yaralanır. İleriki günlerde planörü tekrar tamir ederler. Onarıldıktan sonra altı kez uçuş yaparlar. Yükseköğrenimlerine devam eden gençler planörü bir köşede unutunca, zaman içinde çürüyerek yok olur.
3) ALMAN LİSESİ: 1933 yılında İstanbul Alman Lisesinde okuyan Turgut Atakol’un anılarından okula gelen bir Alman mühendisin başkanlığında grup oluşturularak planör yapımına girişildiğini öğreniyoruz. Turgut’un yanısıra okul öğrencilerinden Ferit Orbay, Mukbil Aykut ve Alman asıllı Hans Boscheinen’den kurulu ekip, okulun çatı katında bulunan çamaşırhanesinde işe koyulurlar. Mühendis Krug, Almanya’dan Zötling tipi planörün detaylı planlarını getirmiştir. Ayrıca malzemelerin bir kısmı planla birlikte Almanya’dan taşımıştır. Malzemeleri tik ağacı, özel keten bezi ve yapıştırıcılarla başlayan üretim aşamasında Alman Mühendis Krug’un nezaretinde Nisan 1934'te planörü tamamlanır. Bu arada Göztepe’deki başarılı planör uçuşu haberleri ilk olma hayallerini silse de gençlerin uçma hevesleri aynen devam etmiştir. Planörün montajı, çatı katının elverişli olmaması nedeniyle Bomonti Bira Fabrikasında tahsis edilen bir sundurmada tamamlanmıştı.
Alman Lisesi öğrencilerinin yaptığı planörün uçuşu
Grup lideri Mühendis Krug öğrencilerden, planörle uçuş için ailelerinden imzalı izin kâğıtları getirmelerini ister. Her ne kadar aileler projeden haberdar olmalarına rağmen öğrenciler uçuş izni için velilerine bir türlü başvuramazlar ve izin kâğıtlarını kendileri imzalarlar. Ancak okul müdürü velilerin imzalarını okul belgeleriyle karşılaştırınca sahtekârlık olarak nitelendirdiği durum için öğrencileri azarlar. Velilerden bir türlü izin kâğıdı alınamayınca mühendis Krug sadece kendisinin uçacağını söyler.
Kâğıthane’yle Hürriyet Abidesinin sırtlarına sökerek götürdükleri planörü öğrenciler orada tekrar monte ederler. Kauçuk halatı öğrencilerin çektiği ve içinde mühendis Krug’un bulunduğu planör, yeterli hıza erişemediği için havalanamaz. Planör tekrar sökülerek fabrikaya götürülür. Birkaç hafta sonra bu kez kamyonla aynı yere götürülen planörü, öğrenciler tekrar monte ederek uçuşa hazırlayıp son kontrollerini tamamlarlar. Bu kez kamyonetin arka tekerleğinin dışına bir makara ekleyip, arka tekerlekleri kriko ile havaya kaldırırlar. Boşa dönen arka tekerleğin çevirdiği makaraya sarılan halatla planör çekilir. Bu düzeneği planlayıp uygulayan mühendis Krug, rahatça havalandıktan sonra on dakika kadar süren uçuşun ardından yere güvenle iner. Tekrar sökülen planör fabrikaya götürülür.
Daha sonra Göztepeli gençlerin planörleriyle kaza geçirdiği haberi üzerine Alman Lisesinin planörü Göztepe’ye nakledilir. 3 Ağustos 1934 günü mühendis Krug kendi planörleriyle uçuş yapar. Ardından Alman Liseliler planörlerini Göztepe’de bırakırlar. Ancak hiç ilgilenmedikleri planörle oradaki gençler birkaç yıl daha uçtuktan sonra bir köşede unutulur.
Öte yandan Zafer Orbay’a göre 1934 yılında Alman Lisesinde Nazi propagandasıyla birlikte kollarına gamalı haç bandı takan bazı gençlerin Alman mühendis Krug’un etrafında yer almaları, diğer Türk öğrencileri arasında planör faaliyetine ilgisiz kalmalarına neden olduğunu belirtmiştir.
4) E. ALİ YILDIZ: 1932 yılında Bursa’da Ali Yıldız, kendi planladığı planörün yapımına girişmişti. Bursa Ziraat Okulunun arkasındaki boş ahırı üretim atölyesi olarak kullanma iznini almıştı. Ali Yıldız anılarında projesini geliştirmeden önce kuşları ve uçuşlarını uzun uzun incelediğini belirtmişti. 1934 yılında tamamladığı planörün havalanmak için tıpkı bisiklet gibi pedalları vardı. Projeye göre ortadan eklemli ve içe doğru kavisli kanatların yarısı havayı çekecek, pilotun çevirdiği pedal gücüyle aksi yönde hareketli kanatların diğer yarısı da çekilen havayı iterek uçuşu sağlanacaktı. Dolayısıyla modelin kalkış için çekici, vinç veya başka bir uçağa ihtiyacı yoktu.
Yaklaşık ağırlığı 100-130 kg. ve her bir kanadı 6'şardan 12 metre uzunluğundaydı. Malzeme olarak kontrplak, kalın keten bezi ve emayit kullanılmıştı. Ayrıca kanatlarla kuyruğa kumanda edecek levyesi vardı. İki önde, bir de kuyrukta olmak üzere üç tekerleği vardı. 1933 yılında ilk deneme uçuşunu gerçekleştirir. Ancak planör hızlanmaya başlayınca alabora olarak devrilip kırılır.
Ali Yıldız hatalarından ders alarak ve kırılan planörün bazı malzemelerini de kullanarak ikinci benzer modelini yapar. Mayıs 1934'te tamamladığı planörünü bu kez Bursa ile Mudanya arasındaki Fethiye köyü yakınlarında eğimli bir arazide dener. Bayır aşağı hızlandırdığı II. modeliyle birkaç kez sıçramayı başaran Ali Yıldız, bunun 100 metre kadar sürdüğünü de eklemişti.
Fethiye köyünde bir yıl kadar denemelerini sürdüren Ali Yıldız her seferinde planöründe bir takım değişiklikler yapar. Sonuçta insan gücüyle havalanabilmenin çok zor, neredeyse imkânsız olduğuna kanaat getirir. Ne ki, ek bir kuvvetle havalandıktan sonra planörün uçabilmesi için rüzgâr-hava akımlarına ihtiyaç duyduğunu, bunların yokluğunda hareketli kanatlarla uçuşu sürdürebileceğini anılarında belirtmişti.
Devam edecek...